Hamas Dış İlişkiler Ofisi üyesi ve Filistin Boykot Girişimi Başkanı Basim Naim, Siyonist İşgal rejiminin İslam ülkeleriyle sürdürdüğü ilişkileri normalleştirme girişimine karşı yeni yöntemler ve Hamas’ın Avrupa Birliği ve İslam ülkeleriyle ilişkileri konusunda bilgi verdi.
Basim Naim yaptığı röportajda herkesin, Müslüman ülkelerin liderlerinin düşmanla ilişkileri normalleştirmek için yaptıkları çaba ve koşuşturmaların ve işgalciye bedel ödetmeden doğrudan ilişkileri normalleştirmek için Filistin davasını atlamalarının büyük bir tehlike arz ettiğinin farkında olduğunu söyledi.
İşgalcinin İslam ülkeleriyle ilişkileri normalleştirme çabalarına karşı Hamas’ın birçok görüşme ve ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlatan Naim, hareketin görüşme ve ziyaretlerde “faşist ve ırkçı işgalcinin Filistin halkına karşı cinayet işlediğini ve kutsalları çiğnediğini buna rağmen işgalciyle ilişkileri normalleştirmenin ise kabul edilemez bir cinayet, aynı zamanda Filistin davasına, ümmete, şehit ve yaralılara ihanet olduğunu” ifade ettiğini söyledi.
Naim, ilişkileri normalleştirmeyi tartışmak ve doğuracağı tehlikelere karşı uyarmak için Hamas’ın körfez ülkeleri liderleriyle görüşmeler yaptığını hatırlatarak, “Hamas yaptığı ziyaret ve görüşmelerde ilişkileri normalleştirme konusunu ısrarla gündeme getirmekte, bu işin kesinlikle kabul edilemez olduğunu ifade etmektedir” dedi.
Sözlerini şöyle sürdürdü:
“Olup bitenler daha önce görülmemiş düzeyde bir yarıştır. Bu koşuşturma ve yarış, Varşova Konferansı ve ardından bölgede yeni koalisyonlar kurma adına bazı İslam ülkeleriyle işgal rejimi arasında ilişkilerin resmen normalleştirilmesinin duyurulmasıyla zirve yaptı. Konferansın temel amacı, İslam liderlerinin Siyonist Başbakan Binyamin Netanyahu ile aynı masada oturmalarıdır. İki günlük konferans boyunca Netanyahu’dan ayrılmayan bu liderler ikili görüşmelerde bulundular, birlikte yiyip içtiler ve hatıra fotoğrafı çektirdiler ve işgalciyle ilişkileri normalleştirmede önemli bir aşama kat ettiklerini ifade ettiler.”
Hamas lideri Naim, olup bitenlerin Filistinlilerin resmi, siyasi, enformasyon, halk ve gruplar bazında her türü yolu kullanarak her alanda ilişkiyi normalleştirmeye karşı koymalarını, bu girişimi engellemelerini ve bu planları bozmalarını zorunlu kıldığını söyledi.
İşgalciyle ilişkileri normalleştirmenin tehlikeli sonuçlarını anlatmak için dünya çapında büyük kampanyalar yapıldığını ve bazı ülkelerle diplomatik görüşmeler gerçekleştirildiğini hatırlatan Naim, normalleştirme politikasının bölgeye barış ve istikrar getirmeyeceğini, dolayısıyla çıkarlarına olmayacağını, Filistin davasının ise merkez konumda olmaya devam edeceğini söyledi.
Siyonist rejimle ilişkileri normalleştirmenin temel hedefinin işgalciyle gizli ve açık ilişkileri olan bu rejim ve liderler olmadığını hatırlatan Hamas lideri, hedefin İslam ümmeti olduğunu, bunun da halka ve nabzına en yakın olan kültürel ve sportif faaliyetlerle yapıldığını kaydetti.
İsrail İle İlişkinin Bahanesi Olmaz!
Müslüman Liderlerin işgalciyle ilişkileri normalleştirme konusunda öne sürdükleri bahaneleri eleştiren Naim, bazı ülkelerin Filistin’de yaşanan çıkmaza bir çıkış yolu bulmayı gerekçe gösterdiğini, bazılarının Yüzyılın Anlaşması’nın duyurulmasıyla barış görüşmelerinin durmasını gerekçe gösterdiğini, diğer bazılarının ise İran’dan aldıkları tehditleri gerekçe gösterdiğini ifade etti.
