Gazze günü, dünya Kudüs günü gibi mazlum Filistin milletinin mazlumiyet ve haktaleplik sesini dünya camiasına duyarma fırsatıdır.
Siyonist rejim İsrail 27 Aralık 2008 tarihinde Filistin İslamî direnişini bastırmak amacıyla Gazze şeridine dökme kurşun harekatı adı altında tek yanlı bir savaş dayattı. Eli kanlı rejim 7 ila 10 gün gibi kısa bir sürede Gazze şeridindeki İslamî direnişi yok edebileceğini veya en azından bir daha ayağa kalkmayacağı şekilde zayıflatabileceğini zannediyordu.
Ancak bu rejim 17 Ocak 2009 tarihinde ve 22 gün boyunca dayattığı savaşın ardından büyük bir fiyasko yaşayarak Gazze şeridinden geri çekilmek zorunda kaldı. Bu yüzden 17 Ocak günü Gazze Milli Günü olarak adlandırıldı.
Biz de bu özel günün yıldönümünde mazlum Gazze halkının siyonist rejimin cinayetleri yüzünden yaşadığı durumu gözden geçirmeye ve sizlerle paylaşmaya karar verdik.
Filistin son yirmi yılda, yani 2000 – 2005 ve Ekim 2015’ten bu yana geçen sürede iki büyük intifadaya sahne oldu. Bu yıllarda korsan İsrail Gazze şeridine 2008 ve 2014 yıllarında iki savaş dayattı. Ancak bu intifadaların ve katil rejimin dayattığı savaşlarda en çok Gazze şeridinde yaşayan Filistin halkı mağdur oldu.
Gazze şeridi 360 kilometrekarelik yüz ölçümüne karşın yaklaşık 1.8 milyon nüfusu barındırıyor ve bu açıdan dünyanın en yoğun nüfusu barındıran bölgesi sayılıyor. Gazze şeridinde yaşayan 1.8 milyon insandan sadece 1300 kadarı hristiyan ve geriye kalanları müslümandır.
Gazze şeridi Filistin’in diğer bölgelerine kıyasla daha çok korsan İsrail’in cinayetlerine maruz kalmaktadır, zira bu bölge bir yandan en çok İsrail’in saldırılarına uğrayan ve öbür yandan da 2007 yılından beri katil rejimin tam kuşatması altında bulunan bir bölgedir.
Gazze halkının karşı karşıya bulunduğu sıkıntıları ise bir kaç eksende ele almak mümkün. Gazze halkının siyonist rejimin dayatta art arda savaşlarda hayatını kaybetmesi veya yaralanması bu eksenlerden biridir. örneğin BM raporlarına göre İsrail’in 2014 yılında dayattığı 51 günlük savaş sırasında Filistin halkından 2312 Filistinli şehit düştü ki bunlardan 2256’sı Gazze halkı ve geriye kalan 56 kişi de Batı şeria ve Kudüs’tendi. Eli kanlı rejimin 2014 yılında dayattığı 51 günlük savaşta 1500 Filistinli çocuk yetim kaldı. Bu savaşta ayrıca 551 Filistinli çocuk şehit düştü, 3370 çocuk da yaralandı. Bu çocukların üçte biri daimi olarak sakat kaldı.
Dünyada yaklaşık 7 milyon Filistinli vatandaş mülteci hayatı yaşıyor, ki yine bu sayının içinde Gazze halkı en yüksek oranı oluşturuyor. Buna göre Gazze halkından %74 kadarı mülteci durumundadır. Gazze şeridinde dördü kentte ve dördü kırsal alanda olmak üzere 8 mülteci kampı bulunuyor. Savaş, Gazze halkının mülteci durumuna düşmesinin baş sebebi sayılıyor. Örneğin 2014 yılında İsrail’in dayattığı savaştan sonra Gazze şeridinde 65 bin kişi mülteci durumuna düştü.
Filistin’de Ekim 2000 ila Nisan 2005 tarihleri arasında 73 bin 576 bina tamamen veya kısmen siyonist işgalci rejim ordusu tarafından yıkıldı, ki yine 28 bin 709 bina Gazze şeridindeki binalardı ve bu binalardan 4778 kadarı yüzde yüz yıkıldı. UNICEF’in Gazze temsilcisi ise korsan İsrail’in 2014 yılında Gazze’ye dayattığı savaş sırasında 17 bin ev yıkıldığını ve yarısını çocukların oluşturduğu 100 bin Gazzeli vatandaşın da evsiz barksız kaldığını açıkladı.
