Filistin Direnişinin Bu Savaşa Verdiği Ad: KUDÜS’ÜN KILICI…

Filistin direniş gruplarının belirlediği ültimatomun son bulması ile Siyonist Rejim İsrail ve Filistin direnişi arasındaki savaş başlamıştı.

Bu savaş, Ekim 2018’den beri Filistin direniş ekseni ve Siyonist Rejim İsrail arasındaki üçüncü savaştır. Siyonist Rejim İsrail Ekim 2018’de Gazze Şeridine saldırarak 4 günün ardından ateşkesi kabul etmek zorunda kaldı.

Bu durum ise Avigdor Liberman’ın Binyamin Netanyahu kabinesinden çıkmasına ve koalisyon kabinesinin dağılmasına ve İsrail’de parlamento seçimleri döngüsünün tekrarlanmasına neden oldu.

İkinci savaş Mayıs 2019’de düzenlendi. Bir kez daha İsrail ordusu Gazze Şeridi’ne saldırsa da tekrar bu kez de iki günün ardından ateşkesi kabul etme zorunda kaldı.

Şimdi de Mayıs 2021’de şekillenmiştir. Gerçi bu savaşın zeminini Siyonist Rejim İsrail’in Kudüs mahallelerindeki Filistinlilere karşı girişimleri ve göçe zorlaması hazırladı.

Savaşı Siyonist taraf başlatsa da Direniş grupları son günlerde inisiyatifi eline geçirmiş ve İsraillilere ültimatom belirlemesinin ardından işgal altındaki topraklara füzeli saldırılarına başlamıştır.

Bu durum, Direniş gruplarının İsrail’den ve askeri gücünden korkmadığını İsrail’in askeri kırılgan noktalarından haberdar olduğunu ve kendi çıkarlarını takip etme özgüvenine sahip olduğunu gösteriyor.

Filistin direniş gruplarının işgal altındaki topraklara füzeli saldırılarını bir taraftan da İsrail’in füze tesisleri ve Dimona nükleer tesisleri etrafındaki saldırıları ile aynı doğrultuda değerlendirmek de mümkün.

Bu yüzden Direniş gruplarının saldırıları başlamadan önce de Siyonist Rejim İsrail ordusu en büyük tatbikatı Pazar gününden itibaren başlatsa da sadece bir günün ardından bu tatbikatı askıya aldı.

Bir başka önemli nokta ise Direniş gruplarının gücü ve İsrail’in Kudüs sakinlerine karşı işlediği cinayetlerin karşısında uygun girişimde bulunmamanın bu süreci devam ettireceğine inanması ve daha rahat Kudüs işgalini takip edeceğini bilmesidir.

Daha önceden belirlenmiş plana göre Salı günü İsrailli yerleşimciler Mescid-i Aksa’ya gideceklerdi ve bu doğrultuda Siyonist askerler de onlara eşlik edip Filistinlilerin gelişini önleyecekti.

İsrail’in bu girişimleri bu sahte rejimin kurulması yıldönümü tarihi olan 14 Mayıs eşiğinde gerçekleştirilmek istendi. Bu durum işgalciliğin devamı anlamına gelir. Direniş gruplarının girişimleri İsrail için önemli bir mesaj sayılır.

Bu mesaj çerçevesinde, Filistin parlamento seçimlerinin ertelenmesinin Kudüs’ün işgali ve Filistinli sakinlerin göçe zorlanması hususunda pasiflik anlamına gelmediği ve hala önemli önceliklerden biri olarak Kudüs Filistinlilerini desteklemek olduğu belirtilmiştir.

Bu doğrultuda Gazze’de bulunan Filistin direniş grupları ortak operasyon kurmayı, Siyonist Rejim İsrail’in Kudüs’te ve Mescid-i Aksa’daki cirit atma döneminin sona erdiğini belirttiler.

Bu bildirinin devamında da Filistinli Kudüslülere destek verileceği ve direniş gruplarının kılıç ve kalkan misali onları koruyacağı bildirildi.

Bu yüzden, bu savaşın ” Seyfü’l-Kudüs yani Kudüs’ün Kılıcı ” olarak adlandırıldığı belirtildi. Bu gelişmeler arasında önemli olan bir başka konu ise, Siyonist Rejim İsrail’de siyasi çıkmazın yaşandığı bir ortamda İsrail’in cinayet işlemeye kalkışmasıdır.

Bu bağlamda Binyamin Netanyahu kabineyi kurmakta başarısız olmuş ve Yair Lapid kabineyi kurmakla görevlendirilmiştir.

Görünen o ki Binyamin Netanyahu, İsrail’i Filistin direniş grupları ile savaşa sürükleyerek işgal altındaki topraklardaki siyasi ortamı etkilemek ve rakipleri ile kabine kurma istişareleri için avantajlı bir ortam yaratmak istiyor.