Ey Gazze’nin devrimci adamı! Senin bacaklarının felçli olması yetmez miydi? Nasıl bir adamsın sen? Sanki bize “Kudüs ve Filistin’i sevdiğini iddia eden bunu kanıyla ispat etsin”, Siyonist işgalciyle barış içinde yaşayabileceğini sananlara da “katil işgalcilerle asla barış olmaz” mesajını verdin.
Daha önce, Bureyc Mülteci Kampının doğusunda sen ve arkadaşların 11 Ağustos 2008 tarihinde işgalci İsrail’in alçak saldırılarına maruz kaldınız. Arkadaşların şehit olurken senin de bedeninin alt tarafları parçalanıp uçtu.
Ama sen teslim olmadın. Düşmanın seni aciz ve çaresiz birine dönüştüremedi. Sen izzet ve onurunla yaşadın. Alın terinle geçimini sağladın. Tekerlekli sandalyede taşıdığın bedeninle araçları yıkama gibi basit bir işte çalıştın.
Ey İbrahim! Ebu Süreyya! Ey Eş-Şati Mülteci Kampının çocuğu!
Sen bu direniş destanınla “Kudüs, Gazze ve Filistin için ne yaptınız? İşte Gazze’nin mahsur ve mazlum çocuğu ben, Kudüs için kanımı verdim. Peki ya siz! Ne bekliyorsunuz?” diyerek, halkıyla ve yöneticileriyle bütün Arapların aleyhinde delil oldun.
Gazze sönmeyen devrimin hazinesidir. Her geçen gün içinde yaşayan nitelikli adamlardan bir kısmını ortaya çıkarıyor. Öyle adamlar ki, ayakları ve kolları olmasa da susmaya ve boyun eğmeye inanmayan eşsiz insanlardır. Onlar Arap orduları acziyet gösterirken, Kudüs ve Filistin topraklarını savunan insanlardır.
Gazze’de Kudüs’ün candan, kandan, eşten, gelecekten, evden ve çalışma fırsatlarından daha kıymetli olduğunu ispat eden gençler var.
İbrahim yeni bir derstir. Bu dersi, adamlıkta, vatanseverlikte ve Kudüs sevgisinde Gazze veriyor. Gazze’nin direniş, yiğitlik ve yenilmez orduya karşı kazandığı zafer konusunda verdiği dersler ne kadar da çoktur!
İbrahim her Arap ve Müslüman komutana, silahını Kudüs ve Filistin’in özgürlüğü için kullanmadığı için silahı paslanan bütün ordulara ders verdi.
Peygamberlerin kıblesi ve semanın kapısı olan Kudüs konusunda ders verdi. Kudüs’ün İslamî olduğunu ve asla Siyonistlerin olmadığını kanıyla göstererek ders verdi.
İbrahim’in kanı Kudüs konusunda sultanların yanında duran, sadece Allah’ın elinde olan rızıklarından boyunlarından korkan âlimlerden daha şerefli ve daha temizdir!
İbrahim, onur, şeref ve haysiyet engelli değildi. Aksine o cesur ve yiğit bir adamdı. Caniler onu keskin nişancı katillerin eliyle öldürdü. Onunla karşılaşmaktan korkuyorlardı hainler… Onun silahı sadece Filistin bayrağı, zafer işareti, tekbir ve Kudüs sloganlarıydı.
İbrahim’in akan kanı aslında “Burak Duvarı İsrail’indir” diyen veya “Amerika idaresi barış konusunda nezih bir arabulucudur” diyen Arap yetkililerine bir cevaptı. Onun kanı Arapların iddialarını yok edip “özgür olan ölmez” sloganını yazdı.
İbrahim, imkânsız diye bir şeyi tanımayan örnek bir direniş gençliğinin kahramanlık hikâyesidir. O Filistin halkının gerçek temsilcisidir. Bu temsilci, Kudüs için canını feda edecek Kudüs’e ait adamların olduğunu, Filistin halkının ancak Allah’a boyun eğeceğini ortaya koydu.
Evet, İbrahim şehit olarak düştü…
Ama işgalcinin de maskesini düşürdü…
Bu yazı İmad El-İfranci tarafından kaleme alınmıştır.