KUDÜS Başpiskoposu: İSRAİL’in Yahudi Politikası CİNAYET!

Beyt-ül Mukaddes’teki Rum Ortodoks Kilisesinin Başpiskoposu Atallah Hanna “Siyonist Rejimin işgal altındaki Kudüs’ü Yahudileştirme projesinin cinayet olduğunun” altını önemle çizdi. Atallah Hanna sözlerine şunları da ekledi: “İşgalciler Amerika’nın destekleri ile Beyt-ül Mukaddes’in hüviyetini yok edip İslami ve Hristiyan kutsal mekanlarını hedef alarak Filistinlilerin işgal altındaki Kudüs’teki varlığını azaltmak ve Filistin halkının ülkülerini yok etmek istiyorlar.”

Siyonist Rejimin ırkçı siyasetleri sonucunda Filistin’deki Hristiyanların sayısı bile azalmıştır. Bir süre önce İslami-Hristiyan Kudüs ve Kutsal Mekanları Koruma Örgütü, 1947 yılında Kudüs’te 27 bin Hristiyan’ın yaşadığına rağmen hali hazırda bunların sayısının 4 bin kişiyi aşmadığını, bunun sebebinin de Siyonist Rejimin siyasetleri olduğunu bildirdi.

Yayınlanan rapora göre Hristiyanlar gayrı meşru Siyonist Rejimin kurulmasından önce Filistin nüfusunun yüzde 20’isini oluşturuyordu ancak günümüzde bu rakam yüzde ikilik bir orana kadar gerilemiştir.

Siyonist Rejim Hristiyanları Kudüs’ten kaçırtmak için çeşitli girişimlerde bulundu. Meslek ve ev alma konusundaki ayrımcı siyasetler bu girişimlerin bir kısmıdır. Koran rejim İsrail’in Filistinlileri göçtürmekten hedefi ise Siyonistleri onların yerine yerleştirerek bölgenin demografik yapısını değiştirerek Yahudileştirmektir.

Siyonist Rejim Filistin milletine karşı topyekun savaşının devamında Filistinlilerin Kudüs’teki kutsal ve dini mekanlarına girmesini mekânsal ve zamansal olarak kısıtlamak sureti ile Filistin halkına karşı dini savaşı şiddetlendirmektedir.

Siyonist Rejimin Birleşmiş Milletler Teşkilatı kararlarını umursamaması ve uluslararası konvansiyonları tekrar tekrar ihlal etmesi uluslararası toplumu adeta bıktırmış durumdadır.

Irkçı Rejimi Filistinli bölgelere ve İslami binalara topyekun bir sulta kurmakla bu olayı uluslararası camiaya dayatarak, gönül rahatlığı ile kendi işgalci siyasetlerine devam etmek istiyor.

Siyonist Rejim böylece Filistin topraklarındaki dini mekanlar ve özellikle de Mescid-i Aksa gibi kutsal mekanlarında daha rahat yıkıcı ve sultacı siyasetlerin hayata geçirmek istiyor.

Kıyamet Kilisesi, Kubbe-tul Sahra camisi, Mübarek-ül Aksa camisi ve 1000 yıllık bir tarihe sahip olan tarihi mezarlıklar  Beyt-ül Mukaddes’in önemli kadim mahallerindendir. Bu mahalleler aslında Beyt-ül Mukaddes’in tarihi hüviyetinin kanıtıdır.

İşte bu yüzden UNESCO bu şehirde bulunan tarihi mekanları da dünya kültürel miras listesine almakla bu gibi mekanların Siyonist Rejim tarafından tahrip edilmesi konusunda uyarılarda bulundu. Siyonist Rejim de, UNESCO ve Birleşmiş Milletler’e bağlı diğer kurumlarına aldırmadan, hala Kudüs’teki tarihi, milli ve dini mekanları tahrip etmeye devam ediyor.
Zaten yayılmacılık ve yıkıcılık Siyonist Rejimin en temel özelliklerindendir.

Kudüs’ün Siyonist Rejim başkentine dönüştürülüp uluslararası camiaya kabullendirilme yönündeki çabalar da Siyonist Rejimin tüm partileri ve gruplarının faaliyetlerinin eksenini oluşturur. Siyonist Rejim partilerinin ırkçı siyasetlerin hayata geçirilmesi doğrultusundaki koordinasyonu ve hazırlıları da kimi iç rekabetler ve ihtilaflara rağmen devam etmektedir.

Filistin gelişmeleri göz önünde bulundurulduğunda Amerika Başkanı Donald Trump’ın işbaşına gelmesinden beri Siyonist Rejimin Filistinlilere karşı sultacı siyasetlerinin daha da geniş çaplı ve şiddetli bir şekilde sürdürüldüğünü söylemek mümkün.

Popülist başkan Trump patentli  “Yüzyılın Anlaşması” adlı komplonun uygulanması halinde Filistinliler her şeyden evvel Kudüs’ü kaybedecekler. Ancak Siyonist Rejim ve Amerika’nın Beyt-ül Mukaddes’e yönelik ortak sultacı girişimlerine karşı gelişen tepkiler bu şer ekseninin işgalci siyasetlerini Filistinlilere ve uluslararası camiaya empoze etmesini hezimete uğratacaktır.