Jerusalem Post muhabiri Sayd Franzman konu ile ilgili şunları yazdı:
Cemal Kaşıkçı’nın ortadan kayboluşu bizlere bir kez daha onun Suudi-İsrail ilişkilerinin güçlenmesine karşı aldığı tavrı hatırlattı. O, yazılarında ve yaptığı görüşmelerde daima bu konuya değinirdi.
Bana göre Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi ya da ortadan kayboluşu nihayetinde İsrail’in zararına olacaktır. Çünkü bu, Amerika’nın Suudi Arabistan’a yardımlarının azalmasına yol açacaktır ve Tel-Aviv bu durumu olumlu bir sonuç olarak değerlendirmeyecektir.
Kaşıkçı, Suudi yetkililerin iç ve dış siyasetini açıkça eleştiriyor, Tel-Aviv ve Riyad’ın güçlenen ilişkilerinden ve aradaki samimiyetin artmasından duyduğu rahatsızlığı beyan ediyordu. Hatta Suudi yöneticilerin, gazetelere İsrail’i desteklediklerini ve Filistin’e karşı cephe aldıklarını duyurmalarına dair yayın serbestliği getirmelerini de hata olarak değerlendirmekten çekinmiyordu.
Kaşıkçı, ayrıca Arabistan halkının İsrail ile ilişkilerin güçlendirilmesinden duydukları memnuniyetsizliği de beyan etmişti.
Hatta Suudi yetkililerin bölgedeki İran nüfuzunun azalması için İsrail’in yardımını umut etmelerinin yanlış olduğunu ve İsrail’in bu konuda Arabistan’a ciddi bir yardım da yapamayacağını söylemişti. O, Tel-Aviv’in İran nüfuzunun bölge düzeyindeki artışına engel olamayacağına da inanıyordu.
Bir haftalık sessizlik sonrası Siyonist medya şu manşetleri attı:
İsrail’in Kaşıkçı cinayeti sonrasında yaşanan gelişmelerdeki özel rolü nedir? Kaşıkçı Tel-Aviv ile Riyad arasındaki ilişkinin kuvvetlenmesine muhalifti!
Öte yandan Kaşıkçı, Donald Trump’ın ortaya attığı Yüzyılın Anlaşmasına da karşıydı ve bu meselenin bölge genelinde Suudi Arabistan için utanç kaynağı olacağına inanıyordu.
Kaşıkçı, İsrail’in Filistin topraklarında suçsuz insanları öldürdüğünü her gün ısrarla dile getiriyor ve İsrail ile Arabistan’ın ilişkileri normalleştirmesine karşı olduğunu beyan etmekten asla çekinmiyordu.
Kaşıkçı olayının açığa çıkmasından sonra Tel-Aviv’deki siyasî çevreler bu haberlerin etkisiyle Arabistan – İsrail ilişkilerinin kaderi konusunda endişeye kapılmış durumdalar. Özellikle de Amerika’nın baskısıyla İsrail’in Arabistan ile ilişkileri azaltması mecburiyetinin doğmasından yana tedirginler. Bu durum asla İsrail’in yararına olmayacaktır.
Dikkat etmek gerekir ki Donald Trump ilk olarak Suudi Arabistan’a ziyarette bulunduktan hemen sonra İsrail’e giderek Tel-Aviv ile Riyad’ın kendi dış siyasetinin temel öğeleri olduğunu gösterdi.
Dolayısıyla Trump, Arabistan ile İsrail arasındaki ilişkiyi karanlığa terk ederse İsrail bundan zararlı çıkacaktır; özellikle de günümüz şartlarında Tel-Aviv ile Ankara’nın arasındaki ilişkiyi anlatmaya gerek yokken…
Kudüs Stratejik Araştırma Enstitüsü asistanı ve Siyonist Rejim Ulusal Güvenlik Başkanı eski danışmanı Eyran Lirman da şunları söyledi:
Suudi Arabistan’ı Amerika ile ilişkilerinde sarsıntıda görmek İsrail’in yararına olmayacaktır; bu anlamdaki her bir gelişme İsrail’i de kesinlikle etkileyecek olan Ortadoğu’daki büyük bir olayı tetikleyebilir ve bu Kaşıkçı cinayeti ya da ortadan kayboluşu hadisesi bizimle doğrudan ilişkisi olmayan bir durum.
Bu bağlamda Washington’daki aktif Yahudi kurumlar Amerika’nın Riyad’a uygulayacağı olası baskıları azaltmak için çaba sarf ediyorlar. Çünkü Arabistan’a karşı eleştirilerin artması ile hükümet makamları İsrail tarafından himaye edilmeyi umut ediyorlar.
Kudüs Araştırma Enstitüsü başkanı, Dışişleri Eski Genel Sekreteri ve Netanyahu’nun eski danışmanlarından Dore Gold ise konu ile ilgili şöyle konuştu: İranlılar, Arabistan ve Batı arasındaki ilişkiyi zedelemek için Kaşıkçı cinayetinden faydalanabilirler ve bu İsrail için olumsuz bir durumu ifade edecektir. Zira Ortadoğu’da İran’ın yararına olacak her bir gelişme İsrail için zarar olarak sonuçlanacaktır. Zaten İsrailli yetkililer arasında, zayıf bir Suudi Arabistan’ın güçlü bir İran anlamına geldiği görüşü hakimdir. Ayrıca Arabistan’ın zayıflaması Türkiye’nin güçlenmesine de sebep olacaktır.
Netanyahu, Arabistan ile ilişkisinden Filistinlileri müzakere masasına oturtmak için baskı uygulama konusunda faydalanmayı umuyor. Oysa Kaşıkçı olayı Riyad ile Washington’un arasını açabilir ve İsrail’in umutları suya düşebilir.
Elbette şu konuya da değinmek gerekir; Washington’da Suudi Arabistan’ın rolü İsrail için stratejik bir temel ve birkaç yönlü faydayı barındırmakta; Suudi Arabistan, Amerika’nın İran’la yapılan nükleer anlaşmadan çekilmesi ve geride durması için perde arkasında oldukça çaba göstermiştir.