Şeyh Raid Salah verdiği röportajda, cezaevinde tutulduğu ortamı anlatarak “Ramon Cezaevine koydular. Burada bulunduğum süre içinde tecrit hücresindeydim. Burası zindan içinde zindan idi” dedi.
Tecrit hücresi ve yaşanan sıkıntılar
Tecrit odasında esirin kendisini daha ağır şartlarda ve kötü bir yerde hissettiğine, hayattan ve dünyadan kopuk yaşadığına, esirlerle bile ancak uzaktan seslenme ve geceleyin de küçük pencereler aracılığıyla görüşüldüğüne dikkat çeken Şeyh Raid Salah “bütün bunlarla birlikte aramalar esnasında esirlere baskı uyguluyorlar. Odadan havalandırma alanına çıkarken veya ziyaret için gelen aile fertleriyle görüşmeye çıkarken hep baskı ve sindirmeye maruz kalıyorlar” ifadesini kullandı.
Zindanda zamanı değerlendirme
Cezaevindeki şartları, burada zamanın nasıl geçtiğiyle ilgili yaşadıklarını paylaşan Şeyh Raid Salah “Genel olarak esirler 24 saat kuşatma altında yaşıyorlar. O nedenle büyük bir sıkıntı içinde günlerini geçiriyorlar. Allah’ın izin ve ikramıyla ben vaktimi ibadet, namaz, oruç, Kur’an okuma, zikir, kitap okuma, telif, şiir yazmaya ayırdım. Vakti programa bağladığım için zamanın oldukça kısa olduğunu gördüm. Zamanın darlığını hissediyordum. Bu durum, hayatını düzenlemek isteyen esir için önemli bir husustur” dedi.
Sözlerini şöyle sürdürdü:
“İçerde bulunduğum sürede Allah bana esirleri özellikle de tecrit odalarındaki esirleri tanıma; birebir yaşadıkları sıkıntıları, uzun yıllar kaldıkları bu mekânlarda gösterdikleri sabrı, çektikleri şartları tanıma fırsatını verdi.”
Sorgu ve suçlamalar
Zindanda iken karşılaştığı sorgu seanslarıyla ilgili bilgi veren Şeyh Salah, zindanda geçirdiği ilk beş ayın gayet sakin geçtiğini, serbest bırakılacağı gün yaklaştıkça sorgulamaların başladığını, ilk sorgusunun Lahav-433 olarak bilinen polis birimi tarafından yapıldığını ifade etti.
Kendisini yasaklanmış bir örgüte mensup olmak ve insanları tahrik etmekle suçladıklarını belirten Şeyh Salah, bu konularla ilgili yüzlerce makale ve görüntü getirip gösterdiklerini söyledi.
Şeyh Salah sorguda geçen diyaloglara değinerek şunları paylaştı:
“Onlar bu makale ve konuşmaların tahrik içerdiğini iddia ediyorlardı. Ben ise onlara şöyle diyordum: Sizin sorgulamalarınız batıldır. Bana yaptığınız baskıların nedeni, siyasi, dini ve ırkçılıktır. Sizin beni değil, Kur’an’ı ve Sünnet’i, İslam’ın sabitelerini, Filistin’i yargıladığınızı düşünüyorum. Beni yargıladığınız mahkemelerin gerçek amacı budur.”
İlk başta sorgunun Lahav-433 birimiyle sınırlı kalacağını düşündüğünü söyleyen Şeyh Salah, ancak daha sonra serbest bırakılmadan işgal rejimi istihbarat birimi tarafından uzunca bir sorguya tabi tutulduğunu ifade etti.
Bununla ilgili ayrıntılı bilgi veren Şeyh Salah şunları söyledi:
“Bir gün sabah erken saatlerde beni Ramon Cezaevinden alıp Batı Yaka’nın kuzeyinde yer alan Cenin şehrine yakın Salim Askeri Merkezine götürdüler. Burada işgal istihbaratından subaylar sorguladı. Bana birçok meseleyi sordular. Kudüs ve Mescidi Aksa bunların başında geliyordu. Beni zanlarınca pazarlığa sokmak istiyorlardı. Onlara tek kelimeyle şöyle dedim: Mescidi Aksa görüşme ve pazarlıkların ötesindedir. Onunla ilgili hiçbir alanda pazarlık yapacak konumda değilim. Size şunu altını çizerek söylüyorum. Burası sadece Müslümanlarındır. Kıyamete kadar bu böyle devam edecektir.”
Tehditler ve pazarlıkların reddedilmesi
Cezaevinden çıktıktan sonra işgal güçleri tarafından tehdit edildiği yönündeki haberlerin sorulması üzerine Şeyh Salah “Doğrudur. Zaten bekliyordum. Bundan asla korkmuyorum” dedi.
Şeyh Raid Salah, sorgucuların kendisini serbest bırakılırken hiçbir faaliyette bulunmaması yönünde uyardıklarını, birinin ise kendisine “Cezaevinden çıktıktan sonra hangi isim altında olursa olsun yapacağın çalışmaların, toplantıların ve konuşmaların yasak olduğunu bilmen gerekir. Bu durumda biz gereken kanuni icraatları başlatırız” dediğini, kendisinin ise onlara “Ben toplumuma hizmet etmek için cezaevinden çıkmak istiyorum” dediğini, Siyonist subayın “O zaman önünde tek bir yol var. O da (İsrail parlamentosu) Knesset’e girmektir” çıkışına karşı, kendisinin “Hayatta olduğum müddetçe hiçbir zaman Knesset’e girmeyeceğim. Böyle düşünüyorum” dediğini ifade etti.
Cezaevinden çıktıktan sonra Siyonist güvenlik çevrelerinden tehdit mesajları aldıklarını belirten Şeyh Raid Salah, kendisi gibi başka kişilerin de işgal rejiminin kontrolü ve takibi altında olduklarını söyledi.
Şeyh Raid Salah son olarak,
“Bütün bunlara rağmen biz Allah Subhanehu ve Teâlâ’ya tevekkül etmişiz” dedi.