Tasarıda, “BM Genel Sekreterinden, mevcut durumu inceleyip en kısa zamanda, söz konusu tasarının kabul edilmesinin ardından 60 gün içinde İsrail işgali altındaki Filistin’de sivillerin korunması, güvenliği ve refahı için yapılması gerekenlerin yanı sıra uluslararası koruma mekanizmalarıyla ilgili önerilerinin de bulunduğu yazılı rapor” sunması talep ediliyor.
Silahlı çatışmalarda sivillerin korunmasına yönelik ilgili BM kararlarına atıfta bulunulan tasarıda, işgal altındaki Filistin’de 30 Mart’tan bu yana yaşanan şiddet olaylarında işgalci İsrail güçleri tarafından orantısız güç kullanılarak, özellikle Gazze’de aralarında çocukların, sağlık çalışanlarının ve gazetecilerin de bulunduğu sivillerin öldürülmesiyle ilgili duyulan endişe ifade edildi.
BM kurumlarından iş birliği beklentisi
BMGK’nin ve BM üyesi ülkelerin sivillerin korunmasına yönelik atılacak adımlarda daha etkin olması gerektiğinin dile getirildiği tasarıda, İsrail-Filistin çatışmasının yalnızca uluslararası hukuk ve ilgili BM kararları çerçevesinde güvenilir ve direkt müzakereler gibi barışçıl yollarla çözüme kavuşturulabileceği vurgulandı.
Tasarıda, “BM Genel Sekreteri ile BM Orta Doğu Barış Süreci Özel Koordinatörü’nün mevcut durumun şiddetini azaltmak ve Filistinlilere Yardım İçin İrtibat Komitesinin projeleri dahil, altyapı, insani ve ekonomik ihtiyaçların ele alınması konusunda ilgili ortaklarla iş birliği içinde gösterecekleri çabaların takdirle karşılanması” gerektiği belirtildi.
Filistin tasarısında, 1967’de başlayan İsrail işgalini sonlandırmak ve taraflar arasındaki tüm tartışmalı konulara nihai hallerini verebilmek, güvenilir müzakerelerin başlatılması için gerekli tüm şartların sağlanması, BM kararları kapsamında ve Madrid kararlarıyla uyumlu, güvenilir ve belirgin sınırlara sahip, barış içinde yaşayan demokratik iki ayrı devlet için yeni ve acil çaba gösterilmesi çağrısında bulunuldu.
Her iki tarafta da sivillerin zarar görmesine ilişkin tüm faaliyetlerin esefle karşılandığı tasarıda, acil, sürdürülebilir ve tam anlamıyla uygulanabilir ateşkes çağrısı yapıldı.
“Son oturum gözden geçirilsin” talebi
Tasarıda, “10. Acil Özel Oturumu’nu geçici olarak erteleme ve BM Genel Kurul Başkanı’nı, üye ülkelerin talebiyle bir araya gelinen sonuncu oturumu tekrar gözden geçirmesi için yetkilendirme” kararı alındı.
Tasarıda ayrıca, sivillere yönelik şiddet ve terör olaylarının yanı sıra provokasyon, kışkırtma ve tahribat faaliyetlerinin her türlüsü kınandı.
Barışçıl protesto hakkı, ifade ve örgütlenme özgürlüğüne vurgu yapılan tasarıda, Filistin’de yaşanan olaylara ilişkin uluslararası standartlarla uyumlu, bağımsız bir soruşturmanın önemine işaret edildi.
Gazze’deki insani krizin ciddi boyutlara ulaştığı ve soruna uluslararası hukuk çerçevesinde sürdürülebilir bir çözüm sağlanması gerekliliğinin altı çizilen tasarıda, işgalci güç İsrail’e savaş zamanında sivillerin korunmasına ilişkin 12 Ağustos 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesi’ndeki hukuki görev ve sorumlulukları hatırlatıldı.
Filistin tasarısında, tüm tarafların bölgede istikrarın sağlanması ve sahadaki olumsuzlukların tersine döndürülmesi için gerekli çabalarda bulunmaları ve sükuneti sağlamaları gerektiği belirtildi.
