İşgalci İsrail’in 1 Ocak’ta aldığı bir kararla “Hamas mensuplarına ait cenazelerin ailelerine teslim edilmeyeceğini” duyurması, Filistinliler tarafından “kabul edilemez” olarak nitelendiriliyor.
İsrail’in izlediği intikam politikasının bölgedeki şiddet sarmalını devam ettireceğini söyleyen aileler yaşadıkları acıya, en azından ölülere saygı gösterilmesini istiyor.
Filistinli aileler, Hamas mensubu olduğu iddiasıyla yakınlarının cenazelerinin kendilerine teslim edilmeyecek olmasının kabul edilemez bir durum olduğunu söyledi.
“Oğlumu benden alan işgalciler, beni ölüsünden de mahrum ediyorlar”
El-Halil kentindeki Otnail yerleşim birimi yakınında Haziran 2016’da bir Yahudi yerleşimciyi öldürdüğü gerekçesiyle daha sonra İsrail askerleri tarafından düzenlenen bir operasyonda ölü ele geçirilen Muhammed el-Fakih isimli Filistinlinin annesi Yusra Amru, “Oğlumu benden alan işgalciler, beni ölüsünden de mahrum ediyorlar.” dedi.
İsrail’in Filistin halkına yaşattığı acıların artık dayanılmaz boyutlara ulaştığını söyleyen Fakih’in 76 yaşındaki annesi, oğlunun yaşadıklarını gözyaşları içerisinde şöyle anlattı:
“Muhammed şiddetten uzak duran, yuva kurup, güzel bir hayat sürdürmeyi hayal eden, ahlaklı ve hoşgörülü bir insandı. Ancak her şey Muhammed’in Nablus’taki Necah Üniversitesi’ne gitmesiyle başladı. 2006’da Nablus’tan El-Halil’e dönüşünde Huvvara adlı askeri kontrol noktasında İsrail askerlerince gözaltına alındı. İslami eğilimleri nedeniyle çıkarıldığı mahkemede 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.”
“Kendi vatanımızda bize yaşattıkları zulümlere tahammül etmekte zorlanıyordu”
Oğlunun hapisten çıktıktan sonra yarım kalan üniversite eğitimini tamamladığını aktaran Filistinli anne, “Muhammed okulunu bitirdikten sonra, önce Ramallah’taki Mahmud Derviş Müzesi’nde çalışmaya başladı, daha sonra da bir şirkette pazarlama müdürü oldu.” dedi.
İsrail hapishanelerinde yaşadıklarının her daim oğlunun zihninde canlı olduğunu, çıktıktan sonra da kontrol noktalarında durdurulmak, saatlerce bekletilmek, aranmak, sözlü tacize maruz bırakılmak suretiyle uğradığı zulme her gün bir yenisinin daha eklendiğini anlatan Amru, “Her gün baskı ve zulmün farklı bir çeşidine tanık olan Muhammed, tabii İsrail zindanlarında yaşadıkları da buna eklenince artık dayanamıyordu. Baskılarına, kendi vatanımızda bize yaşattıkları zulümlere tahammül etmekte zorlanıyordu. Ancak biz hep onu şiddete başvurmaktan alıkoyuyor ve sabretmesini söylüyorduk.”
“Hayattayken gün yüzü göstermedikleri oğlumun cenazesini versinler”
Fakih’in annesi, oğlunu ölüme götüren süreci ise şu sözlerle aktardı:
“Ama Muhammed dayanamadı ve bir gün bizden habersiz Otnail denilen Yahudi yerleşim bölgesi yakınlarında İsrailli işgalcilere karşı bir eylemde bulunmuş. O günden sonra Muhammed ile görüşemedik. İsrail istihbarat birimleri Muhammed’i bir ay boyunca takibata almaya başladı. Bir gün duyduk ki Muhammed ve arkadaşları İsrail askerleri ile girdikleri ve 7 saat süren çatışmadan sonra şehit olmuş.”
İsrail askerleri, 27 Temmuz 2016’da El-Halil’e bağlı Surif beldesinde Fakih ve arkadaşlarının kaldığı eve düzenlediği operasyonda, Fakih’i ölü, 5 arkadaşını ise yaralı şekilde ele geçirmişti.
Amru, “İsrail, Muhammed’imin cenazesine el koydu. Oğlumu benden alan işgalciler, beni onun ölüsünden de mahrum ediyorlar. Şimdi bunlardan tek talebimiz oğlumun cenazesini bize teslim etmeleri. Hayattayken gün yüzü göstermedikleri oğlumun cenazesini versinler, bari ölüsüne saygı göstersinler. Bıraksınlar da insan onuruna yakışır bir şekilde defnedelim oğlumu.” şeklinde konuştu.
Filistinli gençleri şehadet eylemine götüren “işgal politikaları”
Batı Şeria’nın Beytullahim kentine bağlı Beyt Cala beldesinde yaşayan Muhammed Ebu Surur, 2016’nın mart ayında işgal altındaki Kudüs’te bir otobüste düzenlediği şehadet eylemi düzenleyen 18 yaşındaki Filistinli Abdulhamid Ebu Surur’un babası.
Baba Ebu Surur, “Biz Abdulhamid’den savaşmak yerine ilim tahsili ile işgal altındaki vatanına hizmet etmesini istiyorduk. Ancak o bunun yerine direnişi ve bu uğurda can vermeyi seçti.” dedi.
İsrail güçlerinin, işgal altındaki Filistin topraklarında izlediği sert politikayı eleştiren baba Ebu Surur, “Yanlış yapıyorlar. Çünkü nasıl bir nesil ile karşı karşıya kaldıklarını hala anlamış değiller. Bu öyle bir nesil ki, sonuçları ne olursa olsun zilleti kabul etmeyen bilinçli bir nesil. Dolayısıyla İsrail buna hakim olamaz.” dedi.
“Filistinliler için yaşam hiçbir zaman kolay olmadı”
Babasını suikasta kurban veren Ebu Surur’un öğretmen annesi İzhar Ebu Surur ise Filistinliler için yaşamın hiçbir zaman kolay olmadığını anlattı. Filistinli anne, “Babam Abdülhamid’in İsrail güçleri tarafından öldürülmesi sonucu ben daha 9 yaşında yetim kaldım. Babamın cenazesinin, suikasta uğradığı binadan çıkarılışına şahit oldum. Şimdi de daha 18 yaşındaki oğlumu kaybettim. Ama daha kötüsü ne biliyor musunuz? Oğlumun cenazesini dahi göremiyorum şimdi. Bu çok ağır ve zor bir durum. Oğlumun cenazesi 8 aydan beri işgal gücünün elinde ve ben oğlumun parçalanmış cesedini defnedemiyorum bile.” şeklinde konuştu.