“Ey Gazze öğrencileri!
Sizde olan bazı şeyleri bize de öğretin, çünkü biz onları unuttuk…
Bize adam olmayı öğretin, çünkü bizdeki adamlar hamura dönüşmüş…
Ey Gazze öğrencileri!
Bizi ve radyolarımızı dinlemeyin…
Vurun! Bütün gücünüzle vurun!
İşinizi sağlama bağlayın ve bize sormayın…”
Bu sözler Nizar Kabbani’ye ait. “Ey Gazze öğrencileri!” adlı şirinden bir kesit.
Kabbani Gazze insanını böyle övüyor.
Kıpkırmızı kanıyla özgürlüğe koşuyor. Her biri bu konuda gereken mehri vermek için çabalıyor. Filistin’in özgürleşmesini isteyen için mehir, hiçbir zaman pahalı olmaz.
Onların hayata ilişkin ilginç bir bakış açısı var.
Onların hayatı sevdikleri, yaşama aşık oldukları doğru. Ancak onların bu konudaki tasavvurları başka yerlerdeki akranlarından farklıdır. Onlar, “Ya dostu sevindirecek bir hayat, ya da düşmanı öfkelendirecek bir ölüm” diyor.
Gazze Tarihi Bir Destan Yazıyor.
11 yıl süren ambargoya rağmen bugün şehitlerin sesinden daha yüksek bir ses çıkmıyor. Şehitler ard arda semaya yükseliyor. Şehitler şehitleri uğurluyor. Bir şehid bayrağı bir başka şehide devrederken, diğer bir şehid “Allah yolunda öldürülenlere sakın ölüler demeyin…” ayetlerini terennüm edip, geri kalanı ebedi cennette tamamlamak için ruhunu teslim ediyor…
Gazze âdeti üzere bu gün de söz verdiği kurbanlarını cömertçe veriyor. Bu, Filistin ulusal özgürlük projesinin can simididir. Bu özürlük hedefine doğru yol işaretlerini koyuyor, dönüş meselesini gündemin baş maddesi yapıyor, Yüzyılın Antlaşmasıyla Siyonistlerin diğer projelerini ortadan kaldıracaktır.
Kuşatma altındaki yaralı Gazze ard arda darbeler yiyor, buna rağmen yeni olaylar ve gelişmelere vesile oluyor ve elindeki güçlü kartları harekete geçiriyor. Tarihteki özgürlük devrimleri özgürlüğün bedel istediğini gösteriyor. Gazze de bunun için bedel ödüyor.
İşte şehitlerin gemisi Filistin halkının ebedi başkenti olan Kudüs’e doğru Gazze denizinde yol almaya başladı. Bu halk Filistin’in tek bir karışından bile ödün verilmeyeceğini ifade ediyor. Onların tanıdıkları Filistin, denizden nehre kadardır.
Gazze bugün Filistin tarihini yeniden yazıyor. Gazze destan yazıyor. Bu destanda kuşatanların, ambargo uygulayanların, komplo kuranların ve hainlik edenlerin maskesini indiriyor.
Farklı Bir Nekbe
Filistinliler her yıl 15 Mayıs’ta topraklarının gasp edilip enkazı üzerinde işgalci İsrail devletinin kurulmasını değişik etkinliklerle anıyorlar. Batı Yaka, Gazze, 1948 toprakları ve Filistin dışındaki mültecilerin kaldıkları yerlerde Filistinliler geçmişi tekrar zihinlerde canlandırıyor yeni nesillere hatırlatıyor ve onlara Nekbe’nin sebep olduğu sıkıntıları anlatıyorlar.
Fakat Nekbe’nin 70’inci yılına tekabül eden bu yılki anma farklı gelişti. ABD Başkanı Donald Trump 2017 yılında yeni bir anlaşmadan bahsetmeye başladı. Yüzyılın Anlaşması olarak adlandırılan anlaşmanın Filistinlilerin geri kalan topraklarını da ellerinden almayı içerdiği (Filistin davasının tasfiye edilmek istendiği) anlaşıldı.
Büyükelçilik binasını Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma adımı bu projenin sadece bir halkası.
Anlaşmaya karşı güçlü bir reaksiyon gösteren Filistinliler 6 Aralık’tan itibaren Kudüs, Batı Yaka, Gazze ve başka yerlerde meydanlara inmeye ve Yüzyılın Anlaşması’nı reddettiklerini ifade etmeye başladılar.
Toprak Günü olarak anılan 30 Mart tarihinde ise bu kez barışçıl mücadelelerini sürdürme ve giderek tırmandırma kararı aldılar. Gazze sınırında başlayan Büyük Dönüş Yürüyüşü gösterilerinde şimdiye kadar şehit olanların sayısı 100’ü geçerken, yaralı sayısı da 12 bine ulaştı. Katliam, tehdit ve ateşe rağmen Filistin halkı dönüş hakkını savunma ve Kudüs için yürüyüşünü tamamla konusunda ısrar ediyor.