Gazze Şeridi
Gazze Şeridi (Arapça: قطاع غزة , Kıta’a Gazze, İbranice: רצועת עזה Retzu’at ‘Azza), Filistin’in batısında, Akdeniz kıyısında bir sahil şeridi. Filistin Özerk Yönetimi kontrolündedir.
Adını en büyük şehri Gazze’den alır. Güneybatı’da Mısır, kuzeyde ve doğuda İsrail ile komşu, uzunluğu 41 km., genişliği ise 6 ile 12 km.ler arasında değişen Gazze Şeridi’nin 360 km²lik alanında 1.4 milyon insan barınır.
1967 yılından 2005 yılına kadar İsrail tarafından yönetilen Gazze Şeridinde İsrail, Filistin Özerk Yönetimi ile yapılan Oslo Anlaşmasına uygun olarak hava sahasının, su kaynaklarının ve kıyı boyundaki deniz ulaşımını kontrol etmeye devam etmektedir.
Gazze’de Demografik Yapı
Filistini Mısıra bağlayan, eski kıyı yolu üzerinde stratejik açıdan önem taşıyan Gazze, beş kent devletçiğinin birleşmesinden oluşan Filistin Federasyonunun en güneydeki kentiydi.
Gazze Şeridi’nde yaklaşık 1,37 milyon Filistinli yaşar. Bunların çoğunluğu 1948 İsrail-Filistin Savaşı sırasında İsrail’den kaçan veya atılanlardır. 1967 yılına gelindiğinde nüfus 1948’e göre 5 kat artmıştı. Yoksulluk ve işsizlik de aşırı nüfus artışı, savaş vb. nedenlerden dolayı çok yükselmiştir. 1970’den bu yana Gazze Şeridi’nde 25 tane İsrail’e ait bina inşa edilmiş ama Ağustos 2005’de yıkılmıştır. Nüfus artışı %4 seviyesindedir. Bölgede yaşayanların %99’undan fazlası Filistinli Müslüman ve %0.7’si Filistinli Hıristiyan’dır.
- Yaş Yapısı:
- 0-14 yaş: %50 (erkek 289,954; kadın 275,628)
- 15-64 yaş: %47 (erkek 271,365; kadın 263,197)
- 65 Yaş ve üstü: %3 (erkek13,792; kadın 18,127) (2001 tahmini)
- Nüfus artış oranı: %4.01 (2001 verileri)
- Mülteci oranı: 1.8 mülteci/1,000 nüfus (2001 tahmini)
- Cinsiyet Oranı:
- Doğumda: 1.05 erkek/ kadın
- 15 yaş altında: 1.05 erkek / kadın
- 15-64 yaş: 1.03 erkek / kadın
- 65 yaş ve üstü: 0.76 erkek / kadın
- Toplam nüfus: 1.03 erkek / kadın (2001 tahmini)
- Bebek Ölüm Oranı: 25.37 ölüm/1,000 doğan bebek (2001 tahmini)
- Ortalama hayat süresi:
- Toplam nüfus: 71.01 yıl
- Erkeklerde: 69.76 yıl
- Kadınlarda: 72.32 yıl (2001 verileri)
- Ortalama çocuk sayısı: 6.42 çocuk/1 kadın (2001 tahmini)
- Nüfusun etnik dağılımı: Filistinli Arap ve diğer %99.4, Yahudi %0.6
- Din: Müslüman (çoğunlukla Sünni) %98.7, Hıristiyan %0.7, Musevi %0.6
- Dil: Arapça, İbranice, İngilizce
Tarihte Gazze
Kentin denetimini ele geçirmek için Hıristiyanlık öncesinde Mısırlılar, Asurlular, İbraniler, birbirleriyle sürekli çekiştiler. Roma yönetimi altında “Minoa” adıyla önem kazanan kent, daha sonra (5.yy) küçük bir Hıristiyan topluluğunun elinde bir ticaret merkezine dönüştü.
