Hamas’ın 2006 yılında girdiği seçimde, 1994 yılından beri yönetimi elinde bulunduran ve arzuladığı gibi kullanan Fetih hareketine karşı ezici bir zafer kazanmasından sonra karşılaştığı baskılar, tehditler, karşı karşıya kaldığı komplolar, imha ve tasfiye operasyonları hiç durmadı. Bunlar yetmiyormuş gibi, sosyal, siyasal ve hayati sorunlarda top hep onun kalesine atıldı.
Boğaz Sıkma
Hamas hareketinin 2006 yılında yapılacak seçimlere katılacağını duyurduğunda Filistin Yönetimi’nde yer alan Fetih liderleri, bu katılım ve katılımın ardından çıkacak sonuçlardan sadece halkın sorumlu olacağını ifade ettiler.
Hamas’ın seçimleri kazanmasından sonra ise, Gazze’nin İsrail ve uluslararası toplum tarafından ambargoya tabi tutulmasına ve Hamas’ın da uluslararası meşruiyet diye bilinen kararları tanımadığını söylemesine rağmen, Hamas’ın kuracağı hükümette yer almayacağını belirten Fetih bakanlıkları ona teslim etmeyi reddetti.
Fetih’in, Hamas’ın kurduğu hükümetin sadece birkaç hafta dayanacağını söylediği bir süreçte, Hamas hükümeti, bakanlar ve bakanlıklar baskı altında tutulmaya başlandı.
Bununla yetinmeyen Fetih, Hamas hareketini savaşın içine çekmek, kargaşanın ortasına atmak için kendisine bağlı silahlı kişileri tahrik etmeye başladı. Bir yandan bunu yaparken, diğer yandan da medya aracılığıyla tahriklere başladı. İşler o dereceye vardı ki artık siyasiler ve gözlemciler bile işlerin hangi noktaya varacağını kestiremiyorlardı.
Suudi Arabistan’da bir araya gelen taraflar Mekke Anlaşması olarak bilinen anlaşmayı imzaladılar. Bunun akabinde onuncu milli hükümet kuruldu. Ancak çok geçmeden bunun önüne de engeller çıkarıldı ve hükümet başarısız kaldı.
Dolaplara kaldırılmış olan sopalar tekrar çıkarıldı ve anarşi, kaos, kargaşa gizli ellerin yardımıyla tekrar ortama hakim oldu. Filistin Yönetimi’nin Hamas’a karşı bir plan içinde olduğunun anlaşılması üzerine Hamas erken davrandı ve 2007’de Gazze’ye el koydu.
Asi Bölge
Gazze’de olup biten karşısında Filistin Yönetimi sadece Hamas’a değil bütün Gazze’ye karşı kinini kusmaya başladı. Gazzeli olan her şeyi, herkesi şeytanlaştırma kampanyası başlattı.
Bölgede bulunan kendisine bağlı sağlık, eğitim ve güvenlik memurlarından işi bırakıp evlerinde oturmalarını istedi. Bu şekilde hayatı felç etmek ve bütün kapıların Hamas’ın yüzüne kapatılmasını sağlamak istiyordu.
Hamas’a karşı baskılar, tehditler, dayatmalar ve onların doğurduğu krizler o kadar arttı ki, Gazze’de yaşayan her vatandaş bunu hissetmeye başladı. Bu dönemde Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, itaatinden çıkan Gazze için “Asi Bölge” tabirini kullanmaya başladı.
Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, İsrail tankı üzerinde de olsa Gazze’ye tekrar dönme arzusunu hiç gizlemedi. Ve 2008 yılı, düşmanla savaşta Gazze ilk ağır savaşını veriyordu. Havadan, denizden ve karadan saldırıya uğrayan Gazze 23 gün insanlık dışı bombardımana maruz kaldı.
Gazze’nin büyük bölümünün yıkımıyla sonuçlanan savaşta işgal rejimi hiçbir hedefine ulaşamadı. Fetih’in tekrar Gazze’ye geri getirilmesi bu savaşın önemli hedefleri arasındaydı.
Savaştan sonra Arap Baharı geldi… Tam da bu süreçte 2012 savaşı başladı. Sıkıntılar yavaş yavaş hafiflemeye başlarken, sonbahar geldi. Bu süreçte uzlaşma görüşmeleri devam ediyordu. Ama bunun hedefi bir sonucu varmak değil, Hamas’ı diz çöktürmek ve altındaki minderi çekmekti.
Uzlaşı Hükümeti
Doha, Kahire ve Eş-Şati anlaşmalarının bir sonucu olarak uzlaşı hükümeti kuruldu. Ancak birkaç gün sonra hükümetin anlaşmaları hayata geçirmek istemediği anlaşıldı. Üzerine düşeni yapma noktasında ayak direttiği, ağır davrandığı görüldü. Çok geçmeden memur maaşları sorunu baş gösterdi.
Bununla eleştiriler, suçlamalar yeniden başladı. Bu süreçte işgal rejimi 2014’te 51 gün sürecek yeni bir insanlık dışı savaş başlattı. Silah tersanesini kullanan işgal rejimi Gazze’nin büyük bir bölümünü yerle bir etti, binlerce kişiyi şehit etti ve yaraladı.
Gazze Vergileri
Filistin Yönetimi Gazze’ye giren yakıt ve diğer ürünlerden dolayı milyon dolarlar elde etmesine rağmen, onun Gazze’ye verdiklerinde hep azalma yaşandı. Nüfusun artmasına rağmen destek çıkmadı. Bununla yetinmeyen Filistin Yönetimi Gazze adına gelen uluslararası yardımlardan da nemalanmayı sürdürdü.
Hamas yönetimine bağlı olarak çalışan memur maaşları sorunu Filistin Yönetimi’nin umurunda olmadı. Onu hiç rahatsız etmedi. Onlar %50 avans alıyorlardı. 10 yıldır böyle devam ediyordu. Ancak bu kez kendi mensuplarına, bizzat işi bırakın dediği memurlara dönüp 10 yıldır sürekli aldıkları maaşlarını %30-50 oranında kesme kararı aldı.
Bu şekilde onları Hamas’a karşı kışkırtmak, hareketin elindeki kurum ve kuruluşları teslim etmeye zorlamalarını istiyor. Tabi bunun yanında elektrik, sağlık ve fakirlik yardımlarını da kullanarak halkın isyan etmesini istiyor.
Gözlemciler ile Hamas hareketini yakından tanıyanlar Hamas’ın “uluslararası çevre”, “İsrail” ve “Filistin Yönetimi” üçlüsünün içinde bulunduğu eve girmeyeceğini çok iyi biliyorlar.
Önümüzdeki günler, uzun yıllardır Gazze ile uğraşan, ona diz çöktürmek için çalışan, her türlü şantaj ve baskıyı uygulayan bu çevrelerin Filistin’i nereye çekeceklerini gösterecek ve bu konudaki hükmünü verecektir.