Siyonist rejim Başbakanı Binyamin Netanyahu siyasi kariyerinin zor ve hassas günlerine adım basmaktadır. Bu kritik ve hassas durum, Bin Selman, Bin Zayed, Bolton ve Binyamin Netanyahu’dan oluşan B Takımının konumunun sarsılması ve Amerika Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’un görevinden alınmasından kaynaklanmaktadır.
Öte yandan, Siyonist Rejim İsrail parlamento seçimlerine yaklaşık iki hafta kala Netanyahu da Bolton ile aynı kaderi paylaşmaktan, Siyonistler tarafından görevden uzaklaştırılmaktan derin endişe duymaktadır.
Siyonist İsrail parlamento seçimleri son 6 ayda ikinci kez 17 Eylül tarihinde düzenlenecektir. Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi geçen Nisan seçimlerinde 36 sandalyeyi kazanarak bir sandalye fark ile seçimlerde galip gelse de Netanyahu 42 günlük yasal süre içerisinde yeni kabineyi oluşturamadı. Böylece yeni seçimlere giden kapı da açılmış oldu. Netanyahu şimdi de yeni seçimlerde galip gelmek için Donald Trump himayesindeki yeni işgalcilik serüvenlerini başlatmayı vadetmektedir.
Siyonist Rejim elebaşısı Binyamin Netanyahu Salı günü seçim kampanyası çerçevesinde yaptığı konuşmada seçimleri kazanması halinde hemen Ürdün Deresini ve Ölü Denizi’ni Siyonist Rejim topraklarına ekleyeceğini söyledi.
Netanyahu, Trump’ın 17 Eylül seçimlerinden bir gün sonra Yüzyılın Anlaşmasını tanıtacağını belirterek Siyonist Rejimin Batı Şeria’da Siyonist yerleşim yerlerini yaymak için tarihi bir fırsat yarandığını da sözlerine ekledi.
Aslında Netanyahu geri kalan Filistin topraklarının işgali vaatleri ile Siyonist yerleşimcilerin oylarını da kazanmak istiyor. Ancak kuşkusuz yerleşimciler ve Siyonistler de artık Yüzyılın Anlaşması ve Netanyahu’nun işgalciliği ile bile Filistin topraklarının ele geçirilemeyeceğini ve Filistin halkının var güçleri ile topraklarını savunacağını biliyorlar. Bu savunmanın açık ve net bir örneği de şimdiye kadar 330 şehit ve 30 bin yaralı geride bırakan Geri Dönüş hakkı yürüyüşleridir. Bu kadar şehit ve yaralıya rağmen Filistin halkı Siyonist İsrail karşısında teslim olmamış ve paniğe kapılmamıştır.
İşgalci Siyonistler de artık Filistin direniş grupları ve halkının İsrail cinayetlerine sağlam iradeli ve azimli bir karşılık vereceğinden haberdardırlar. Onlar Filistin halkının, Netanyahu gibi füzelerin korkusundan sığınaklara gizlenmeyeceklerini biliyorlar.
Netanyahu Salı günü Filistin Direniş Gruplarının füze saldırıları neticesinde çalan siren sesleri sonucu konuşma mekanını terk edip sığınağa kaçtığı bir sırada Batı Şeria’nın bazı bölümlerini işgal altındaki topraklara ekleyeceklerini iddia etmişti. Ancak Netanyahu’nun bu kaçışı işgal topraklarında yaşayan Siyonistlere da başbakanlarının savaşı halk için istediğini ispatlamış oldu.
Netanyahu’nun sığınağa kaçması olayı ise Siyonist kamuoyu arasında olumsuz bir şekilde karşılandı.
Yeni Sağcılar Partisi Başkanı Neftali Benett bu hususta şöyle bir açıklamada bulundu:” Gazze’den yapılan atışlar yüzünden Netanyahu’nun konuşma töreninden kaçması milli bir yüz karasıdır.”
Bu kaçışın, ayrıca Hizbullah’ın 1 Eylül füzeli saldırısı ve de en önemlisi Filistin Direniş gruplarının Siyonist İsrail cinayetlerine karşılık vermesi hususundaki kararlılığının, Netanyahu’yu Beyaz Saray’dan atılan John Bolton’un kaderine bir adım daha yaklaştırdığını söylemek mümkün.