Bu gerekçelerin geçersiz olduğunu hatırlatan Naim “ilişkileri normalleştirme tehlikeli bir yoldur. Filistin davasının ise merkezde olmaya devam etmesi gerekir. Aynı şekilde Filistin halkının bütün haklarının geri verilmesi gerekir. Bu en alt taleptir. Siyonist işgalci ise bölge için en büyük düşmandır. Siyonist rejim hayatını idame ettirme ehliyetine sahip değildir. Zira onun bölgedeki varlığı yapaydır. O nedenle bölgede insicam sağlamaya gücü yoktur. Zaten bölge de onu kabul etmez. Onun insan tabanı ise kemiyet ve keyfiyet açısından zayıftır. Var olmayı sürdüremez” dedi.
İsrail İle Normalleştirmeye Karşı Heyet Kurulmalı
Hamas lideri Naim, yerel derneklerle, ulusal grup ve çevrelerin ‘İşgalciyi Boykot ve İlişkileri Normalleştirmeye Karşı Yüksek Ulusal Koordinasyon Komisyonu’nu kurduklarına dikkat çekerek, komisyonda milletvekillerinin yanında, Filistinli ulusal grupların liderleri, gençlik dernekleri ve sivil toplum kuruluşlarının da yer aldıklarını söyledi.
Yüksek Koordinasyon Komisyonu’nun işgalciyi boykot etmek ve ilişkileri normalleştirmeye karşı durmak için içerdeki ulusal güçleri koordine etmeyi ve dışarıda da ilişkileri geliştirmeyi amaçladığını belirten Naim, Irkçılıkla Mücadele Haftasında düzenlenecek bir basın toplantısıyla Yüksek Koordinasyon Komisyonu’nun çalışmalarıyla ilgili bilgilendirme yapılacağını ifade etti.
Hamas ve Avrupa Birliği
Avrupa Birliği’nin Hamas’ı terör listesine almasından sonra hareketin sürdürdüğü çabalara da değinen Naim, “Avrupa Birliği bu kararı alırken gerçekçi ve objektif davranmadı. Terör listesine alma kararını, Siyonist lobinin Avrupa Birliği’ne sunduğu raporlarla basında çıkan haber ve yorumlara dayanarak aldı. Avrupa Birliği’nin bu yöndeki tutumunu değiştirmesi için liderlerle görüşmeler devam ediyor” dedi.
AB’nin bu kararından vazgeçmesi için hukuksal düzlemde çalışmaların yapıldığını hatırlatan Naim, herkesin ve özelde Avrupalıların Hamas’ın her an sahayı terk edecek tali ve geçici bir güç olmadığını bilmeleri gerektiğini, Hamas’ın Filistin halkının asli bir unsuru olduğunu ve bu halkın büyük bir kesimini ve bu topraklarda direniş ve özgürlük düşüncesini temsil ettiğini belirterek, “Hamas geçici ve anormal bir olgu değildir. Bölgede var olan sorunları çözmek isteyenlerin tutumlarını gözden geçirmeleri, Hamas ile ilişkileri yeniden açmak için ciddi ciddi düşünmeleri gerekir. Kimsenin onu atlama imkânı yoktur” dedi.
Avrupa ülkelerinde Filistin İçin İsrail’i Boykot Girişimi (BDS) üzerinden işgal rejiminin kültürel, siyasi ve ekonomik olarak boykot edilmesine de değinen Naim, işgal rejiminin boykot hareketini bitirmek için her türlü yola başvurduğunu, BDS’nin çalışmalarını sürdürmesi halinde er ya da geç işgalcinin gerçek yüzünü ortaya çıkaracağını kaydetti.
Naim “İşgalci kendini, Avrupalılara ve Amerikalılara genelde tüm batıya insan haklarına saygılı medeni bir ülke olduğu ve batı değerlerini temsil ettiği şeklinde pazarlamaktadır. Boykot hareketi işgalcinin gerçek yüzünün ortaya çıkarılmasında büyük bir rol oynadı. Boykot hareketi işgalcinin söz konusu değerleri ve ahlakı temsil etmediğini, onun ırkçı ve faşist olduğunu ortaya koydu” dedi.