İnsani yardımlar
Gazze dahil işgal altındaki Filistin topraklarında yaşayan Filistinli sivil halkın güvenliği ve korunmasının garanti altına alınması için tüm tedbirlerin gündeme getirilmesi gerektiği ifade edilen tasarıda, İsrail’in, Gazze şeridinden giriş çıkışlar ve bölgeye yapılan insani yardımların transferine yönelik engelleme ve kısıtlama faaliyetlerine acil son vermesi çağrısında bulunuldu.
Söz konusu tasarıda, insani yardım ve sağlık çalışanlarının sivil halka erişiminin kolaylaştırılması ve sağlık çalışanlarına yönelik tüm şiddet ile tehdit uygulamalarının sona erdirilmesi için tüm tarafların iş birliği içinde olması istendi.
Tasarıda, Birleşmiş Milletler Yakındoğu’daki Filistinli Mülteciler için Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) hayati bir role sahip olduğuna işaret edilerek, UNRWA’ya Gazze’deki Filistinli sivillere acil ve engelsiz insani yardımlarda bulunulması için desteğin artırılması çağrısı yapıldı.
Filistin’deki farklı siyasi taraflar arasında uzlaşmanın sağlanması için atılacak adımların teşvik edildiği tasarıda, Gazze ve Batı Şeria’nın meşru Filistin hükümeti altında birleşmesi ve bu yönetimin etkin biçimde çalışmasının tesisi için somut adımlar atılması gerektiği vurgulandı.
ABD’den Hamas’ın kınanmasını isteyen değişiklik talebi
Öte yandan, tasarıya karşı çıkan ve değişiklik yapılması teklifinde bulunan ABD, Hamas’ın kınanmasını istediği bir bölümün tasarıya eklenmesini ve bu değişiklik için oylama talep etti.
ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley, BM Genel Kuruluna gönderdiği mektupta ”Hamas’tan bir kez bile bahsedilmeyen ve her şeyin sorumlusunun İsrail olduğu belirtilen tasarının gerçekleri yansıtmadığı ve dengesiz olduğu gerekçesiyle” tasarıda değişiklik yapılmasını teklif etti.
ABD’nin tasarıya eklenmesini istediği bölümde Hamas’ın Gazze’ye yönelik roket saldırılarının ve sınır boyunca sivillerin hayatını riske atan şiddet olaylarının kınanması ile Hamas’ın tüm şiddet eylemlerine ve provokasyonlara son vermesi talep edildi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü ise İsrail’in Gazze’de 30 Mart’tan bu yana Filistinli göstericilere karşı ‘‘ölümcül güç” kullanmasının ”savaş suçu” olabileceğini belirterek, BM Genel Kuruluna Filistin halkı için koruma talep eden tasarıyı kabul etmesi çağrısı yaptı.
Filistin tasarısı
ABD, Kuveyt tarafından sunulan ve Filistin halkı için koruma talep eden BMGK tasarısını veto etmişti. Tasarıya Kuveyt, Bolivya, Çin, Fildişi Sahili, Ekvator Ginesi, Fransa, Kazakistan, Peru, İsveç ve Rusya destek vermiş, konseyin daimi üyelerinden İngiltere ve geçici üyelerinden Polonya, Hollanda ve Etiyopya ise çekimser kalmıştı.
Filistin halkı için koruma talep eden tasarıyı veto eden ABD, Hamas’ın kınanmasını istediği karşı tasarısını oylamaya sunmuştu. Bu tasarı, gerekli 9 oya ulaşılamadığı için kabul edilmemişti. Tasarıya ABD sadece kendisi destek vermiş, Rusya, Kuveyt ve Bolivya karşı çıkmış, 11 ülke ise çekimser kalmıştı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasının ardından hazırlanan ve Trump’ın bu kararına karşı çıkan ”İsrail’in İşgal Altındaki Doğu Kudüs ve Filistin Topraklarındaki Faaliyetleri” başlıklı karar tasarısı, geçen yıl aralık ayında BM Genel Kuruluna taşınmış ve ABD’nin tehditlerine rağmen 128 ülke tarafından desteklenerek kabul edilmişti.