ABD De İSRAİL De Gidici: Boşuna Yalakalık Yapmayın!

Dünya normalden daha hızlı dönüyor…

Pervasız iki kişi var. Biri bölgeyi savaşa sürüklerken, diğeri kulağından tuttuğu dünyayı cehenneme sürüklemektedir.

Bunlar Netanyahu ve Trump’tır. İkisine de büyük bir kibir bulaşmış. Bunlar “mantığın gücü” değil, “gücün mantığı” ilkesine uymaktadırlar. Dünya ise, hayretler içerisinde. Bazıları bunların politikalarına karşı çıkarken, bir kısmı ise ‘susarsan selamette kalırsın’ mantığıyla susmayı tercih ediyor. Bunlar sanki porselen bir evde ve eve giren iki çılgın ve serseri boğa ise her tarafı kırıp dökmektedir.

Bölgeyi avucuna almak isteyen Netanyahu, Tevrat’ın işaret ettiği İsrail’in eski ‘İsrail Kralı’ gömleğini giymek ve sonları yok olmak olan eski İsrail kralları gibi olmak istiyor. Kendi krallığını önceki krallıkların devam ettiği süreden daha fazla sürdürmek istediğini söyleyen bizzat kendisidir. Hâlbuki kendi krallığı da önceki krallıklar gibi yok olmaya mahkûmdur.

İsrail’in son bulacağı konusu Siyonistlerin vicdanlarında yer etmiş ve içlerini kemiren bir husustur. Bu düşünce, işgalci varlık kurulmadan önce de vardı.

İlk Siyonistlerden bazıları projelerinin imkânsız olduğunu, Siyonistlerin rüyasının çok geçmeden kâbusa dönüşeceğini anlamış ve bunu ifade etmekten de kaçınmamışlardır.

İsrailli şair Haim Guri “Her İsrailli, kendisini boğazlayacak bıçağı karnında taşıyarak doğar. Bu topraklar asla doymaz. Zira sürekli mezar ve mezarlara konulacak tabutları ister” derken bu endişesini dile getirmektedir.

“İsrail’in sonu” konusunu İsrail’de kimse tartışmaya açmak istemiyor. Bunun için sürekli başını krizlere sokuyor. Mesela bunu Uluslararası Adalet Mahkemesi’nin işgalci İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarında inşa ettiği ırkçı ayrım duvarının yasadışı olduğuna karar verdiğinde gördük. O günlerde bunun sonun başlangıcı olduğunu söylemeye başladılar.

Temmuz Savaşında yenilgiye uğrayan İsrail’de bu kâbus daha fazla kendini göstermeye başladı.

Bu bağlamda Yediot Ahranoot gazetesi 27 Ocak 2002 tarihinde ‘Onlar kara güne hazırlık için dışarıda daireler alıyorlar’ başlıklı bir makale yayınladı. Bununla o tarihlerde binlerce İsraillinin İsrail’in sonu olan ‘Kara Gün’e hazırlık için İsrail’den çıktıklarını ima ediyordu.

İşgal rejimi parlamentosu Knesset’in eski başkanlarından Avraham Burg ise yayınladığı makalesinde “Siyonist projenin son bulma günü kapısına dayanmış durumda. Bizim yaşadığımız bu neslin son Siyonist nesil olması bir gerçektir” dedikten sonra İsrail’in Siyonizm’den uzak olduğunu, bunun yok olma tohumlarını içinde taşıdığını belirtiyordu.

Burg makalesinde ayrıca, Siyonist hareketin kurucusu Theodor Herzl’in “Bu hareket (Yahudi) evin (in) kurulması için bir iskeleydi. Devletin kurulmasından sonra bunun fesh edilmesi gerekir” sözünü delil getirerek, Siyonist hareketin fesh edilmesi çağrısında bulundu.

Burg yazısında, İsrail’in kendini Yahudi devleti olarak tanımlamasının onun yok oluşunun anahtarı olduğunu, ‘Yahudi Devleti’ tanımlamasının patlayıcı bir dinamit olduğunu ifade ediyordu.

Diğer taraftan Amerika’ya baktığımızda hükümetin kapalı olması nedeniyle ülkedeki idari kurumların tam manasıyla felç olmuş durumda olduğunu görüyoruz. Bunun karşısında ABD Başkanı Donald Trump muhalifleri olan Demokratlara bazı tavizler vererek girdiği çıkmazdan kurtulmaya çalışıyor. Ancak tartışma konusu olan Meksika sınırına örülecek duvarın finansmanıyla ilgili tavır ve düşüncesinden geri adım atmıyor.

Amerika başkanlarından İsrail’e en fazla yardım etmek ve Kudüs’ü onun başkenti yapmakla övünen Trump, duvarın finansmanına karşılık Amerika’ya yasal olmayan yollarla ulaşan çocuklara geçici koruma vermeyi ve yine sınır dışı edilmekle karşı karşıya kalan diğer grupları kabul etmeyi önerdi.

Ancak Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi öneriyi reddederek, bu tavizin daha önce reddedilen bir dizi girişimden başka bir şey olmadığını söyledi.

Tarihsel mantıktan hareketle Trump ve Netanyahu’nun kabarcıklardan ibaret olduklarını söylemek mümkündür. Her ikisi de ahlaki ve siyasi skandallar kozasında yaşıyor.

Trump ve Netanyahu karşısında titreyenler ve adeta köle gibi boyun eğenlere gelince, onlara ilişkileri normalleştirmede acele etmemelerini ve biraz beklemelerini öneriyoruz.

Malezya’nın Mahathir’i ve Venezuela’nın Maduro’sundan öğrenin…

Zira onlar (Trump ve onu takip edenler) yok olacak, İsrail de yok olacak.

Reşad Ebu Davud / Filistin