MEŞAL: HAMAS’ın İsrail İle Savaşı, İRAN’ın Siyonistlerle Savaşıdır

Halid Meşal: Bana İranlı dostlar ile sohbet etme fırsatı verdiğiniz için mutluyum. Bildiğiniz gibi biz yaklaşık elli gündür Siyonist ordunun saldırılarına maruz kalıyoruz. Filistin direnişi kendi halkını savunurken düşmanı gafil avladı. Direniş, görkemli bir duruş sergileyerek düşmanın hesaplarını alt üst etti.

Direnişin bu başarılarından sonra biz Siyonistlerin ateşkes ile ilgili sözlü manevralarına şahit olduk. Bu konu önce Tel Aviv’in işbirlikçileri tarafından sunuldu; bu zaman içinde, Kahire’de ateşkes için bir anlaşmaya ulaşmak yolunda dolaylı görüşmeler yapıldı ama şimdiye kadar bu çalışmalar başarılı olamadı. Çünkü Siyonist düşman Filistin halk direnişinin meşru haklarına tam cevap vermek istemiyor.

Bizim isteklerimiz saldırıların durdurulması, Gazze kuşatmasının kaldırılması, İsrail zindanlarındaki esirlerin özgürlüğü idi. Siyonistlerden açık bir cevap alamadığımız için Siyonistlerin ikiyüzlü ateşkesine destek vermek için de bir sebep göremiyoruz.

Bu savaşın zorlu bir savaş olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Şu ana kadar Gazze’de iki binden fazla kişi şehid oldu. Bu şehitlerin dörtte biri çocuk ve yine dörtte biri kadın ve ihtiyardır. Ayrıca on binden fazla kişi de yaralandı.

Direnişin İmanı İsrail’i Durdurdu

Siyonist rejim bu savaşta onlarca mescit, hastane, okul -özellikle BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı okulları- ve on binlerce oturulan evi viran etti. Bu, onların soykırım dedikleri ölçekte bir yıkımdır. Bu, Tel Aviv işbirlikçilerinin işlediği bir savaş suçudur. Onlar savaş meydanındaki yenilgilerinin intikamını savaş dışı yöntemlerle almak istiyorlar. Bildiğiniz gibi direnişin imanı Siyonist orduyu durdurmuştur. Ama onlar ölçüsüzce sivilleri öldürmeye kalkışmışlardır.

Yine de bu savaşta biz muzaffer olacağız. Çünkü bu savaşta biz hakkın yanındayız.

Muhabir: Sayın Halid Meşal, Gazze savaşının bu aşamasında hem askeri taktik ve hem halkın direnişi farklı yönde seyretmektedir; bunun sebebi sizce nedir?

Halid Meşal: Şüphesiz bu savaş önceki savaşlardan daha uzun sürmekte. Kassam Tugayları, Kudüs Seriyyeleri ve bütün Filistin askeri hareketleri bu savaşta dikkat çekici bir şekilde ilerleme kaydetmişler ve birbirleriyle işbirliği yapmışlardır.

Göğüs Göğüse Çatışmalarda Başarı

Bütün bu gruplar bu savaşta yeni savaş teçhizatları yapımında,  füze fırlatışında, Siyonist hedefleri tespit etmede muhtelif askeri uygulamalara başvurmuşlardır. Hatta direniş güçleri Gazze’ye giren Siyonist askerler ile göğüs göğse çatışmalarda özgün başarılar gösterdiler.

Direniş Nahal Oz gibi bölgelerde özel operasyonlar yaptı. Bu askeri kazanımlar gelecekte ders olarak okutulacak. Filistin Direnişi, var olan ihtilaflara rağmen düşmanın imkânları karşısında kendi imkânlarını hayret verici askeri uygulamalara dönüştürmüştür. Bu önemli kazanımlar direnişin askeri düşüncesine ve yüksek taktik gücüne işaret etmektedir.

İmanla – İradeyle – Fikirle Yürütülen Bir Savaş

Bu savaş Siyonist rejimin donanımlı ordusu karşısında imanla, iradeyle ve fikirle verilen bir savaşa dönüştü. Elbette bizim daha önceki savaşlarla karşılaştırdığımızda Siyonistler karşısında önemli ilerlemeler elde ettiğimizi de vurgulamalıyım.

Yüz Yıldır Direnen Bir Halk

Direniş esnasında halkın desteği sürekli bizimle beraber olmuştur. Yüz yıldır direnen bir halk… Her zaman evlatlarını direnişin hizmetine vermiş ve sabretmiştir. Bu savaşta bu destek ve sabır daha yüksek olmuştur. Onların bu desteği direnişe yansıyor.

Filistin halkı her zaman Siyonistler karşısındaki direnişe inandı, azimle Siyonist kurşunlar ve füzeler karşısında dik durdu, Siyonist rejimin cinayetlerinden kurtulmanın tek yolu olarak Direnişi seçti. Bu tutum Allah’ın izni ile er ya da geç Direnişin ve halkın muzaffer olacağının açık bir işaretidir. Siyonist rejimin topraklarımızı terk edeceği günler yakındır.

