Filistin bölgesinde derinliklere indikçe 1000-6000 metre arasında petrol ve doğal gaz bulmanın mümkün olduğunu ifade ediyorlar.
1930’larda yapılan araştırmaya göre Filistin sahilleri petrol vaat ederken, buraların altında petrol ve doğalgaz yataklarının olduğunu gösteriyor.
Dünya çapında yer altı kaynakları konusunda kaynaklık teşkil eden Amerika Jeolojik Araştırmaları Ajansı (Survey Geological S.U) 2010 Mart’ında yayınladığı raporda, Doğu Akdeniz Havzasında henüz keşfedilmemiş petrol ve gaz rezervi olduğunu ortaya koyuyor.
Ajansa göre söz konusu havzada 7.1 milyar varil petrol ile 122 trilyon metreküp gaz bulunmaktadır. Ajansın raporuna göre bu havza dünyanın en önemli doğalgaz havzasıdır.
Filistin’de iki önemli bölgede petrol ve doğal gaz kuyuları açılmıştır. Bunların en önemlileri Filistin’in güneyinde yer alan Askalan ve Eşdod sahili ile Ölü Deniz’in doğu kesimidir.
2012 yılında Gazze açıklarında 774 metre derinlikten gaz çıkarılırken, Hayfa’da 1700 metre derinlikten çıkarıldı. Hayfa’da iki kuyu da bulunmakta ve aktif olarak çalışmaktadır. Yine Netanya’da açılan kuyudan gaz çıkarmaya başlayan işgal rejimi bu şekilde Filistin gazını ve petrolunu çalmaya devam ediyor.
Gazze açıklarında birkaç yerde sondaj yapan işgal rejimi doğalgaz ve petrol aramaya devam ediyor.
1970’li yıllarda işgal ettiği Filistin topraklarında gaz ve petrol aramaya başlayan işgal rejimi 1993 Oslo İlkeler Anlaşması’yla yasa dışı bir şekilde Batı Yaka’da petrol ve gaz çıkarma işini Siyonist şirketlere verdi.
Bu şirketler, özellikle Tulkerem, Merc Bin Amir ve Kuzey Ağvar’da sondaj yaptılar.
Yapılan araştırma neticesinde Doğu Akdeniz havzasında Filistin topraklarının üç katı büyüklüğünde (83 bin kilometrelik) petrol ve gaz yatakları buldular.
Batı Yaka’nın birçok noktasında, sahil kesiminde ve Gazze açıklarında açtığı onlarca kuyudan açık bir şekilde Filistin gazını ve petrolünü çalan işgal rejimi şimdiye kadar bir engelle karşılaşmadı.
Dünyanın gözü önünde ve hukuksuzca yaptığı bu işe dur diyen yok. Filistin Yönetimi ise başını kuma gömmüş halde ve Birleşmiş Milletler nezdinde hiçbir girişimde bulunmadı.