Aslında savaş, korsan İsrail’in Gazze şeridine dayattığı tek cinayet de sayılmıyor. Bundan daha da kötüsü işgalci rejimin Gazze şeridine dayattığı acımasız kuşatmadır. Siyonist rejim Gazze şeridini 2006 yılında kuşatma altına aldı. Bu durum bölgede işsizlik, yoksulluk ve gıda maddeleri kıtlığı gibi durumlara yol açtı.
Gazze nüfusu arasında 2000 yılında %30 yoksulluk çizgisi altında yer alırken, bu oran 2016 yılında %80’lere kadar yükseldi. Bir başka ifade ile hali hazırda Gazze nüfusunun %80 kadarı uluslararası insani yardımlara bağımlı olarak yaşıyor. yine Gazze halkının %73 kadarı gıda maddeleri güvensizliği ile karşı karşıya bulunuyor. Gazze nüfusunun 15 yaşın altındaki nüfusunun yarısı ise oldukça kırılgan bir konumda yer alıyor ve bu oranın önümüzdeki dönemde daha da artacağı anlaşılıyor, çünkü Gazze şeridinde nüfus artış oranı %6 civarında bulunuyor.
Filistin’de çocukların 7 yaşın altında ölüm oranı İsrail’e kıyasla 7 kat fazladır. Buna göre Filistinli çocukların %30 kadarı beş yaşından önce hayatını kaybediyor. Batı şeriada doğan her 1000 bebekten 21’i ve Gazze şeridinde ise her 1000 bebekten 31’i bir yaşına gelmeden ölüyor. Anemi, kötü ve eksik beslenme, Filistinli çocukların ölüm oranını yükselten en önemli sebeplerin arasında yer alıyor. Örneğin Gazze şeridinde gebe kadınların %31.9’u ve Batı şeriada %15.4’ü anemi hastalığından acı çekiyor.
Öte yandan bölgede içme suyu kaynaklarının kıtlığı ve insanların sağlıklı olmayan su kaynaklarını tüketmek zorunda kalması hepatit ve ishal gibi ciddi hastalıklara yol açıyor. 2013 yılında Batı şeriada bir milyonu aşkın Filistinli vatandaş her gün 60 litre su tüketmek zorundaydı, oysa BM’nin standardı günde 100 litre tüketmektir. Oysa Gazze halkının tükettiği içme suyu aynı zamanda çok sağlıksızdır ve içindeki nitrat oranı özellikle çocukların tüketimi için asla uygun değildir.
Korsan İsrail’in Gazze şeridine dayattığı savaşlarda bölgenin sağlık hizmetlerini de olumsuz etkiledi ve bu da doğrudan bölge halkının sağlık sorunlarının artmasına yol açtı. Örneğin 2014 savaşında Gazze şeridinde 7 sağlık merkezi ve 67 hastane ve dispanser hasar gördü. Yine siyonist rejimin dayattığı kuşatma bölgede elektrik ve ilaç ve tıbbi malzeme kıtlığına yol açmış bulunuyor.
Eğitim durumuna gelince, başta Gazze olmak üzere Filistin’de çocukların eğitim şartları asla uygun değildir, ki bunun da başlıca sebebi bölgeye dayatılan savaşlar ve yoksulluk ve imkanların kıtlığıdır. Savaş bölgede okulların hasar görmesine yol açıyor. Örneğin UNICEF’in Gazze temsilcisi 2014 yılında Gazze şeridine dayatılan savaşta 219 okul ciddi oranda hasara uğradığını ve 22 okul yüzde yüz yıkıldığını açıkladı. Bu şartlarda Gazze şeridinde yönetimin denetimi altında olan okulların %70’i ve Anroa’nın gözetiminde olan okulların %94 kadarı okul yetersizliği yüzünden iki vardiya çalışmak zorunda kalıyor. Anroa’nın Gazze şeridinde 252 okulu bulunuyor ve bu okullarda 240 bin öğrenci eğitim görüyor.
İktisadi yoksulluk da Filistinli öğrencileri okulu bırakmaya ve geçimlerini sağlamak için çalışmaya zorlayan etkenlerden biridir. bugün Gazze’de çocukların ancak %70’i okullara kayıt yaptırıyor. Yine kamplarda yaşayan çocukların eğitim hakkından yararlanmaları çok zordur, üstelik eğitimin kalitesi de çok düşüktür. Gazze’de sınıf sayısı ve eğitim imkanları çok kıttır. UNICEF raporuna göre 2013 yılında Gazze şeridinde 123 bin öğrenci okulu yarıda bırakmak zorunda kaldı.
