Bu tartışmalardan sonuncusu Siyonist rejim polis kuvvetlerinin dini programından sorumlu olan Siyonist haham tarafından kendisine bağlı olan polislere yazılan mektupta kendisini gösterdi.
Siyonist haham Aharon Cohen, Filistinli Müslümanların Mescid-i Aksa’nın kapılarındaki metal dedektörlerin kaldırılmasına yönelik verdikleri mücadelenin başarıya ulaştığını ve bu durumun İsrail adına büyük bir mağlubiyet olduğunu belirtti.
Siyonist haham Cohen mektubunda şu ifadelere yer verdi:
‘Milletimizin geçtiğimiz hafta içerisinde nasıl iki büklüm edildiğini ve düşmanın ulusal zaaflarımızla nasıl dalga geçtiğini görmek acı vericiydi. Çok açıktır ki Milli onurumuz çiğnenmiştir. İsrail halkı adına sıkıntılı günlerin içindeyiz. Kutsal Tapınak’ımızın yıkılmasının yıl dönümü yaklaşıyor. Ama bizi bir araya getiren duygulardan uzaklaştık. Geçmiş dönemlerdeki emniyetimizi kaybettik. Tanrı’nın himayesinden uzaklaştık.
Bu yıl 31 Ağustos gecesine denk gelen tapınağın yıkılışının yıldönümü, aynı zamanda Kudüs ve Mescidi Aksa üzerindeki hakimiyet için savaştığımız fakat zayıflığa düştüğümüz ve düşmanın bizi ezip geçtiği; tapınak üzerindeki hak iddiamızı yerlere serdiği bir döneme denk geldi. Bu savaş, içimize güçsüzlük hissi verdi ve Kutsal mabedimizi yine düşmanın ellerinde görmek zorunda kaldık.
Her şeyin bize bağlı olduğu bir dönemde bu acı iki kat daha fazla. Her şey bize bağlıydı çünkü Kutsal mabedimizi geri almak için tek ihtiyacımız olan şey, toplu bir kararlılıktı ve ulusal bir duruştu. Egemenliğimizi kanıtlamalıydık.
Tüm bu yaşananlar bana sürecin manevi boyutlarını sorgulatıyor. Kendi kendime “Kaçırdığımız bir şeyler mi var?” diye soruyorum. Doğru yolu bulmak için İlahi bir ipucu arıyor ve gitmemiz gereken yönün neresi olduğunu sorguluyorum.
Bana öyle geliyor ki Tanrı’nın bizden istediği Kutsal mabedimizin etrafına metal dedektörler kurmak ve kameralar yerleştirmek değil. Tanrı bizden Kutsal Mabedimizi geri almamızı istiyor. Bizim doğruya ve hakikate ulaşabilmemiz için ibadetlerimizi Mabedin içinde yapmamızı istiyor.
Her türlü siyasi ve güvenlik çekincesini bir kenara bırakıp Kudüs’ü çok daha fazla ziyaret etmeli, Mescid-i Aksa içerisinde çok daha aktif şekillerde bulunmalıyız. Kutsal Mabedimizin yıkıldığı günden beri eksik olan yönümüzü tamamlamak için buna ihtiyacımız var.”