Ünlü analist, yazar ve Ray el-Yevm gazetesi editörü Abdulbari Atvan: “Filistin halkının ve Gazze sakinlerinin, bu zaferi kutlamakta ve camilerinde tekbir söyleyemekte haklarıdırlar, çünkü eğer dik durmasalar ve direnmeselerdi, Siyonist rejimin asi Başbakanı Binyamin Netanyahu, ateşkesi asla kabul etmez ve Gazze’yi karadan, denizden ve havadan bombalamaya devam ederdi.”
Atvan: “İsrailliler sadece kaba kuvvet dilini anlıyorlar ve hem Gazze’de hem de Batı Şeria’da direnişin adamları bu dili çok iyi biliyor ve bütün göstergeler bunun adil olduğunu ve diğer tüm dillerin terk edildiğini gösteriyor”
Atvan, Netanyahu’nun Gazze Şeridi’ne yapılan saldırının sarsıcı ve yerleşimcilere ve askeri kuvvetlere birçok can kaybına sebep olan cevaplarsız kalmayacağını anladığını belirterek, yazısına şöyle devam etti: ”O, özel bir ekibi Gazze Şeridi’nin komutanlarını kaçırmak ya da suikast için gönderdi ancak öyle bir duruma düştüler ki bundan nasıl kurtulacağını bilmiyolardı ve eğer şiddetli bombardıman olmasaydı ve helikopterler bu terörist grubu kurtarmak için şehre girmeseydi, hepsi öldürülecekti.”
Ray el-Yevm gazetesi editörü; ”Gazze savaşı bu kez kısa sürdü, çünkü Netanyahu ve İsrail güvenlik kabini ciddi maddi ve insani kayıplara maruz kalacaklarını ve gelecekte yapılacak parlamento seçimlerinde mağlup olacaklarını biliyorlardı ve zelil Arap dostları da zarar görecekti. Sonuç olarak, Mısır kalkanını hasarı azaltmak için kullanıldı, ancak bu durum uzun sürmeyecek.”
Aldulbari Atvan yazısına şöyle devam ediyor:
”Direniş yiğitleri tarafından tanımlanan yeni denklem savaşta yeni bir kavram yarattı ve Gazze çevresindeki Siyonist yerleşimlerde kesin ve güçlü füzeleri savunmaktan utanıyorlardı.
Gazze’den günde 400 füze gönderilerek İsraillilere daha önce hiç görülmemiş bir zarara neden oldular, tehlike sirenlerini çaldılar ve sığınak kapıları yüz binlerce korkak Siyoniste açıldı.
Kim zorba ve asi tarafın böyle bir hızla değişeceğini düşünürdü; Bu direniş eksenidir ki bütün boyun eğen eksenleri süpürecektir.
Netanyahu, Gazze Şeridi’nden direnişin ateşlediği roketlerin artık bir oyun olmadığını, Tel Aviv, Nehariya, Esdud, El-Mecdel, Safed ve Siyonistlerin işgal ettiği ve yer değiştirdiği tüm şehirleri tehdit eden bir silah olduğunu bilmelidir.
O bilmelidir ki, bu füzeleri yapan bilgeliğin, su ve elektrik kesintisini, haklarının engellenmesini ve kuşatmayı hak etmiyor.
Direniş bu savaşta da kazandı ve kesin bir zafer olduğuna inanıyorlar. Öyle ki, arkalarında azimli ve ülkesi için can verecek mücahit bir milletin var olmasına güveniyorlar ve biliyorlar ki bu dönemde Arapların arkasında ikisi dışında başka bir şey yok.
El-Aksa televizyonu, binanın bombardımanın ve yıkılmasından birkaç dakika sonra yayına devam ediyor ve bu, her bir olasılık için hazır olduklarının, alternatif ve geleceğe dair kesin bir planlarının olduğunu ve güçlü televizyon ağının oluşmuş olduğu anlamına gelir ki bu da İsraillilerin uykularını kaçırdı.
Bu zafer, sadece Gazze sakinleri için değil bütün Filistin milletine mübarek olsun. Bu önemli bir zaferdi, hızlı sonuçları oldu ve ölümcül kuşatmaya rağmen yeni askeri denklemlerde yeni bir plan oldu.
Siyonist rejim, Gazze Şeridi’ne düzenlenen saldırılarına Pazar akşamı başladı ve bu da Filistin direniş güçleriyle yaygın bir gerilim ve çatışmalara yol açtı.
Yayınlanan haberlere göre, bir grup Siyonist rejim ordu komandoları, sivil bir araçla Han Yunus bölgesine girdiler ve Şehid İzzeddin Kassam Tugayı komutanlarından Nur Berke’ye suikast düzenlediler.
Operasyonun ortaya çıkmasının ardından, direniş güçleri Siyonist birliklerle çatıştı. Bu suçu takiben, Siyonist rejim Ordusu askerlerini desteklemek amacıyla harekete geçti ve siyonist kuvvetlerin geri çekilebilmesi için Han Yunus şehrinin doğusunu bombaladılar. Bu bombardımanın sonucunda, bir grup Filistinli direnişçi şehit oldu ve gerginlikler aynı şekilde devam ediyor.”
Ray el-Yevm sonunda, “Gerginlikler hala devam ediyor ve Siyonist güçler son üç gün içinde Gazze şehir merkezini, hükümet binalarını ve hizmet örgüt binalarını bombaladılar” yazdı.