Muhabir: Siyonist rejim işgal topraklarını, özellikle Tel Aviv’i “Demir Kubbe” sistemi ile sağlamlaştırdığını ilan etmesine rağmen siz insansız hava araçları ve füzeleri Siyonistler üzerlerine gönderdiniz ve onların huzurunu kaçırdınız. Bu, savaşın gidişatında nasıl bir etki yaptı?

Halid Meşal: Bizler Müslümanlar olarak Allah’ın emrine; ki buyuruyor, ” وَأَعِدُّواْ لَهُم مَّا اسْتَطَعْتُم مِّن قُوَّةٍ(gücünüz yettiğince hazırlık yapın…)“ iman ediyoruz. Allah bizden illa düşman ölçüsünde güç sahibi olmamızı istemiyor. Çünkü hem direniş hem de diğer milletler düşmanları kadar savaş imkânlarına sahip olmayabilirler. Bu yüzden Allah gücümüz ölçüsünde hazırlanmamızı istiyor, eğer bir de gereğini yaparsak sahip olduklarımızı bereketlendireceğini bize haber veriyor. Direnişin su an yaşadığı da budur.

Bu kural sadece Filistin halkı için değil bütün insanlar için geçerlidir. Ne zaman ki bir grup işgalci güçler için gerekli hazırlıkları gücü ölçüsünde yapar ve kendi tecrübesinden ve zekâsından da yeterli ölçüde faydalanır ve yeterli mücadele iradesi gösterirse şüphesiz zafer onların olacaktır.

Muhabir: Siz bir süre önce Mahmut Abbas ile Doha’da görüşmeler yaptınız. Hangi konular bu görüşmelerde gündeme geldi? Mahmut Abbas’ın İsrail ile barış görüşmelerindeki tavrı nedir?

Siyonist İsrail İle Görüşmeler Faydasız

Halid Meşal: Biz Siyonist rejim ile yapılan müzakerelerin faydasız olduğuna inanıyoruz. Çünkü bu görüşmeler eşit güç ve kuvvetlerin görüşmesi değil. Biz düşmanımızı Madrid Barış Anlaşması’ndan bu yana takip ediyor ve deniyoruz. Geçen 23 yıl bize hiç bir şey kazandırmadı. Siyonist düşman direniş baskısı görmedikçe bize bir hak vermeye hazır değil. Bu rejim, Güney Lübnan’dan direnişin baskısını görmeden çekilmedi. Gazze’den de geri çekilmesi direnişin baskısı ile olacak. Direniş desteksiz görüşmeler neticesiz kalacaktır.

Sayın Abbas ile bunları görüştük ve basına da pozisyonumuzu böyle ilan ettik. Abbas ile görüşmelerin esası Filistin’de ulusal barışın sağlanması, ihtilafların bitirilmesi olmuştur. Biz ulusal uzlaşmanın sağlanmasını istiyoruz. Ulusal uzlaşı geçmişte sağlandı, ihtilaflar son buldu ve ulusal uzlaşı hükümeti oluşturuldu. Bir kez daha düşman işe koyuldu ve bütün kazanımları berheva etti.

Önce Batı Şeria üzerine baskı yapıyor sonra Gazze’ye savaş ilan ediyor. Bizim düşmanımızın gerçek mahiyeti budur. Sürekli Filistin halkına ve topraklarına saldırı ile meşgüldür. Bizim diğer Filistinli siyasi guruplarla halledilmesi gereken bazı sorunlarımız var. Bu sorunlar halledilince bir vahdete ulaşabileceğiz. Ayrıca bir diğer meselemiz bir savaş stratejisi oluşturup bir arada mücadele edebilmektir. Ortak siyasi kararlar alıp Filistin halkının menfaatlerini koruyabilmektir.

Muhabir: Sizin konuşmalarınızdan hareketle Hamas’ın önceliğinin müzakere değil mücadele olduğunu söyle bilir miyiz?

Siyonistler Sadece Direnişe Teslim Olur

Halid Meşal: Evet, söylenebilir. Direniş, düşman karşısındaki stratejimizdir. Biz düşmanı zayıf bir halde müzakere masasında görmek istiyoruz. Bu gerçekleşirse müzakere masasında olmamızın bir anlamı olabilir. Kur’an’ın önerisi, peygamberin uygulaması budur. Siz önceden düşmanla mücadele için bir yere kadar hazırlıklarınızı yapmalısınız gücünüz nispetinde ki baskılar karşısında hemen teslim olmayasınız. Ancak ondan sonra müzakereden bahsedilebilir. Böyle değilse müzakerenin hiç bir değeri olmaz. Ayrıca bir ön mücadele olmadan müzakerelerin nasıl etkisiz olduğunu geçmişte test ettiler. Siyonistler yalnızca direnisin baskısı ve darbeleri karşısında teslime hazırdırlar.

Muhabir: Filistin Direnişi’nin Hizbullah ile nasıl bir ilişkisi var?

