Dr. Fayiz Abu Şemmale Korsan İsrail’in son saldırıları, Filistin Direnişinin duruşu ve İsrail’in bu saldırılardaki asıl zihin alt yapısını değerlendirdiği yazısında şunları belirtti:
Gazze’nin değişik noktalarına düşen Siyonist işgal rejimine ait füzelerin sesleri köpeklerin havlamasına benziyor. Havlayan köpekler ise ısırmaz. Köpekler önlerinde durmayıp kaçanları ısırır.
Geçmiş tecrübeleriyle direnişin işgale karşı inatçı, sert ve bükülmez olduğu ispatlandığına göre, işgalci aslında füzelerle çıkardığı havlamayla sınırdaki sükûneti korumak istediğini açıklamış oldu.
Buna karşılık direniş güçleri aksi yönde bir tutum ve tavır ortaya koydu. Yaşanan realiteyi okuyan, gelişmeleri hikmetle değerlendiren bir tutum sergiledi. Şimdiki şartlar, her ne kadar bugün sürprizler yapma noktasına gelmişse de direnişin Siyonist düşmanla yeni bir bilek kırma savaşına girmesi için uygun görünmüyor.
Tabi bu tespit, şartların İsrail için uygun hale geldiğini söyleyenlerin teziyle uyuşmayabilir. Hele hele ismi Donald Trump olan bir adamın Amerika başkanı olduğu bir süreçte şartlar İsrail açısından gayet uygundur. Diğer bazıları da şöyle diyebilir: Arap dünyasındaki dağınıklık ve Arap halklarının kendi keder ve dertlerine dalması da İsrail’in yeni bir saldırısını teşvik eden unsurlardır. Bazıları da Gazze’deki silahın tasfiye edilmesinde Filistin Yönetimi’nin de çıkarı olduğunu söyleyebilir.
Öyleyse İsrail neden bu dönemi değerlendirip direniş hareketlerini tasfiye etmeye kalkışmıyor?
Yalancı medya şunu söylüyor:
İsrail, radikal İslamî hareketlerin büyümesinden korktuğu için Gazze’ye hâkim olan Hamas hareketinin iktidarda kalmasını istiyor. İsrail onunla ciddi bir çatışmaya girmek istemiyor.
Ancak doğru olan şudur:
İsrail’in uykusunu kaçıran direnişin kendisidir. İsrail, direnişi kökünden söküp atmaya da çok isteklidir. Ancak, işgalci İsrail’e karşı direnişe geçebilen ve onu ürküten tuzaklar kurabilen Hamas ve onun gibi direniş hareketleri için bin bir hesap yapan İsrail’in buna gücü yetmiyor. İşte Gazze’ye karşı saldırmak isteyenleri engelleyen budur. Yoksa İsrail ordusu Gazze’ye saldırmakta bir saniye bile tereddüt etmez.
İsrail’in boynunu büken ve onun Gazze’nin dehlizlerine girmesini engelleyen husus, burada İsrail askerlerini bekleyen meçhuldür. Bütün ayrıntıları yayınlanmayan İsrail Devlet Denetçisinin hazırladığı rapor, Gazze tünellerinin korkutucu yönünü ortaya koymaktadır. Tüneller karşısında hayretler içinde kalan ve bunlarla baş edemeyen işgal ordusu tüneller sorunuyla karşılaşmamak için milyarlarca dolara mal olacak savunma duvarının inşa edilmesini önerdi.
Tünellerin yarattığı korku o dereceye vardı ki Amerika asıllı Yahudi David Chrani de, İsrail’e Gazze etrafında genişliği 200, derinliği 60 metre olan bir su kanalı inşa etmesini önerdi.
İsrail’in Gazze’ye yeni bir saldırıda bulunmasını sadece direnişin oluşturduğu denge engellemiyor. Bunun yanında düşmanı kendi hendeğine çekme, savaşta stratejisini düşmana dayatma da işgalciyi engelleyen iki önemli faktördür. Bunu bizzat Siyonist General Giora Eiland itiraf etmişti.
O zaman neden bazı Filistinli yazarlar realiteyi okurken hata ediyorlar, İsrail’in gücünü büyütüyor, öfkesi konusunda insanları korkutuyorlar ve Gazze’ye karşı yakında çıkacak bir savaştan bahsediyorlar?
