Anti Siyonist bir Yahudi din adamı, Yahudilik, Hristiyanlık, demokrasi ve İslam hakkındaki değerlendirmesinde çok dikkat çekici tespitler yapmış. Konuşmanın sonuna doğru İsrail ile kıyametin kopması arasında kurduğu ilişki ise ürpertici! İşte konuşmasının tam metni:
***
Hristiyanlık, Marks’ın Komünist Manifestosunu yazdığı yıllarda varlığını yitirmeye başladı. Eğer onu alıp okursanız, Hıristiyanlığın durumunu net bir şekilde formüle ettiğini, ve Hıristiyanlığın yok olacağını yazdığını görürsünüz. Bu gerçekten de böyledir. Çünkü bu, onun nasıl bir yapısı olduğu ile ilgilidir. Hıristiyanlık sosyal devrimlere karşı duramadı. Hıristiyanlığın çöküşü 19. Yüzyılın ortalarında başladı.
Hıristiyanlık, 20. Yüzyılın başlarında ise lider din olma özelliğini neredeyse yitirdi. Hıristiyanlık dini anlamda bir şeyler yapıp insanları bir arada tutabilir ve hareket ettirebilirdi. Hıristiyanlık modern dünyaya çok iyi şekilde uyum sağladı. Onların Hıristiyan Demokrat Partileri var.
İsrail’de de iktidarda bulunan bir dini parti var. Yani bir din olarak ve insanlar için dini bir temel olarak bakıldığında Hıristiyanlık ölmüştür.
İslam ise kurulduğu zamanlarda, çok dayanıklı şekilde, sağlam bir öğreti olarak ve dünyadaki her türlü değişime dayanabilecek şekilde inşa edilmiştir. (Yani) İslam’ın kuruluşu başka bir biçimde olmuştur. İslam’ın yaşayan ve peygamberlik vazifesi almış canlı bir önderi vardı. Bunda hiçbir şüphe yok.
Hıristiyanlık’ta bu konu ile ilgili çelişkiler var. İslam’da her şey gayet basit. Bir peygamber vardı, peygamberlik vazifesi aldı ve kendi dini toplumunu oluşturmaya başladı. Bu temelde yeni bir toplum yeni bir öğreti kurdu. Üstelik bu öğreti gayet sağlam ve dayanıklıydı. Kur’an’ı okursanız bunu görebilirsiniz. Kur’an’ın kendisinde de görüleceği üzere, bu öğreti zor şartlarda ayakta kalabilecek şekilde kurulmuş. Bu gerçekten de böyle oldu; İslam zor şrtlarda ayakta kalmayı becerdi. İslam’ın bir artısı daha var:
İslam’ın bu avantajı doğuda ortaya çıkmasıdır. Avrupa’dan, tüm sosyal ve teknolojik devrimlerden uzakta doğdu; hep uzakta oldu, uzakta gelişti ve yerini gayet ciddi şekilde sağlamlaştırdı.
Şimdi, yani bizim de yaşadığımız bu son zamanlarda azgın ateizm dönemi gelip çattı. Çünkü demokrasi azgın ateizm demektir. Demokrasi öyle basit bir şey değil; çok korkunç bir şeydir. Demokrasi, ateizmin en üst noktaya, mutlak noktaya çıkarılmış halidir. Demokrasinin tüm dünyaya yayılmaya başladığı dönemde, Hıristiyanlık’tan geriye sadece mimari eserler kaldı. Geriye neredeyse hiçbir şey kalmadı.
Yahudilik, Siyonizmin Şapkası Altında Kaldı
Yahudilik ise siyonizmin şapkası altında kaldı. Ondan da geriye neredeyse hiçbir şey kalmadı. Netice olarak şu anda dünyada İslam’dan başka hiçbir din kalmadı. İslam’ın yapısı gereği, Muhammed’in izinden gidenler yani Müslümanlar, devamlı olarak Yaratıcı ile irtibat halindedirler. Eğer bir Hıristiyan haftada bir defa pazar günü kiliseye gidiyorsa bu çok iyi (sayılıyor). Müslüman ise günde beş defa diz çöküyor; günde beş defa! Üstelik namaz vakitleri çok katı şekilde ayarlanmıştır…
İslam işte bu! Günde beş defa beşer dakika da olsa ibadet ediyorlar. Namazları fazla uzun değil. Benim, onların namazlarına ve namazlarında ne okuduklarına bakma fırsatım oldu. Namaz çok uzun değil ama çok ciddi ve derin. İnsan beş dakika diz çöküp gerekenleri okuyarak secde ederken yüce Yaratıcı ile irtibat halinde oluyor. Bu çok önemli büyük bir şey.
İslam, Geleceğin Dini!
Bu sebeple İslam, geleceğin dinidir. Tabii eğer İsrail denen devletin varlığı sebebiyle günümüzde dünya kapanmayacaksa (kıyamet kopmayacaksa). Biz şu anda tam da bu aşamadayız. Yani şimdi hızlı bir şekilde dünyanın kapanması süreci yaşanıyor. Devlet var olma hakkına sahip değil. 1,5 yıl önce mümkün olan ve müsaade edilen tüm süreler tükendi. Dünya kapanmaya başladı. Yaratıcı kapatıyor yani… Ekonomik vs. diğer tüm facialar birbiri üstüne geliyor. Geleceğe dair yapılan tüm teşhisler, bu gidişatı durdurma ve püskürtme amacıyla yapılan her türlü girişim anlamsızdır. Dünya kapanacak.
Eğer kötülüklerin kaynağı olan bu devlet (İsrail) tasfiye edilmezse bu kapanış kaçınılmazdır. Eğer onu tasfiye etmede başarılı olunursa bence bu tasfiyeden yaklaşık 70 yıl kadar sonra dünya nüfusunun çoğu İslam’a inanıyor olacak. Çünkü İslam yeterince güçlü ve doğru bir din. Ayrıca İslam, insanları gitmeleri gereken doğru yere yönlendiriyor.
Dünya Nüfusunun Çoğu Müslüman Olacak!
Elbette ki Müslümanların belli meselelerden kaynaklı Şiilik-Sünnilik çatışması gibi uyumsuzlukları ve problemleri var. Bu anlaşılır bir durum. Ama eğer kötülüğün kaynağı sayılan devlet (İsrail) tasfiye edilebilirse, onların aralarındaki tüm bu problemler sona erecektir. Gerçekten dünya nüfusunun çoğu İslam’a geçecek. Artık bugün bu süreç görünmekte; İslam dolup taşıyor, yayılıyor. Avrupa ülkelerinden birinde (İsviçre), yeni camilerin yapılması yasaklandı. Çünkü yayılma devam ediyor. Dünyanın geleceği İslam’dadır.