14 Kasım 2020 tarihi, İslamî Direniş Hareketi Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin El-Kassam Tugayları’nın Genelkurmay Başkan Yardımcısı ve işgal rejimiyle yapılan Özgürlerin Vefası esir takas anlaşmasının mimarlarından Ahmed el-Ca’beri’nin şehadetinin sekizinci yıldönümüdür.
El-Ca’beri, 18 Ekim 2011 günü binden fazla Filistinli esirin serbest bırakılmasına karşılık bırakılacak olan Siyonist esir asker Gilat Şalit ile birlikte televizyonların ekranlarında görünmüştü.
İşgalci İsrail rejimi, el-Ca’beri’yi askeri hedeflerine yönelik yapılan birçok eylemden sorumlu tuttuğu gibi, Hamas’a bağlı askeri kanadın güçlendirilmesinden de onu ve birkaç yol arkadaşını sorumlu tutuyordu.
Ahmed el-Ca’beri 4 Aralık 1960 tarihinde, Gazze’nin doğusunda yer alan eş-Şucaiye Mahallesi’nde ikamet eden orta bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Köken olarak ailesi Batı Yaka’nın El-Halil şehrindendir.
İlk, orta ve lise öğrenimini Gazze’deki okullarda tamamladı. O sıralarda babası Ürdün’de olduğundan ailesini geçindirmek için tarımla uğraştı. Babasının gıyabında ailesinin yükünü 9 yıl taşıdı. Bu sürede ailesine baktı.
Onun tarımla uğraşması ve aile geçimini sağlamak için didinmesi, eğitimine mani olmadı. Gazze İslam Üniversitesi’nin tarih bölümünden mezun oldu.
İlk tutuklanışı
El-Ca’beri’nin cihad yolculuğu çok erken yaşlarda başladı. İşgale karşı feda eylemlerine katılmakla suçlanan El-Ca’beri 1982 yılında tutuklandı ve 13 yıl zindanda kaldı. O sıralarda Filistin Ulusal Özgürlük Hareketi (Fetih) içinde mücadele ediyordu.
Zindanda olduğu sırada İslamî Direniş Hareketi (Hamas)’a katıldı. Cezaevinden çıkarken sosyal ve siyasi faaliyetlerinin yanında Şeyh Salah Şahade ve komutan Muhammed Ed-Dayf ile birlikte Hamas’ın askeri kanadı durumundaki İzzeddin El-Kassam Tugayları’nı yapılandırma faaliyetleri içinde yer aldı. Bu kez Filistin Yönetimi’ne bağlı Koruyucu Güvenlik Birimi Kassam Tugayları’yla ilişkisi nedeniyle onu zindana attı. Burada iki yıl kaldı.
El-Ca’beri birkaç kez işgal rejiminin suikast girişimlerine maruz kaldı. Bunlardan biri 2004 yılında gerçekleşti. İşgal rejimine ait savaş uçaklarının eş-Şucaiye’deki evine yaptığı saldırıda bir oğlunu, iki kardeşini ve 3 yakınını kaybetti.
Genelkurmay Başkanı
El-Ca’beri direniş güçlerinin 25 Haziran 2006 tarihinde Rafah’ın doğusunda işgal güçlerine karşı yer altındaki tünellerden gerçekleştirilen askeri operasyonun planını yapanlar arasındaydı. Operasyonun arkasında olmakla kendisini suçlayan işgal rejimi onu Hamas’ın Genelkurmay Başkanı olarak tanımlıyordu.
El-Ca’beri Filistinli esirlerin serbest bırakılmasına karşılık Siyonist askerin serbest bırakılması anlaşması için işgal rejimiyle 5 yıl süren görüşme dosyasını takip etti. Bu süre içinde işgalci onunla ilgili hiçbir bilgiye ulaşamadı.
El-Ca’beri bu çalışma ve çabalarının semeresini aldı. 8 Ekim 2011 tarihinde Siyonist asker Gilat Şalit’in serbest bırakılmasına karşılık 1027 Filistinli esirin iki aşamada serbest bırakılmasını sağladı. Bu anlaşma, direniş için büyük bir zaferdi. Direniş tarihinde büyük bir zafer olarak kayıtlara geçti.
Gerçek adam
Siyonist askeri istihbaratı (Aman) “El-Ca’beri sadece Hamas’ın Genelkurmay Başkanı değildir. Aksine o, bundan öte bir adamdır”, derken, eski Savaş Bakanı Ben Eliezer “o gerçek bir adamdır” diyordu.
Evet, “gerçek adam”ı birçok şeyle suçluyordu işgalci. Askerlerine, Siyonist yerleşimcilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılardan onu sorumlu tuttuğu gibi, Siyonist asker Gilat Şalit’e karşılık 1027 Filistinli esirin serbest bırakılmasına imkân veren Özgürlerin Vefası esir takası anlaşmasını sağlayan kişi olarak da tanımlıyordu.
Kassam Tugayları ve Filistin direnişinin askeri gelişiminde önemli bir sıçramaya katkı sağlayan el-Ca’beri’ye yapılan suikastın ardından başlayan Siccil Taşları Savaşı’nda direnişin geldiği nokta işgalciyi şok etmeşti.
İşgal ordusu, arananların ve dolayısıyla tasfiye edilmesi gerekenlerin listesine aldığı el-Ca’beri’yi Hamas’ın Genelkurmay Başkanı olarak tanıtmaktaydı. Buna rağmen el-Ca’beri çalışmalarına son vermedi.
Düşmanla savaşın denklemini değiştiren bir şehadet
Siyonist rejim, 14 Kasım 2012 tarihinde büyük komutana karşı alçak bir saldırı gerçekleştirdi. İşgalci, Ahmed el-Ca’beri’yi şehit ederek direnişinin gerileyeceğini, onun gerilemesiyle kendisinin rahat edeceğini ve direniş liderlerine öldürücü darbeler indirme imkanı bulacağını düşünüyordu.
Ancak suikastın üzerinden daha bir gece geçmeden işgal rejiminin kalbinden korku sirenleri çalmaya başladı. Direnişin füzeleri Tel Aviv ve Kudüs’te Siyonist hedefleri vurmaya başlamıştı. İşgal rejimi tarihinde ilk kez buralara füze ulaşıyordu. Suikastla başlayan Siccil Taşları, sekiz gün sürdü. Direnişin gösterdiği performans düşmanı derinden sarsmış, direnişin geldiği nokta karşısında şok olmuştu.
Direnişten vefa
Komutanına vefa gösteren Kassam Tugayları, büyük komutan Ahmed el-Ca’beri’ye nispetle J80 koduyla ürettiği füzeyi kullandığını duyururken, işgal rejimi bu füzenin Tel Aviv’e ulaşmasını engellediğini duyurdu. Direniş bununla el-Ca’beri’nin kökünü sağlamlaştırdığı cihadın devam edeceği mesajını düşmana vermiş oldu.