Mevcut kanıtlar, Siyonist rejimin Amerika ve Batı’da Bercam nükleer anlaşmasını ihya çalışmalarını engelleme sabotajlarına paralel olarak Batı Asya’da da İran ve Arabistan ayrıca İran ve Türkiye ilişkilerini iyileştirmeyi engellemek için gizli çalışmalarda bulunduğunu gösteriyor.
İran ve Suudi Arabistan arasında Bağdat’ta gerçekleşen 5. tur görüşmelerin başarılı bitmesi ardından, müzakeredeki ilerlemeleri açıklayan İran ve Irak’ın aksine Arabistan konuya muhafazakarca yaklaştı. Bu yüzden Suudi Arabistan’ın Siyonist rejimden endişe duyduğu ve İran’la müzakerelerinin ilerleyişinin kamuoyuna açıklanmasını istemediği tahmin edildi.
Nitekim Jerusalem Post, korsan İsrail’in İran-Suudi görüşmelerinin Abraham Anlaşması kapsamında bir Suudi-siyonist rejim anlaşma olasılığını tehlikeye atabileceğinden endişe duyduğunu açıkça itiraf etti.
Abraham Anlaşmasının temeli, Trump döneminde ve Beyaz Saray’da Evangelistlerin hakimiyeti döneminde atıldı, hedefi ise siyonist rejimi mümkün olan her şekilde velev tarih ve ilahi dinlerden sahte yorumlarla başta Arabistan olmak üzere Arap ülkelerine yaklaştırmak ve böylece söz konusu ülkeleri, Siyonist rejim ile ilişkileri normalleştirme şartını Filistin hükümetinin kurulma şartına bağlayan Arabistan’ın merhum padişahı Kral Abdullah barış anlaşmasını bypass etmekti. Bu arada Amerika’nın bölgeden muhtemel çekilmesinden doğan boşluğu bu ülkelerin katılımı ile doldurma ve İran ve direniş ekseninin geniş katılımı ile bu boşluğu doldurulmasını engellemeye çalışıldı. Buna esasen siyonist rejim İran ve Fars Körfezi Arap ülkeleri ve özellikle normalleşme sürecine giren ülkeler ile ilişkilerinden her türlü olumlu gelişmeyi endişe ile izliyor.
Tabi ki konu bununla bitmiyor. Siyonist rejim sahte senaryo ve haberlerle İran ve Avrupa’da özellikle Bercam anlaşmasının ihya edilmesine destek veren ülkeler, ayrıca İran ve Türkiye ilişkilerini tahrip çalışmalarına başladı ve Türkiye konusunda birkaç yıl önce Arabistan ilişkilerini tahrip eden aynı senaryoyu izliyor.
Bu bağlamda İran İnternational TV kanalı adının açıklanmasını istemeyen Avrupa’daki bir diplomatik kaynaktan naklen, Kudüs Gücü’nün Türkiye, Fransa ve Almanya’da terör operasyonları düzenlemeye çalıştığını iddia etti. Bu senaryoda seçilen her 3 ülke belirli hedeflerle seçilmiştir.
Arabistan, BAE ve Siyonist rejimi üçlüsü ile ilişkileri normalleştirmeye zorlanan Türkiye de başta Suriye olmak üzere bölge meselelerinde İran ile rekabet siyaseti izliyor. Fakat Amerika’nın İran’ın nükleer yaptırımlarına karşı tek yanlı yaptırımlar konusunda ise gerekli işbirlikleri yapmamış ve bizzat kendisi bu yaptırımlardan zarar gören taraflardan biridir. Bu yüzden Fransa ve Almanya’nın da aralarında olan bir çok Avrupa ülkesi gibi Ukrayna savaşı ardından yaptırımların kalkmasına daha istekli görünüyor.
Bu yüzden daha önce de yaşandığı gibi Türkiye’yi bu senaryoya dahil etmek, her 3’ü Bercam anlaşmasının ihyasına karşı çıkan BAE-Arabistan-siyonist rejim üçgeni ile ilişkileri canlandırmaya paralel olarak İran ve Türkiye ilişkileri bozmaya, böylece hem nükleer anlaşmaya muhalefet ve hem de bölgesel diğer denklemlerde birbirlerinin yanında durmaları sağlanmaya çalışılıyor.
İlginç olan ise, yeni senaryonun tasarlanmasında ve İran’ın Türkiye ve diğer Avrupa ülkeleriyle olan ilişkilerinin bozulmasına çalışıldığı planda, İran- Arabistan ilişkilerini bozma senaryosunun tıpatıp aynısının kullanılmasıdır. O dönemde Suudi Arabistan’ı İsrail rejimine çekmeyi amaçlayan senaryoda, İran’ın dönemin Arabistan’ın Amerika büyükelçisi olan Adil el-Cubeyir’e suikast için bir kaçakçılık ağı kullandığı iddia edildi. Cubeyr, Arabistan’da Muhammed bin Salman’ın beyaz devrimi ardından Arabistan’da dışişleri bakanı olarak göreve başladı. Şimdi yeni senaryoda, Kudüs Gücü’nün Türkiye, Almanya ve Fransa’da suikastler gerçekleştirmek için bir kaçakçılık şebekesi kullandığı ve görünüşe göre başarısız olduğu iddia ediliyor.