Hizbullah İle İlişkilerimiz Hiç Değişmedi

Halid Meşal: Uzun yıllardan beri Hizbullah ile ilişki içinde olduğumuz biliniyor, aynı ilişki sürmektedir. Hizbullah seksenli yıllardan beri işgal rejimi ile savaş halindedir. 2006 yılında bu rejim ile savaşa girdi. Biz de 2000, 2008, 2009, 2012 yıllarında Siyonistlere karşı direndik. Her birimiz kendi cephesinde Siyonistlere karşı direniş sergiliyoruz. Daha önce söylediğimiz ve vurguladığımız gibi, Allah’ın yardımıyla, bu çabalar birlik beraberlik içinde olursa fetih yakın ve zafer İslami cephenin olacaktır.

Muhabir: Acaba bu alanda bazı adımlar atılıyor mu?

Halid Meşal: Benim ve bu hareketin (Hamas’ın) inancı şudur ki bütün Müslümanlar ve Araplar Siyonist rejimle mücadelede işbirliği yapmalıdırlar. Hepimizi tehdit eden Siyonist rejimle gerçek savaş hepimizin katıldığı savaş olacaktır.

Muhabir: Gazze halkının en büyük sıkıntısı kara, deniz, kara ulaşımının kapalı olmasıdır. Mısır Yönetimi’nin, Refah Sınır Kapısı’nı açma yönünde esaslı bir girişimi var mı?

Mısırlı Kardeşlerimizden İstiyoruz

Halid Meşal: Aziz kardeşim, Gazze ve işgal rejimi arasında birkaç geçiş kapısı var. Biz bu kapıların açılmasını istiyoruz. Gazze ve Mısır arasında bir tane geçiş kapısı var o da Refah sınır kapısıdır. Bu Mısır ve Filistin arasında bir meseledir. Mısırlı kardeşlerimizden bu kapıyı açmalarını istiyoruz. Müslümanlar ve Mısır bu konuda sorumludurlar. Filistin halkının dünyaya açılan kapısı olan Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına şiddetle ihtiyacı vardır. Bunun yakında gerçekleşeceğini ümit ediyoruz.

Muhabir: Niçin Mısır Yönetimi bunu yapmayı erteliyor?

Halid Meşal: Bu konuya medyada temas etmek istemiyorum. Ama Mısırlı makamlarla bu konuda görüşmeler yapılmış ve Filistinli guruplar bu konunun hallolacağına inanmaktadırlar.

Muhabir: Diğer Arap ülkeleri de Gazze kuşatmasının kaldırılması için ciddi giriş içindeler mi?

Allah’a ve Tarihe Havale Ediyoruz

Halid Meşal: Bazı Arap ülkeleri yardım göndererek, Filistin halkının taleplerini savunarak, muhasaranın kaldırılmasını, geçiş kapılarının açılmasını isteyerek Filistin halkına destek oluyorlar; güzel pozisyon almalar da Arap ve İslami ülkeler arasında gerçekleşti ama ilgisizlik ve tutarsızlıklar da yok değil. Allah’a şükür ki, çoğunluk Arap ve İslam Ümmeti Siyonist düşmanla mücadelede Filistin halkının yanındadırlar. Biz bütün bu çabaları memnuniyetle karşılıyoruz ve ilgisiz kalanları da Allah’a ve tarihe havale ediyoruz.

Muhabir: İran – Hamas işbirliği ve Direnişin zaferi üzerindeki İran’ın etkisi hakkındaki değerlendirmeleriniz nedir?

Halid Meşal: Bildiğiniz gibi 90’lı yıllardan bu yana bizim İran ile güzel ilişkilerimiz vardır. Biz İran’ın mali ve askeri yardımlarından sürekli faydalandık. Bu direnişin mesafe almasında hayli etkili oldu.

Elbette son yıllarda Tahran’la aramızda bazı konularda görüş ayrılıklarımız oldu. Filistin meselesiyle ilgili değil. Suriye konusunda ihtilaflar ortaya çıktı ama sonuçta biz Filistin savaşında ümmetin birlik ve bütünlüğüne ve bütün İslam Ümmeti’yle, özellikle İran’la ilişkilerin devam etmesi üzerine vurgu yaptık.

Hamas’ın Savaşı İran’ın İsrail İle Savaşıdır

İran halkına bizim mesajımız şudur ki bizim İsrail ile savaşımız İslam Ümmetinin, Arapların ve özellikle İran halkının Siyonistler ile savaşıdır. Biz İran halkına daha önceden bize verdiği destekten dolayı müteşekkiriz. Ümit ediyoruz ki bugün hepimiz İsrail tehlikesi karşısında mezhebi ve kavmi ihtilaflarımızı, marjinal anlayışlarımızı bir yana bırakır, birlik ve bütünlüğümüzü koruruz.

Bütün kabilevi, mezhebi ve ırki ihtilaflara rağmen tek bir ümmetiz ve bunun da gereği, Siyonist rejime karşı Filistin topraklarında verilen mücadelede birlik olmak, ihtilafları bir kenara bırakmak, Arap halklarının ve İslam Ümmeti’nin haklarını, ideallerini gerçekleştirmek, güvenliği ve istikrarı sağlamak, Siyonist rejimle savaşa hazır olmaktır.