Savaşların bir başka olumsuz sonucu, çocukların ebeveynlerini kaybetme yüzünden yetim kalması veya doğrudan yararlanmaları veya savaşın enkazları ve savaş uçakları ve bombardıman seslerinden etkilenerek psikolojilerinin bozulmasıdır. Bu durumlar çocukların psikolojisini derinden etkiliyor ve psikologlarca bir hadisenin ardından stres bozuklukları olarak adlandırılıyor. 2007 yılında Gazzeli 229 çocuk üzerinde yapılan bir araştırma bu bölgede yaşayan çocukların %68.9 kadarı şiddetli psikolojik rahatsızlıktan ve %40’ı şiddetli depresyondan ve %94.9 kadarı da şiddetli ızdıraptan acı çektiğini ortaya koydu.
Gazze şeridinde 2008 yılında 200 aile üzerinde yapılan bir araştırma da çocukların %70.1’i savaş sonrası psikolojik rahatsızlıktan ve %33.9 kadarı şiddetli ızdıraptan acı çektiğini ortaya koydu. Aynı bölgede ve yine aynı yılda 10 ila 18 yaş grubunda yer alan 1137 çocuk üzerinde yapılan bir araştırma da çocukların %99 kadarı aşağılanma kompleksinden acı çektiğini gösterdi.
Gazze şeridinde çocukların %97 kadarı patlama sesine maruz kalıyor, %85 kadarı şehit cenazesine katılıyor ve %84’ü de tankların ve topların ve savaş uçaklarının bombardımanlarına şahit oluyor. Bölgede çocukların %41 kadarı savaş sonrası psikolojik bunalımdan acı çekiyor ki bunların %20 kadarı kronik, %22 kadarı orta şiddette ve %58 kadarı da düşük düzeyde oluyor.
UNICEF’in Gazze temsilcisi 2014 savaşından sonra yaptığı açıklamada, Gazze şeridinde 373 bin Filistinli çocuğun psikolojik tedaviye ihtiyaç duyduğunu belirtti. 2014 yılında yapılan bir araştırma da 13 – 18 yaş grubunda yer alan çocukların %92 kadarı psikolojik sıkıntı yaşadığını ortaya koydu.
Tüm bu veriler Gazze şeridini hiç abartısız dünyada mazlumiyet simgesi yapıyor. Gazze şeridi hiç kuşkusuz direniş simgesi ve korsan İsrail de hiç kuşkusuz cinayet, şiddet, insan hakları ihlali ve sistematik barbarlık simgesidir.
Yine tüm bu veriler ışığında Siyonist İsrail’in son savaşlarda aldığı yenilgiler, İsrail’e karşı Gazze’nin ümmet için bir Direniş Sancağı olduğunu ortaya koymuştu.
Siyonist İsrail güçleri sadece havadan saldırılarla sivilleri katledebildiği bu savaşlarda, kara harekatlarında hezimet yaşadı. Gazze topraklarına sızamayan Siyonist güçlere karşın, Filistin Direnişin tüneller aracılığıyla İsrail’in işgal topraklarına operasyonlar yaptı.
Aynı şekilde Direnişin füzeleri Siyonistlere savaşın sadece Gazze-Filistin sathında olmadığını, bizzat kendi evlerinde de yangının başladığını ortaya koydu. Direniş füzelerinin menzili Siyonistleri şoka soktu.
Siyonist İsrail askerlerini esir vermekten kurtulamadığı gibi Dünya gündeminden saklasa da ciddi askeri kayıplar verdi. Siyonist askerler halen daha intihar ederek bu savaşların şok etkilerinden ve kabuslarından kurtulmaya çalışıyorlar.
Lübnan ve Filistin’e karşı girişilen ve İsrail’in hedefleri açısından yenilgiden başka sonuçları olmayan savaşlar sonucunda, Siyonist İsrail askeri ve siyasi yetkilileri de artık Lübnan ve Filistin direnişine karşı acziyetlerini itiraf etmek zorunda kaldı.
İşte bu gerçekler GAZZE’yi İslam Ümmeti için bir Mazlumiyet ve Direniş Simgesi haline getirdi.