634te Gazzeyi ele geçiren Araplar, yöre halkına Müslümanlığı benimsettiler, Hz. Muhammetin büyük dedesi Haşim, burada toprağa verildiğinden kent, Müslümanlarca kutsal sayıldı, 12. yyda Haçlıların eline geçtiyse de kısa zamanda geri alındı.
Bu dönemde deve kervancılığı, ticaret, Gazzenin başlıca ekonomi etkinliğiydi. Yavuz Sultan Selimin Mısır Seferi sırasında Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılan Gazze, gerek Filistinin dışsatım malları limanı olarak gerekse çanak çömlek yapımında dünyaca ün kazanmasıyla refah düzeyinin doruğa çıktığını görüyoruz.
Bu durum Birinci Dünya Savaşı’na kadar sürdü. 1917’de, Türklerle bölgeyi ele geçirmek isteyen İngilizler arasında baş gösteren şiddetli savaşlar kenti olumsuz yönde etkiledi.
Birinci Dünya Savaçı Sonrası Filistin
Birinci Dünya Savaşı sonrasında, Büyük Britanya koruması altına giren Filistinin bir parçası ve güney bölgesinin yönetim merkezi olarak önemini koruyan Gazze, hızla büyüyüp gelişti. 1922de 14.480 kişilik nüfusuyla, Filistinin dördüncü büyük kentiyken, 1944te, bu değer yaklaşık iki katına yükseldi.
1947de, Büyük Britanya, Filistin korumasına son verildiğini duyurdu. BMnin bölge için önerdiği bölüştürme koşulları çerçevesinde, Gazze ve çevresinin, kurulacak Filistin Devletinin güney yönetim birimi olması kararlaştırıldı.
Ancak, plan uygulama alanı bulamadığı gibi, bunu, 1948-1949 Arap-İsrail Savaşı izledi. Yapılan silah bırakışması sonucunda, Mısır askeri yönetiminin denetimine giren Gazze Şeridi’nin sınırları saptandı. Savaştan sonra 190.000 Filistinli Arap mülteci Gazzeye yığıldı. Mültecilerin sayısı 1956da yaklaşık 217.000 kişiyi buldu.
İsraile karşı Arap direnişinin odak noktası konumuna gelen Gazze, 1956 Arap-İsrail Savaşında İsrail Ordusunun eline geçtiyse de, 1957’de yeniden Mısır yönetimine bırakıldı, on yıl sonra Gazze Şeridindeki kamplarda yaşayan mülteci nüfusu 300.000’i aştı. BM Barış Gücünün varlığına karşın, İsraili hedef alan gerilla etkinliklerinin önüne geçilemedi.
Arap – İsrail Savaşları ve Gazze
1967 Arap-İsrail Savaşında, Sina Yarımadası ile birlikte Gazze Şeridini ele geçiren İsrail savaş sonrasında bu topraklardan çıkmadı. 1978 Camp David Antlaşması ile Mısıra geri verilmesi kararlaştırılmasına karşın, İsrail işgali günümüzde de sürmekte, bölgedeki yerli halk da, mülteciler gibi aynı yoksulluk ve zor koşullar altında yaşamaktadır.
Tarihçi ve araştırmacı yazar Ğassan Eş-Şami Gazze’nin tarihinden özet olarak bahsederken, buranın dünyanın eski şehirlerinden biri olduğunu, daha doğrusu buranın dünyanın en eski on şehrinden biri ve yeryüzünde kurulan ilk dört şehrinden biri olduğunu söylüyor.
Eş-Şami “Gazze tarihi kayıtlara giren ilk Filistin şehridir. Eski Mısır kaynakları Gazze’nin Tunç Çağının orta döneminden beri önemli ana şehirlerden biri olduğunu yazarlar” dedi.
Şami’nin ifadesiyle Gazze eskiden neyse bugün de öyledir. Eski tarihteki konumunu bugün de aynı önemde sürdürmektedir. Mısır ve Şam arasında önemli bir konumda yer aldığından ve ticaret güzergâhı olmasından eskiden büyük bir önem arz ediyordu.
