Filistin topraklarının Siyonistlere hediye edilip burada yerleştirilmelerinin üzerinden yüz yıl geçtikten sonra…
Ümmetin parçalanması, bölünmesi ve daha önce bir olan coğrafyanın bölük pörçük edilmesinden yüz yıl sonra…
Filistin halkının yurdundan edilip dünyanın dört bir yanına dağıtılmasından sonra Filistin topraklarını işgal eden, azdıkça azan ve böbürlenen Siyonist rejim yüz yıllık bir direniş, intifada ve zaferle karşı karşıya kaldı. Bu bölgedeki Siyonist projeyi bitirdi. Onlar hain Arap rejimleri ve yöneticileriyle Batılı lider ve ülkelerin destek ve katkılarıyla bir devlet yerleştirmeyi başardıysa da bu devletin tamamlanıp kemale ermesinde başarısız kaldılar.
Evet, onlar Tevrat ve Telmud’taki efsanelerle, tarihi, siyasi ve kültürel olarak uydurulan sahte eserlerle devletlerini şekil olarak ilan ettiler. Ancak buna karşı çıkan Filistin halkının direnişini bitirmede, Dönüş Yürüyüşlerini durdurmada, direnişi tasfiye etmede, uçurtmaları başlatan gençleri engellemede, Allah’u Ekber silahıyla kuşanan ve yüzlerine haykıran Mescidi Aksa muhafızlarını engellemede; daha da önemlisi bütün Filistin’i Yahudileştirmede ve halkını yurdundan çıkarmada başarısız kaldılar.
Balfour Deklarasyonu’nun yayınlanmasından (1917’den 2017’ye kadar) ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs ve Filistin davasıyla ilgili kararına kadar geçen yüz yıllık bir süreden sonra, hayata geçirilmek istenen Siyonist projenin artık güven ve istikrar aşamasından ‘tehdit altında olduğu’ bir aşamaya geçildiğini görüyoruz. Siyonist proje Filistin halkıyla gençlerin uçurtmalarının tehdidi altındadır.
Ne Oslo Anlaşması ne de Camp David Anlaşması bu halkı hizaya getirebildi ve evcilleştirebildi. Siyonist rejim bugün kafesine konmuş, boynuna zincir takılmış vahşi bir hayvan gibi kendisini çevreleyen öfkeli Müslüman halkın tehdidi altındadır. Bu halk, Siyonist ve Amerika istikbarının oluşturduğu ülke ve hükümetlerin yüzüne patlamaya hazırdır.
Siyonist rejimin elindeki başarısız kartlar
Filistin halkının Gazze sınırında gösterdiği direniş ve buradaki direnişe iştirak eden gençlerin kullandıkları uçurtmalar karşısında Siyonist projenin sahip olduğu imkân ve kartlarda yaşanan sarsıntılar ve yüzyıldır uygulanan Sykes-Picot Anlaşması ve daha sonra bunun bir kez daha sağlamlaştırıldığı Oslo Anlaşması’yla ilgili beklentilerde yaşanan hayal kırıklığından sonra Siyonist projenin üst aklı müstekbir Amerika’nın elindeki kartları hain bazı Arapların etiketleriyle yeniden bu kez bir başka bir isimle pazarlamaya başladılar.
Bu kartlar Siyonist işgalcinin bölgede bir müddet daha hayatını sürdürmesini sağlayabilir ve onun Yahudileştirme projesini Yüzyılın Anlaşması sıfatıyla tamamlamasına imkân verebilir. Aynı şekilde onu, Balfour’un iç ve dış tehditlerden ve direnişten arınmış Siyonist varlığın kurulmasıyla ilgili deklarasyonunun başarısız kalmasından sonra gelecekteki muhtemel tehlikelere karşı da koruyabilir.
Amerika, Siyonist rejim ve bölgede işgal rejimiyle ilişkileri normalleştirme taraftarı olan Arap rejimlerin eliyle Yüzyılın Anlaşması’nın hayata geçirilmesi için yapılan toplu plan ve çabalara rağmen; değişim akımıyla daha önce köpük misali kabaran sellere benzemeyen yeni selin oluşmasını engellenmek için ellerinde olan bütün imkânları seferber etmelerine rağmen; bu akıntıya set çekemezler. Çünkü buna set yapmanın zamanı çoktan geçti. Bu set ister BAE, ister Suudi Arabistan, ister Fas, İster Mısır ve isterse de Bahreyn’in eliyle yapılmaya çalışılsın hiç fark etmez. Onların ilişkileri normalleştirmek için yaptıkları faaliyetler kültürel, sanatsal, siyasi ve sportif aktiviteler, ortak balolar, müzik programları, bisiklet turnuvaları düzleminde ve hacminde de olsa sonuç değişmez.
