Bugün, 22 yıl süren İsrail işgalinde kaybettiklerini anan Lübnanlılar, aynı zamanda bağımsızlık ve özgürlüklerine bağlılıklarını ifade eden çeşitli etkinlikler düzenliyor.
İşgalin başlangıcı
Lübnan’da 1975’te başlayan iç savaş, “soğuk savaş” döneminde bölgesel ve küresel güçlerin de doğrudan veya dolaylı olarak dahil olduğu bir mücadele alanına dönüştü.
Siyonist İsrail, kendi güvenliğinin tehlike altında olduğunu iddia ederek 1978’de Lübnan iç savaşına dahil oldu ve işgale başladı. İsrail güçleri, Hristiyan müttefiklerinin kontrolünde Lübnan’ın güneyinde 10 kilometre derinliğinde bir bölge oluşturdu.
Bununla kalmayan İsrail askerleri, 1982’de büyük bir operasyon başlatarak başkent Beyrut’a kadar ilerledi. Bu geniş kapsamlı operasyon sırasında, İsrail gözetimindeki Lübnanlı aşırı sağcı Hristiyan Falanjist milisler, Beyrut’un batısındaki 20 bin Filistinli mültecinin yaşadığı “Sabra ve Şatilla Filistin Mülteci Kampı”nı basarak aralarında çocukların da olduğu 3 binden fazla Filistinliyi katletti.
İnsanlık tarihinin şahit olduğu en vahşi katliamlardan biri olan bu katliam Siyonist İsrail’in eski başbakanlarından Ariel Şaron komutasında 16 Eylül 1982’de işlenmişti.
Siyonistler Ülkenin Güneyinde Tutunmaya Çalıştı
İşgal boyunca savaş uçaklarıyla çok sayıda saldırı düzenleyen İsrail, 1985’te kademeli olarak ülkenin güneyine doğru çekildi.
Lübnan’daki farklı dinleri ve mezhepleri karşı karşıya getiren iç savaş, 1989 yılında Suudi Arabistan’da imzalanan Taif Antlaşması ile sona erdi. İş savaş yıllarında İran merkezli Hizbullah, Taif Antlaşması’ndaki “tüm silahlı milis grupların silah bırakması” şartından, ülkenin güneyinde Siyonist İsrail’e karşı verdiği direniş nedeniyle muaf tutuldu.
Güneyde İsrail İşgali ve Çatışmalar Devam Etti
İç savaş sonrası yeniden kurulan Lübnan ordusu ile Hizbullah, güneyde işgalini sürdüren İsrail’e karşı savaşmaya devam etti.
Bölgenin dağlık alanlarında yoğun çatışmaların yaşandığı bu dönemde İsrail, sık sık sivil yerleşim bölgelerine hava saldırısı düzenledi.
İsrail işgali sırasında Hizbullah’ın gösterdiği askeri mücadele ve başarılar, harekete Arap ve İslam dünyasında büyük bir destek sağladı.
İsrail’in Lübnan’dan Çekilişi (Kaçışı)
İsrail Bakanlar Kurulu, verdiği ağır zaiyatlar sonucunda 5 Mart 2000’de Lübnan’dan çekilmeyi onayladı. Ardından İsrail askerleri, kademeli olarak Lübnan’ın güneyinden çekilmeye başladı. İsrail ordusu çekilirken terk ettiği askeri mevzileri, askeri üsleri, tesisat ve malzemelerle birlikte havaya uçurdu.
Son İsrail askeri, 25 Mayıs 2000 tarihinde, Şebaa Çiftlikleri hariç diğer tüm Lübnan topraklarından çıktı. Çekilme işlemi tamamlanınca İsrail, Lübnan sınırını kapattı.
İşgal sırasında İsrail ile işbirliği yapan 5 binden fazla kişi yargılanma korkusuyla İsrail’e sığındı. İşbirliği yapanlardan binden fazla kişi de Lübnan ordusuna teslim oldu.
Lübnan’ın güneyinden çekilmenin tamamlanmasının ardından İsrail’de, hükümet ve ordu aleyhinde yoğun tartışmalar başladı. İsrail basını bu çekilmeyi “Lübnan hezimeti” olarak nitelerken, Arap dünyası, 52 yıllık İsrail-Arap çatışmasında İsrail’in ilk kez görüşmelerle değil, silah zoruyla bir bölgeden çekilmiş olduğunu savunarak sevinçle karşıladı.
2006 33 Gün Savaşı: İsrail’in 2. Yenilgisi
Bu savaş Hizbullah’ın 3 Siyonist İsrail askerini öldürmesi ve 2’sini de esir alması ile başlamıştı. Savaş başlamadan olayın hemen akabinde Lübnan’a giren Siyonist askerlerden 5 tanesi daha öldürülmüştü. Sonra başlayan savaş boyunca da yüzlerce Siyonist asker öldürülmüştü.
2006 Yılı Siyonist Rejim’in, İsrail güdümündeki basının ablukası ve çarpıtmalarına rağmen gizleyemediği büyük yenilgilerinden birini yaşadığı yıl oldu. Dünya medyası olayı sivil kayıplar üzerine yoğunlaştırarak İsrail yenilgisini örtbas etmeye çalışsa da, Siyonist İsrail askerlerinin aldığı darbeler saklanamadı.
Son olarak 2006’da Hizbullah ile İsrail arasında Lübnan toprakları ve İsrail’in kuzeyinde çıkan çatışma Lübnan’ın 2. zaferi ile sonuçlandı. Sivilleri ve sivil alanları yıkan Siyonist Rejim askerleri kara çıkarmasında tam bir hezimet yaşayıp 2. kez Lübnan’dan kaçmak zorunda kaldı. “Temmuz Savaşı” olarak bilinen ve 33 gün süren savaş, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararı ile son buldu.
İsrail-Lübnan sınırı
Halihazırda iki ülke arasında mayınlı bölge yer alıyor. Mayınlı bölgenin İsrail tarafında elektrikli teller ile çeşitli gözetleme ve istihbarat sistemleri bulunurken, Lübnan tarafında ise sınır hattını sadece eski dikenli teller koruyor.
Sınırın Lübnan tarafında güvenliği Lübnan ordusuyla birlikte Hizbullah askerleri sağlarken, öte tarafta İsrail ordusuna ait gözetleme merkezleri sınır güvenliğini sağlıyor. “Mavi Hat” olarak isimlendirilen ara bölgede ise Birleşmiş Milletler Barış Gücü’ne (UNIFIL) ait üsler ve devriye araçları bulunuyor.
Son günlerde bir Hizbullah komutanı sınıra sıfır noktada tel örgülerin önünde dünya basınına Siyonist Rejim hakkında bir brifing vermiş ve bu gelişme dünyada büyük yankı uyandırmıştı.
Mavi Hat, 2000 yılında, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi sırasında BM nezdinde belirlenen sınırı ifade ediyor. Lübnan, bu hattın Şebaa Çiftliklerinin yer aldığı bölgede uluslararası sınır anlaşmalarına uymadığı gerekçesiyle duruma itirazını sürdürüyor.
İsrail’in, son günlerde Lübnan sınırında güvenlik önlemlerini artırmak amacıyla iş makineleriyle yaptığı çalışmalar, 20 Nisan’da yerel ve uluslararası basın tarafından görüntülenmişti.
İsrail’e ait iş makinelerinin sınır boyunca açtığı yeni yollar ve sınırın farklı bölgelerinde yeni hazırlanan toprak yığınları dikkati çekmişti.