Filistinli araştırmacı Şami, Gazze’nin daha sonra büyüdüğünü, kuzey ve güney kesimlerinden genişlediğini, Bizans dönemine ait mozaik haritaların 527-556 dönemine ait bir bölümünün şehrin Kudüs’ten sonra ikinci şehir olduğunu gösterdiğini belirtere şunları dedi.
“Tarih kitapları Büyük İskender’in teslim olmayı reddeden ve ancak uzun süren bir kuşatmanın ardından teslim olan Gazze halkına karşı son derece katı davrandığını ve onlara ağır cezalar verdiğini yazıyor. Gazze, İskender’in başı ve sonu belli olmayan büyük ordusuna karşı üç ay direndi. Bu ordular bir ülkeye girdiğinde, şehir ve kalelerini istila ettiğinde bıçağın tereyağını kesip biçtiği gibi esip biçerdi. Ancak bu ordu Gazze halkı ve bu halkın gösterdiği yiğitlik karşısında aciz kaldı. Bunun üzerine İskender şehri çevreleyen bütün ekinleri ve köyleri yıkıp yaktı ve Gazze’yi kuşatmaya aldı. Milattan önce ikinci asırda ise Seman El-Mekabi şehri ele geçirdi.”
Gazze coğrafyası
Gazze Şeridi Orta Doğu’da, 31-25 Kuzey enlemleri, 34-20 Doğu boylamları arasında bulunmaktadır. İsrail ile 51 kilometre ve Mısır ile 11 kilometre uzunluğunda kara sınırı vardır. Akdeniz’de 40 kilometre uzunluğunda bir sahil şeridine sahiptir.
Akdeniz’in güneydoğu köşesi kıyılarında yer alan 363 km kare yüzölçümündeki Gazze şeridinin kuzey kesimindedir.
Denizden 4 km. İçeride kurulmuş olan Gazze tarih boyunca Filistin topraklarındaki idarî birimlere bağlı kalmış, ancak ticarî münasebetlerini daha çok Mısır’la geliştirmiştir. Eskiden ihraç edilen mallar develerle Kahire’ye ulaştırılırdı.
Süveyş Kanalı’nın açılmasından önce Mısır, Suriye ve Anadolu’dan gelen ticaret ve hac yollarının birleşme noktası olarak çok hareketli günler yaşamıştır. Tarih boyunca devamlı el değiştiren Gazze. Bizanslılar zamanında önemli bir ticaret merkezi ve bu arada Mekke’den gelen tüccarların da uğrak noktası idi.
Gazze Şeridi ılıman bir iklime sahiptir. Kışları serin yazları sıcaktır. En yüksek noktası denizden 105 metre yüksekte olan Abu ‘Awdah’dır. Doğal kaynakları; ekilebilir arazi ve yeni keşfedilmeye başlanan doğal gazdır.
Doğal tehlikeler erozyon, temiz su kaynağı eksikliği ve yeraltı sularının kurumaya başlamasıdır.
Filistinli araştırmacı Ğassan Eş-Şami verdiği bilgide “Gazze’nin altında ve Gazze denizinde henüz keşfedilmeyen birçok şey var. Şimdiye kadar ortaya çıkandan daha fazlasına sahiptir. Gazze tarihi, coğrafi yapısı ve konumu nedeniyle gelişmiştir. Çünkü Gazze Kuzey Afrika ile Doğu Arap dünyasının yol ayırımındadır. Bu konum Mısır Firavunlarının Gazze’ye büyük bir stratejik yer olarak bakmalarına neden olmuştur. Firavunlardan sonra gelen ve bölgeye hâkim olmak isteyen yöneticiler de Gazze’ye bu gözle bakmışlar” ifadesini kullandı.
“Bölgede Hassas Tarih. Gazze Yol Ayrımında” adlı kitabın yazarı Gerald Bull, “Gazze sürekli kendini abluka ve savaşların içinde bulmuştur. Başka yerlerden gelen insanlar sürekli buradaki insanlara hükmetmek istemiştir. Örnek olarak. Mısır’daki Firavunlara saldırmak isteyenlerin öncelikle Gazze’yi ele geçirmeleri gerekiyordu. Çünkü Gazze askerlerin zorlu çöl şartlarını aşmalarından önce deniz yoluyla gelip dinlenecekleri bir noktadadır” diyor.
