Cezaevi idaresiyle işgal rejimi mahkemelerine yönelik eylemlerini bitirmediklerini hatırlatan El-Verdiyan, esirlerin bütün cezaevlerini kapsayacak bir eyleme başlamadan önce Siyonist İç İstihbarat Teşkilatı (Şabak)’ın taleplerine cevap vermesi için bir fırsat verdiklerini ifade etti.
Kendisi ile yapılan röportajda, Siyonist işgal rejimi zindanlarındaki Esir Hareketi liderlerinden, çoğu idari cezalı olmak üzere 15 yıl zindanda geçiren El-Verdiyan, Siyonist işgal zindanlarındaki durumla ilgili bilgiler verdi.
İdari ceza alan esirler neden işgal mahkemelerini boykot etti?
İşgal mahkemelerinin boykot edilmesiyle ilgili olarak ilk adım 15 Şubat 2018 tarihinde atıldı. Boykot, idari ceza verilen esirlere uygulanan zalimce idari kararlara karşı daha önce gösterilen direnişin bir halkasıdır. İdari cezalara karşı direniş daha önce 2014 yılında meşhur açlık greviyle zirve yapmıştı. O günden bugüne idari kararlara karşı direniş hiç durmadı. Aksine bu zalim ve haksız karardan kurtulmak için bazen bireysel, bazen de toplu halde adımlar atıldı ve tepkiler ortaya koyuldu.
Bu düşünce nasıl olgunlaştı ve nasıl hayata geçirildi?
Bu düşünce hayata geçirilmeden altı ay önce gündeme geldi. İdari cezalı esirler bu dosyayı gündeme taşımak ve toplu grev aşamasına geçmek için bu adımı uygun gördüler. Tabi grev de en az altı aylık bir hazırlığı gerektiriyor.
İlk önce gereken mesajları işgal rejimine, uluslararası camiaya ve bölgesel çevrelere ulaştırmaya başladık. Ardından başlatacağımız ve sürdüreceğimiz bir dizi adım için mahkemeleri boykot etmeye başladık.
Peki, neden ilk önce grevle başlamadınız?
İlkin açlık grevi esirleri bitkin düşürecek ve yoracaktı. Grevden önce ısınma durumundaki başka adımlar atılmazsa, greve girecek esir arzulanan neticeleri almadan güç ve enerjisini bitirmiş olur.
İşgal rejimi mahkemelerini boykot etme, bu konuda atılacak diğer adımlar için sadece ısınma adımıdır. Bu mahkemeler formaliteden ibarettir ve zalimdir. İdari cezalı esirler bu mahkemelerden hiçbir şekilde istifade edemiyor.
İdari kararlarda asıl söz sahibi bölgedeki işgal istihbaratında çalışan Siyonist subaydır.
İşgal rejiminin atılan adıma karşı tutumu ne oldu?
Bu konuda esirler ilk adımlarını 15 Şubat 2018 tarihinde attılar. Bu adımla idari cezalı esirlerin çıkarıldığı ilk mahkeme olan Tespit Mahkemeleri boykot edildi. İkinci adım, birinci adımdan iki hafta sonra hayata geçirildi. Bu da her seferde idari cezayı yenileyen İstinaf ve Yüksek mahkemeleri boykot şeklinde gerçekleşti.
İşgal rejimi atılan bu adımlarda, her zaman yaptığı gibi, böyle bir adımın bir şey ifade etmeyeceğini bize kanıtlamak için umursamama politikasını takip etti.
Sonra üçüncü adım geliyor. O da böbrek, kalp ve şeker hastaları gibi hasta esirlerin ilaçları almama adımı başlıyor. İşgal rejimi bu adımdan korkuyor. Çünkü hasta esirlerin hayatta kalması için bu tür ilaçlara ihtiyacı var.
Bu son adım bir hafta devam etti. Ardından işgal istihbaratı grevin sonlandırılması amacıyla arabulucu olmaları için merkezi konumdaki cezaevlerindeki esir liderleriyle görüşmeye başladı.
İdari cezalı esirler ilerleyen adımlarını neyi baz alarak sonlandırdılar?
Haziran’ın sonunda işgal istihbaratına açlık grevine başlamak üzere olduğumuzu ilettik. Bir ay sonra fiilen de başladık. Bir kişiyle greve başlayan esirler, iki, üç derken birçok kişinin katılımıyla grev dalgasını genişlettiler. Bunu toplu greve hazırlık için yapıyorlardı.
İşler iyice büyüyünce Batı Yaka’nın orta ve güney kesiminden sorumlu olan ve Şabak’ın üçüncü adamı olarak bilinen Siyonist subay olaya müdahale etti ve Ofer Cezaevinde bizimle konuşmak için oturdu. İlk kez böyle bir şey oluyordu. Çünkü Şabak, esirlere karşı çok kibirli ve küstahça davranıyor; onlara tepeden bakıyor.
Görüşmede kendisine mahkemelerdeki şartların düzeltilmesi, idari tutuklamaların durdurulması, maksimum cezanın altı ay olması gerektiğini ifade ettik ve kendisine iki hafta mühlet verdik. Ardından açlık grevindeki esirlere yenileri kattık.
Temmuz ayında Şabak’taki yetkililer, bütün cezaevlerini idare eden Rimon Cezaevindeki Hamas mensubu Yüksek Liderlik Heyetiyle görüştüler. Yapılan görüşmeler, esirlerin taleplerinin ciddiyetle incelenmesi, idari cezaların tavanı olan 24 aydan düşürülmesiyle ilgili taahhütler konusunda bir anlaşmayla son buldu.
Peki esirler Şabak’ın verdiği taahhütlere güveniyor mu?
Şabak genellikle sözünü tutmuyor ve taahhütlerini yerine getirmiyor. Fakat savaş daha bitmedi. Yüksek Liderlik Heyeti işgal istihbaratına yeni bir fırsat vermek için grevi sonlandırdı.
Esirler 10 Eylül 2018 tarihinden itibaren 4 aya kadar yeni bir greve başlamama ve işgal mahkemelerini boykot işini bırakma konusunda anlaştı.
20 Aralık 2018 tarihinde durumu görüşmek için bir değerlendirme oturumu yapacak. İşgal istihbaratı verdiği sözü tutmazsa, esirler yeni yılda yeni adımlar atacak ve bunu giderek artıracak. Gelecek yılın Nisan ayında bütün idari cezalı esirlerin iştirak edeceği grevi ilan edecek.