Bunlar Gazze’deki durumu analiz ve tahlil ederken İsrail tarafından yapılan üç açıklamaya dayanıyorlar:
Birincisi, İsrail İskân Bakanı Yoav Galant’ın yaptığı açıklamadır. İşgal radyosunda ben de bizzat kendisini dinlemiştim. Önümüzdeki ilkbaharda kesin bir savaştan bahsetmekteydi. Kaçınılmaz olan bu savaşın ağır olacağını ifade ediyordu.
Fakat aynı bakanın ertesi gün, Hamas ile kesin bir savaştan bahseden sözlerini yalanlayan bir açıklama yaptığını duydum. Bir gün sonra yaptığı açıklamada, Gazze’deki durumun patlamaya hazır olduğunu söylemekle yetiniyordu.
İkinci açıklama Siyonist Eğitim Bakanı Naftali Bennett’e ait. Gazze sınırını ziyaret eden Bennett, Hamas’la yapılacak gelecek savaşın son savaş ve son zafer olacağını söyledi.
Hâlbuki bu fanatik Siyonistin açıklamaları, eski Savaş Bakanı Moşe Yaalon’un yaptığı tespitle çelişiyor. Yaalon daha önce yaptığı açıklamada “İsrail ordusunun 2014 savaşı bataklığına girmesine iki bakan; Naftali ve Lieberman sebep oldu” demişti.
Eski Savaş Bakanı Gazze savaşının bir bataklık ve tuzak olduğunu söylüyorsa, şimdiki bakanın savaşı kesin bir zaferle sonuçlandırabileceği sözünü nasıl tasdik edebiliriz?
Üçüncü açıklama şimdiki Savaş (Ordu) Bakanı Avigdor Lieberman’a ait.
Lieberman yaptığı açıklamada “Gelecekte Gazze’yle yapılacak bir savaşta mutlaka zafer kazanmak gerekir. Bu kez gücümüzün üçte birini değil, tümünü kullanacağız” dedi.
Kanaatimce oldukça sert olan bu açıklama şu temel hususlarla çelişiyor:
1. 2014 savaşıyla ilgili yayınlanan gerçeklerle çelişiyor. O gün yapılan açıklamalarda “İsrail ordusunun elindeki silah stoklarının 2014 yılında Gazze’ye yaptığı saldırılarda tükendiği” ifade ediliyordu. O zaman Amerika, İsrail ordusu için stratejik silah depolarını sonuna kadar açmıştı. Lieberman’ın iddiasına göre ordunun sadece üçte birinin silahları mı bitmişti?
2. Bizzat Lieberman’ın kendi yaptığı son açıklamalarıyla çelişiyor. Kendisi daha birkaç gün önce Gazze’de durumun patlayabileceği noktasında uyarılarda bulunarak “Elektrik sorunu az daha yüzümüze patlayacaktı” demişti.
Yukarıda beyan ettiğimiz görüş ve içtihadı Filistin direnişi çok daha iyi idrak ediyor kuşkusuz. Direniş adamları kafalarını yastığa koyup uyumuyorlar. Onlar işgalcinin attıkları füzelerin havlamasını duydular. Bu havlamanın sonuçlarını büyük bir dikkat ve ehemmiyetle takip ettiler. Filistin güvenlik güçlerinin merkezlerinden hiçbirini boşaltmamalarını isteyen onlardır.
Bir yetkili bana şunları söyledi:
“Saldırılarda Filistinli bir direnişçi Gazze’nin doğu kesiminde işgal güçlerinin karşısında direnişe ait gözetleme noktasında mevziini terk etmedi. Bunun üzerine işgal güçleri onun sağına ve soluna ateş açıp top mermisi attılar.
Yerinden yine kıpırdamadı. Bu kez önüne ve arkasına ateş ettiler, yine ayrılmadı. İşgal güçleri onu vurmaya, gözetleme yaptığı noktayı vurmaya cesaret edemediler. İşgal ordusu komutanları böyle bir saldırının yaratacağı sonuçların İsraillilerin arzu etmediği bir şekilde olacağını çok iyi biliyorlardı.”