Gazze Şeridi beş ana bölgeye ayrılmaktadır. Bunlar Gazze, Han Yunus, Rafah, Orta bölge ve Kuzey bölgedir. Burası Eş-Şucaiyye, Ez-Zeytun, Er-Remal, Eş-Şati ve başka semtleriyle meşhurdur. Burada yaklaşık iki milyon insan yaşıyor.
Gazze’nin Halkının Sıkıntıları
Gazze halkının hayatını en fazla sıkıntıya sokan, 2006 yılında Hamas’ın seçimleri kazanmasından sonra Siyonist işgal rejiminin başlattığı ve 12’nci yılına giren ablukadır.
İstatistiklere göre iki milyon insanın yaşadığı Gazze’de insanların %80’i fakirlik sınırının altındadır. İşsizlik orası %46.6’ya ulaşmıştır.
Dünya Bankasının verilerine göre Gazze dünyada işsizliğin en yüksek olduğu bölge olduğu gibi, lise ve üniversite mezunları arasında işsizlik oranı en yüksek yerdir. Bu kesimdeki işsizlik oranı %67’e ulaşmıştır.
Kuşatmaya Karşı Halk Komisyonunın verdiği istatistiki bilgilere göre Gazze halkının %80’i fakirlik sınırının altında yaşıyor. Gençlerle üniversite mezunları arasında işsizlik oranı %60’dır. Bölgedeki vatandaşların günlük ortalama geliri iki dolar civarındadır. Gazze’de çeyrek milyon işsiz bulunurken, bir buçuk milyon insan dışarıdan gelen yardımlarla ayakta duruyor.
Çocuklardan %40’ı gıdasızlıktan kaynaklanan hastalıklarla boğuşuyor. Bunlardan yetim olanların sayısı 16 bin iken, 50 bini engelli durumdadır.
Gazze’de Siyasi Durum
Siyasi analist ve uzmanlara göre Gazze çok farklı, nadir ve enteresan bir siyasi süreçten geçiyor. İşgal rejimiyle uluslararası camianın siyasi ve ekonomik ablukası altında olan Gazze, Ramallah’taki Filistin Yönetimi tarafından da kasıtlı olarak arka plana itilmiş durumda.
Araştırmacı Semir Hamtu’ya göre dünyanın en yoğun nüfusuna sahip olan Gazze aynı zamanda dünyanın en fakir bölgesidir de.
Gazze ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Hamtu şunları söyledi:
“Gazze çok karmaşık bir siyasi olgu yaşıyor. Gazze bir taraftan işgal rejiminden kurtarılmış bölgedir; İşgal güçleri ve Yahudi yerleşimciler direniş güçlerinin 2005 yılında başlattıkları silahlı direnişin darbeleri altında Gazze’den kaçtılar. Diğer taraftan kurtarılmış bu bölge yine zalim ve barbar İsrail’in kontrolü altındadır. İsrail hala denizine ve kara sınırlarına hâkimdir. Seması da işgal uçaklarının hedefinde ve sürekli ihlallere maruz kalmaktadır.”
“Gazze, Hamas hareketinin seçimleri kazanmasıyla daha da karmaşık hale geldi. 2006 yılında yapılan demokratik seçim tecrübesinde Hamas oyların büyük bölümünü aldı. Ancak bu sonuçtan hoşnut olmayan Fetih seçim sonuçlarını kabul etmedi. Bu durum silahlı çatışmaya ve ardından Hamas hareketinin Gazze’de yönetimi ele geçirmesine, Filistin Yönetimi liderlerinin burayı terk etmesine, memurların da hükümet binalarından ayrılmalarına neden oldu.”
