CNN TÜRK’te Hande Fırat’ın sorularını yanıtlayan Naeh, ilişkileri normalleştirmenin iki ülke halklarının da menfaatine olacağını vurgulayarak, adım atılacak ilk alanın ekonomi olduğunu belirtti. Büyükelçi, “Enerji de stratejik öneme sahip” dedi.
Mavi Marmara krizinin ardından 5 yıl boş kalan İşgalci israil Büyükelçiliği koltuğunun yeni sahibi Eitan Na’eh, Türkiye ile “Yavaş yavaş, adım adım, ilişkilerin eskisinden de ileriye taşınacağını” vurguladı.
Ayrıca Siyonist elçi kriz dönemindeki Türkiye-İsrail ilişkileri için de şu ifadeleri kullandı:
“Ekonomik ilişkiler devam etti. Ve sadece devam etmekle de kalmadı, gelişti de. Bu da demektir ki, ekonomi ortak çıkar alanıdır. Birbirine yakın iki ülkeyiz, çok yakın ilişkilerimiz var ve birçok alanda birbirini tamamlayan ekonomilere sahibiz. İhracat ve ithalatımızı çeşitlendirmek için yapacağımız çok şey olduğuna inanıyorum; örneğin, 1996’da imzaladığımız serbest ticaret anlaşması.
1996’dan bu yana çok şey değişti. Dünya ileri gitti. İsrail inovasyonuyla tanınıyor; bu da, sanayilerin gelişmesi ve pazarda rekabet edebilmesi için ihtiyaç duyduğu bir şey. İki tarafın da bunu görmesi ve buna göre hareket etmesi gerekir. Ekonomik ilişkileri geliştirmek anlamında, ticaret hacmini ikiye katlayabileceğimizi düşünüyorum. Önümüzdeki yıllar içinde, 4.5 milyar dolar olan bu hacmi iki katına çıkarabiliriz.”
Siyonist Naeh konuşmasında ayrıca şu ifadelere yer verdi:
“Hamas bizim için bir terör örgütü. Avrupalılar ve ABD için de öyle. Kudüs sokaklarındaki insanları vursa da, Tel Aviv, Brüksel, Paris, Ankara, İstanbul ya da başka herhangi bir yerde de olsa terör terördür. O insanlar (Hamas) benim ülkemi yok etmek istiyor. Bu anayasalarında yazıyor. Ve bu yüzden, İsrail’e karşı teröre devam ettikleri sürece, İsrail’i tanımayı ve İsrail ile müzakere etmeyi reddettikleri sürece, onlarla müzakere edemeyiz.
Sizi öldürmek isteyen biriyle müzakere edemezsiniz. Milli güvenliğimize karşı tehditler. Siz Türkler bu konuda çok tecrübelisiniz. Daha bir kaç gün önce yine yaşadınız. Yarattığı acıyı siz anlarsınız. Ve biliyorsunuz ki teröristler terör faaliyetlerine son vermedikçe onlarla müzakere etmek neredeyse imkansız. Ve işte bizim yaşadığımız durum da bu. Biz barışı sağlamak istiyoruz. Bizim insanlara karşı mücadelemiz yok; teröre karşı mücadelemiz var.”