Dr. Refet Hamdune’nin yazısı şöyle:
Hamas liderlerinden Yahya Es-Sinvar ile 1990 yılında zindanda tanıştım. Tanıştığımız yer Filistin ulusal esir hareketinin gördüğü en ağır koşullara sahip yerin altında bir hücre… Er-Ramle zindanı dehlizlerinde bulunan Nitzan bölümü…
Burada iki yıl birlikte geçirdik. Çok zor ve ağır koşullarda yaşamak durumunda kaldık. Tabi burada sadece biz yoktuk. Bizimle birlikte Hamas liderlerinden şehid Salah Şahade, şehid Şeyh İsmail Ebu Şenneb’in yanında 1987 intifadasında düşmana karşı ciddi eylemler yapan ve eylemlerde birçok Siyonistin ölümüne veya yaralanmasına sebep olan birçok direniş lideri de vardı.
Tecrit kısmında olduğumuz iki yıl içinde Hamas lideri ve komutanı Sinvar’a yakın duruyor ve sürekli görüşüyordum. İki yıllık tecritten sonra da 2005 yılında özgürlüğe kavuşuncaya kadar değişik cezaevlerinde de birlikte kaldık. Bu süre içinde onun sorumluluğa inandığını, irade silahıyla kuşanmayı savunduğunu gördüm. Şiarı devamlı Kur’an’dan okuduğu ayetlerdi. Onun sürekli okuduğu ve kendisinden ezberlediğim ayetlerden biri de şuydu:
“Şimdi onlara dön. Yemin ederim ki, karşı koyamayacakları kadar güçlü bir ordu ile üzerlerine yürürüz. Ve onurları çiğneyerek burunlarını yere sürte sürte onları yurtlarından çıkarırız.”
O, baş koyduğu yolda korku ve endişe nedir bilmezdi. Son derece güçlü silah ve mühimmatla donanımlı Siyonist işgal askerleriyle cezaevi özel güvenlik güçlerine, sahip olduğumuz basit imkânlarla karşı koyardık. Bir defasında bizi tek tek, darp ede ede dışarı çıkarıp dipçik ve sopalarla vuruyorlardı. Vahşi saldırıları sonucu çoğumuzun kemikleri kırılmıştı. Bir defasında da yaptıkları saldırılara karşılık vermek için gardiyan ve askerleri belirleyip unutamayacakları bir ders verdik onlara.
Yaşadığım tecrübeye göre Sinvar Hamas içindeki şahin lider ve komutanlardan biridir. Sürekli hazırlık ve faaliyet içerisindedir. Zindanların içinde ve dışında düşmanla karşılaşmaktan, onunla çatışmaktan korkmuyor. Çünkü kendisi savaşı bir realite, tarihi ve dini bir gerçeklik olarak görüyor.
Yine gördüğüm kadarıyla komutan Sinvar, Siyonist işgal rejimi zindanlarında bulunan diğer İslami çevrelerin yanında ulusal çevrelerle de iyi ve güçlü bir ilişkiye sahiptir. Kapasitesi ne olursa olsun hiçbir zaman hiçbir hareket veya grubu küçük ve değersiz görmemiştir. Zindanda ve zindan dışında onun başka şahıslarla veya hareket mensuplarıyla hizbi nedenlerle cedelleştiğine şahit olmadık. O nedenle ben onun ulusal birliği ve Filistin uzlaşısını önceleyeceğine ve başkalarını da çok iyi anlayacağına inanıyorum.
Aynı şekilde o iyi bir okuyucu ve yazardır. İsrail’deki İbranice eğitim veren açık üniversiteye kayıt yaptırıp okuduğu bölümlerde siyasi ve güvenlik konularına kendini vermişti. Bunun yanında dünya özgürlük hareketlerinin tecrübelerini anlamaya çalışır ve tarihi derin derin okurdu.
Özgürlüğe kavuştuktan sonra onun zaman zaman ortalarda görünmesi, güvenlik ve gizlilik esasına dikkat etmediği anlamına gelmiyor. Kendisi geniş bir ufuk ve siyasi yelpazeye sahiptir. Filistin davasını sadece ulusal açıdan değerlendirmiyor.
Özgürlük meselesinde ve İsrail ile savaşta bu meselenin Arap ve İslami derinliğinin de olduğunu düşünüyor. Eski koalisyonları canlandıracak olan Sinvar, Hamas’ı İslami ve Filistin esası üzerine yeni birliktelikler için zorlayacak ve yeni ilişkiler geliştirecektir.
Kanaatimce Sinvar’ın Gazze’de Hamas’ın başına geçmesi Filistin davasına hizmet edecektir. Çünkü işgal rejiminin onunla ve onun seçilmesiyle bu derece ilgilenmesi onun düşmandaki korkusunu yansıtmaktadır. Aynı şeyi biz işgal rejiminde, işgal rejiminin şahinleri öne çıkarmasında, kurulan koalisyonlarda özellikle şahinlerin üzerinde durduğunda görüyoruz. İşgal hükümetleri caydırıcı olsun diye daha önce Şaron gibileri Başbakan ve şimdi de Lieberman’ı Savaş Bakanı, Bennett’i Eğitim Bakanı yapmadı mı?
Siyonist işgal rejimi Gazze’ye savaş açarsa bunun nedeni Sinvar’ın hareketin başına geçmesi olmayacaktır. Çünkü işgal rejimi savaş için gerekçeye ihtiyaç duymaz. İşgal rejimi herkes gibi Hamas’ın kurumsal bir hareket olduğunu, kararlarını icma ile aldığını, tarihi liderleri olduğu halde seçilen Sinvar’ın hareketi baş aşağı etmeyeceğini çok iyi biliyor.
Sinvar özgürlüğe kavuştuktan sonraki beş yıllık süre içinde hareketin siyasi birim üyeliğini yapmış ve birçok kararına katkıda bulunmuştur. Bölgesel ve küresel ölçekte değişen denge ve değişimlerin gölgesinde hareket yeni liderlerle şimdiye kadar devam ettirdiği siyasetini korumak kaydıyla bazı konularda doğal olarak tedricen gelişim de gösterecektir. Değişen şartlar altında hareketin kimi noktalarda şartlara uygun tavır göstermesi ise gayet doğaldır.
Burada Hamas’ın çıkarına da bir durum var. Bunu bir başka harekette göremezsiniz. O da şudur. Hamas tarihi liderleri hareketten uzaklaştırmadan yüksek eğitim görmüş, geçmişleri temiz, tarihi ve zindan tecrübesine sahip taze (genç) kanları pompaladı. Bu şekildeki bir düzenleme düşmanı olası savaşlara girmekten alıkoyacak, bu şahsiyetlerin başında olduğu bir harekete karşı savaş açmanın kendisi için seyahat ve piknik olmayacağını anlayacaktır.