Yüzyılın Anlaşması, Amerika ve Siyonist rejimle, bunlarla birlikte hareket eden Arap rejimlerin Filistin davasını tamamıyla ancak aşamalı olarak tasfiye etmek için hayata geçirmek istedikleri bazı kartlardan ibarettir.
Önce direniş gruplarıyla Filistin davasına destek veren kuruluşları ve ülkeleri hedef alacaklar.
Ancak bu kez anlaşma ve anlaşmanın aktörlerinin elindeki kartlar Gazze, Batı Yaka ve El-Halil’i, hatta ümmeti ve ümmetin gençlerini harekete geçiren aşılmaz bir dağa çarptı. Bu anlaşma ve kartlar dengeleri alt üst eden büyük güce çarptı. Bu güç Filistin halkının gücüdür. Büyük Dönüş Yürüyüşü faaliyetlerine katılan, işgale karşı toplumsal direniş başlatan, direnişte masalları, yalanları, uyduruk bilgileri, efsaneleri yakan, Siyonist rejimin söylem ve iddialarını kül eden uçurtmaların sahibi olan gençlerin gösterdiği iradededir.
Büyük Dönüş Yürüyüşü gösterileri ve bu gösterilerde kullanılan uçurtmaların üzerinden yüz gün geçtikten sonra baktık ki Gazze’den gönderilen uçurtmalar hariç her kart düşüyor. Bunlar düşmanın kartlarını, kibrini elindeki imkânları düşüren ve asla kendileri ayağa düşmeyen kartlardır.
Siyonist rejimi yakıp kül eden uçurtma düşüncesi genelde ümmetin, özelde ise Gazze ve Filistin gençlerinin üretken aklını ve bu aklın canlığını yansıtmaktadır.
Gençlerin uçurtma girişimi, Gazze ve Filistin’deki gençlerin direniş iradelerini, akıllarının dinçliğini, diriliğini ve bakış açılarını yansıtmaktadır. Bu, Allah’ın kendisini ve çevresini bereketlendirdiği Kudüs’ün bereketiyle Filistinli gençlerin Gazze ve Filistin sınırlarını aşıp ümmetin gençlerine ilham kaynağı olan üretkenliklerini, enerjilerini ve sahip oldukları değişim ruhunu gösteriyor.
Onların kartları ve bizim kartlarımız
Şimdi Filistin’de çürümüş kartları elinde bulunduran çürük güç ve düşmanla koordinasyon içinde bulunan Filistin Yönetimi’yle Arap ülkelerinin fırsatı değerlendirip ümmetin gençleriyle Gazze, Batı Yaka, Kudüs gençleri ve ümmetle birlikte samimi ve dürüstçe bir duruş sergilemelerinin zamanı geldi.
Siyonist işgal ve saldırganlığın sürdüğü yüz yıllık bir süreçte, toprak ve mahsulü yakan yüz günlük uçurtmalarıyla düşmanın ayağını birbirine dolandıran gençlerin enerjisiyle saf tutmaları gerekir. Bu uçurtmalar Siyonistlerin sadece mahsullerini yakmıyor, yüzyıllık Sykes-Picot Anlaşması ile Balfour Deklarasyonu’nu da yaktı. Filistin halkıyla Müslüman ve Arap halklarını İsrail, Amerika ve Arap üçlüsünü temsil eden Yüzyılın Anlaşmasını kabul etmeye ve boyun eğmeye zorlamak için yapılan plan ve projeleri de yaktı.
Şimdi tarihi seçeneklerle karşı karşıyayız. Ya uçurtma iradesini gösteren, özgür ve gayretkeş uçurtmaların yapımcılarıyla aynı safta duracağız, ya da Arap, Amerika ve Siyonistlerin ortaya koyduğu kartların yanında olacağız.
Onların elindeki kartlar çürüktür. Çünkü kökleri yoktur. Kâğıt ve renkleri sahtedir. Kısa ve küçüktürler. Hızlı katlanır ve bozulurlar. Yok olmaya ve yıkılmaya yakındırlar. Ekilmeye ve korunmaya müsait değildirler. Elimizdeki kartlar ise uçuyor. Göğe bakıyor.
Halklarda etkili ve uyarıcıdır. Ümmet için berekettir. Umut, ümit ve direniş ışığı saçıyor. Zeytinyağı ve mübarek ağacının yaprak ve dallarının bereketiyle Filistin halkına güven aşılıyor. En sağlam dalları ise, mübarek ağacın dal ve yapraklarıyla düşmanı, kökü ve dalı olmayan bir ağacı (rejimi) korkutmak için uçurtma yaparak tarih yazan adamlardır.
Hişam Tevfik / Filistin