İsrail Başbakanlık Ofisi’nden yapılan yazılı açıklamada, yeni yerleşim yerinin Güvenlik Kabinesi tarafından onaylandığı bildirildi. Batı Şeria’nın kuzeyinde inşa edileceği belirtilen yerleşimde, şubat ayının başında kapatılan Amona Yahudi yerleşim birimi sakinlerinin iskan edileceği kaydedildi. Filistinlilere ait özel mülk üzerine kurulduğu için mahkeme kararıyla kapatılan Amona’da yaklaşık 50 Yahudi aile yaşıyordu.
Oslo Anlaşması’ndan Bugüne İlk Yeni Yerleşim Birimi
İlan edilen yeni yerleşim, 1993’teki Oslo Anlaşması’ndan beri kurulacak ilk Yahudi yerleşim birimi olacak. İsrail yönetimi, Oslo’dan bu yana işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te mevcut Yahudi yerleşim birimlerini sürekli genişletiyor ancak yenisini kurmuyordu.
Başbakanlık açıklamasında ayrıca, var olan Yahudi yerleşim yerlerinde iki ay önce yapılacağı ilan edilen 5 bin 700 yeni konuttan 2 bini için ihaleye çıkıldığı duyuruldu. Bunun yanı sıra Batı Şeria’nın kuzeyinde yer alan Eli Yahudi yerleşim biriminin çevresindeki 900 dönümlük arazinin de “kamu malı” ilan edildiği aktarıldı.
Karar ABD ile Görüşmeden Sonra Alındı
Öte yandan yerel basında yer alan haberlere göre, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim yerlerinin artık genişletilmeyeceğini açıkladı. Buna göre bundan sonra ilan edilecek inşaatların mevcut Yahudi yerleşim sınırları içerisinde olacağı, ancak “güvenlik ve topoğrafik şartların elvermemesi durumunda bu evlerin Yahudi yerleşim yerlerinin dışında ancak buralara mümkün olduğunca yakın inşa edilebileceği” belirtildi.
Netanyahu’nun bu kararı, ABD yönetimi ile devam eden müzakereler çerçevesinde aldığı ifade edildi.
Uluslararası Hukuka Göre Yahudi Yerleşimlerin Tümü İllegal
İsrail’in fiili işgali altında olan Batı Şeria’da yaklaşık 400 bin, Doğu Kudüs’te ise 200 bin Yahudi yerleşimci bulunuyor. Uluslararası hukuka göre buradaki Yahudi yerleşimlerin tümü illegal kabul ediliyor.
Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995’te imzalanan “İkinci Oslo Anlaşması” çerçevesinde Batı Şeria, A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.
Yüzde 18’i kapsayan “A bölgesi”nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin’e, yüzde 21’lik “B bölgesi”nin idari yönetimi Filistin’e güvenliği İsrail’e devredilirken, yüzde 61’ini kapsayan “C bölgesi”nin idare ve güvenliği İsrail’e bırakılmıştı.