Hamas ve Gazze’ye gelen uluslararası heyetler
Son günlerde Gazze’ye gelen uluslararası ve Avrupa heyetlerine değinen Naim, bu heyetlerle yapılan görüşmelerde Gazze’deki insani durum, ateşkes ve çözüm yollarının ele alındığını ifade ederek, “görüşmelerde elektrik, su ve gıda gibi temel ve insani konular üzerinde durulmaktadır. Bu haklar, savaş hali de olsa bütün kanunların güvence altına aldığı haklardır. Siyonist rejim, işgalci bir güç olması nedeniyle hukuki olarak insanların hayatından ve geçimlerinden sorumludur. Filistin halkı haklarını, ufak tefek bazı haklar için pazarlık konusu yapmaz.
İşgalci olması hasebiyle imza attığı anlaşmalar ve ateşkeslerde verdiği sözler gereği sorumluluklarını yerine getirmesi konusunda hiç kimse işgal rejimine baskı yapmıyor. Ancak az da olsa bu konuda bazı başarılar elde edildi. Ancak bu kazanımlar bizim beklentilerimizle Gazze’de büyük bir cezaevinde yaşayan iki milyona yakın insanın talep ve umutlarını karşılamaktan çok uzak” dedi.
Gazze’ye gelen heyetlere buradaki insani durumun tahammül edilemez noktaya geldiğini, her an patlayabileceğini, patlama olursa sadece burayla sınırlı kalmayacağını ve insanların sessiz sedasız ölmesine seyirci kalamayacaklarını anlattıklarını hatırlatan Naim, işgalci tarafından bir tırmandırma olması halinde direnişin buna karşılık vereceğini ifade etti.
Nickolay Mladenov’un girişim ve çabalarına da değinen Naim, Mladenov’un BM çalışanı olarak bu kuruluşun politikalarını yansıttığını, görevi icabı dünyadaki güç dengelerini gözettiğini belirterek, Amerika’nın BM kararları üzerinde hegemonya kurduğunu söyledi.
Mladenov’un 2030 Filistin Gençleri Zirvesinde, Filistinli gençleri iki devletli veya tek devletli bir çözüme ikna etme çabalarıyla ilgili bir soruya ise Naim “Mladenov’un görevi Filistinli gençleri bir siyasi görüşe ikna etmek değildir. Çünkü bu konu genç ve yaşlısıyla sadece Filistinlileri ilgilendiriyor. Onlar ise zaten bunu reddediyorlar” cevabını verdi.
Filistinli gençlere seslenen Naim “Gelecek daha iyi olacak. Zira bu aşamadan bizden önceki bazı halklar da geçti. İç siyasi ihtilaflara rağmen gençlerimiz girişimci ve yenilikçi özelliğiyle öne çıkıyor” mesajını verdi.
Özgürlerin Vefası
Özgürlerin Vefası anlaşmasına da değinen Naim “Dosya masadadır. Hamas birçok münasebette yeni bir anlaşma için hazır olduğunu söyledi. Ancak görünen o ki işgalci, iç çekişme ve seçimler gibi kendisiyle ilgili nedenlerden ötürü henüz buna hazır değil. Yeni bir anlaşma görüşmeleri için Hamas’ın şartları açık ve nettir. İsrail medyasının anlaşmanın son anda başarısızlığa uğradığı yönündeki söylemeleri ise, seçimler için kullanılan yaygaradan başka bir şey değildir” ifadesini kullandı.
Büyük Dönüş Yürüyüşü gösterileri
Naim, geçen yıl başlayan Dönüş Yürüyüşü gösterilerinin ender ve daha önce görülmemiş bir direniş örneği olduğunu belirterek, kimsenin Filistinlilerin tek bayrak altında bu direnişi bir yıl sürdürebileceğini kestiremediğini söyledi.
İşgale karşı Filistin halkının sessini yükseltmeye devam edeceğini, bunun kuşatmaya karşı hakkı olduğunu belirten Naim, Büyük Dönüş Yürüyüşü Yüksek Heyetinin Batı Yaka ve dışarıdaki Filistinlilerle birlikte gösterilerin birinci yıldönümü etkinlikleri için hazırlık yaptığını ifade etti.
Filistinlilerden bulundukları yerlerde yapılacak etkinlikleri desteklemelerini ve katılım göstermelerini isteyen Hamas lideri Naim, Lübnan, Suriye, Ürdün, Avrupa ülkeleri ve diğer ülkelerde yaşayanlardan işgal rejimi büyükelçiliklerinin önüne gidip gösteri yapmalarını talep etti.