Çatışmalar ve Direniş
Gazze, Büyük Dönüş Yürüyüşü için Filistin tarihinin en büyük barışçıl gösterilerini yaparken, bu durumu değerlendiren araştırmacı yazar Eymen Er-Rafati, Gazze’nin birkaç yıldan beri işgale karşı gerçek ve ciddi bir direniş sergilediğini, bunun işgalci için bir tehdit oluşturduğunu, Gazze’nin işgalcinin en son işgal ettiği ama istemediği halde en erken çıkmak zorunda kaldığı coğrafya olduğunu söyledi.
Er-Rafati “Gazze birinci intifadanın ateşlendiği bölge olarak ilk intifadada işgale karşı durdu. Bölge halkı, bütün Gazze’de ellerine aldığı taşlarla işgale karşı koydu. Gazze halkının bu direnişi sayesindedir ki dönemin Siyonist lideri İzak Rabin “sabah uykudan uyandığımda denizin Gazze’yi yutmuş olduğunu görmeyi çok isterdim” demişti.
Er-Rafati konuşmasında ayrıca “Gazze birinci intifadada işgalciye karşı direniş destanları yazarken, birçok feda eyleminin yapıldığı coğrafya ve işgale karşı eylem yapıp kaçan direnişçilerin de sığınağı oldu” dedi.
Gazze’nin teslim olma ve sözde barış projelerini sırtından vuran bıçak olduğunu belirten Er-Rafati, Siyonistlere yönelik kutsal intikam eylemleriyle, Mescidi Aksa’nın Yahudileştirilmesine karşı yapılan eylemlerin işgalcinin kirli planlarını engellediğini ve Gazze’nin 1997 yılında işgalciyle ciddi çatışmalar yaşadığını ifade ederek şunları belirtti:
“Gazze Aksa intifadasında da önemli bir bölgeydi. Bu süreçte işgalciye ağır darbeler indirdi. Bu işgalcinin Gazze’ye yönelik saldırılarını artırmasına neden oldu. Ancak direnişin yoğun eylemleri ve Yahudi yerleşkelerine yönelik füzeleri beş yıl sonra işgalciyle yerleşimcilerin burayı terk etmelerine neden oldu.”
Hamas hareketinin 2006 yılında seçimleri kazanmasıyla Gazze’nin işgalciye karşı büyük bir tehdit oluşturmaya başladığını belirten siyasi analist, Hamas hareketinin burada Filistin davasını tasfiye etmeye çalışan bütün projelere karşı durduğunu söyledi.
Direniş ve Gazze’de Dönüm Noktası
Siyonist asker Gilat Şalit’in esir alınmasının Gazze’nin işgalciye karşı meydan okumasının dönüm noktası olduğuna dikkat çeken uzman, bu eylemle işgalciye karşı askeri, güvenlik ve istihbarat düzleminde dik duruş ve karşı koymanın meydana geldiğini, işgalcinin askerini kurtarmak için görüşmelere girmek zorunda kaldığını ve ona karşılık binden fazla Filistinli esiri serbest bıraktığını ifade etti.
Er-Rafati’ye göre diğer bir önemli aşama ise işgalcinin 2008-2009’da başlattığı savaştır. Bu savaşta Gazze işgalcinin askeri aygıtlarına karşı dururken, işgalci savaşla elde etmek isteği hiçbir hedefine ulaşamadı.
İşgalcinin 2012 savaşı yeni bir aşamanın habercisi oldu. Bu savaşta direniş güçlerinin füzeleri Tel Aviv’e ulaşırken, bu başarı işgal rejimini felç etti.
2014 yılında meydana gelen savaş da bir yol ayırımıydı. Bu savaşta direniş güçlerinin gücü gerçek manada gün yüzüne çıkarken, bu direnişin işgalcinin Gazze’ye yönelik bir saldırısına karşı koyma gücüne sahip olduğunu gösterdi.
Gazze’nin Filistin davasını bitirmek isteyenlerin boğazına saplanan bir diken olmaya devam ettiğini belirten Er-Rafati, “En son Amerika’nın Filistin davasını tasfiye düşünce ve projeleri Gazze engeline takıldı. Bu, Yüzyılın Anlaşması’nın tehir edilebileceğinin işaretlerini veriyor” dedi.