İzzeddin el-Kassam, 1880’de Suriye’nin Lazkiye şehrine bağlı bir sahil ilçesi olan Cebele’de dünyaya geldi. İlk öğrenimini doğduğu yerde yaptıktan sonra 1896 yılında Mısır’daki el-Ezher Üniversitesi’nde tahsil görmeye başladı. El-Ezher’de öğrenim gördüğü süre içinde Mısır’daki İslâmi hareketin ileri gelenleriyle ilişkide bulundu. 1906’da buradaki ilmi tahsilini tamamladıktan sonra çeşitli yerlerde davet ve eğitim faaliyetleri yürütmeye başladı. 1909 yılında büyük alim İzzeddin Tennuhi’nin derslerine ve sohbetlerine katıldı.
İzzeddin El-Kassam Neden Türkiye’ye Geldi?
Kısa bir müddet Cebele’de ikamet etti. Daha sonra Türkiye’ye geldi. İnsanları hayra yöneltmek için bir sene kadar vaaz ve irşadda bulunup tekrar Cebele’ye döndü. Bu dönemde kısa bir süre Cebele’de Kur’an, tefsir, fıkıh gibi ilimleri okuttu. O sadece ders vermekle yetinmiyor, aynı zamanda gençlerin terbiyesi ile de ilgileniyordu. Hali, tavrı, güzel huyu davetini destekliyordu. Bu itibarla Şeyh İzzetin Kassam o dönemde Suriye’nin maddi ve manevi mimarlarının başında geliyordu.
İzzeddin El-Kassam Ömer Muhtar İle Omuz Omuza
Şeyh Kassam, davet faaliyetleriyle uğraşırken İtalyanlar Libya’nın Trablusgarb şehrini işgale kalkışmışlar, Ömer Muhtar ve beraberindeki mücahitler de onlara karşı direnişe başlamışlardı. İzzeddin Kassam Suriye’de Ömer Muhtar ve beraberindeki mücahitler için yardım toplamaya başladı. Topladığı yardım büyük meblağlara ulaştı. Halk yardım kampanyasına bütün imkanlarını seferber ederek katıldı.
Şeyh İzzeddin Kassam ve yetiştirdiği mücahitler Ömer Muhtar’a yardım etmek için deniz yoluyla Trablusgarb’a ulaşmak üzere İskenderun’a geldi, ancak kırk gün kadar beklemelerine rağmen yola çıkamadılar. O zamanki Suriye hükümeti, mücahitleri geri çağırma emri çıkararak cihada katılmalarını engelledi.
Birinci Dünya Savaşında Fransızlara Karşı Savaştı
Şeyh İzzeddin Kassam, İslam düşmanlarıyla cihad için en ufak bir fırsatı kaçırmıyordu. Birinci Dünya Savaşı patlak verince ona da katıldı. Harbin bitimine kadar güç yetirebildiği sahalarda çalışmaya devam etti. Fransızlar da diğer Avrupa ülkeleri gibi savaş sonrasında bazı sömürgeler elde ettiler. Bu sömürgelerin başında Suriye geliyordu. Şeyh İzzeddin Kassam ve mücahitleri Suriye’de Fransızlara karşı cihada başladılar.
Fransızlar ancak Sihyon bölgesinde tutunabiliyorlardı. Şam, Fransızların eline geçinceye kadar onlara büyük kayıplar verdirdi. Nihayet mücahitlerin bazıları Türkiye’ye iltica ettiler. Şeyh İzzeddin Kassam ise sömürgeci güçlerin ve onlarla işbirliği içindeki Siyonistlerin Filistin üzerindeki oyunlarının tehlikeli boyutlara geldiğini gördüğünden beraberindeki bazı mücahitlerle birlikte 1921’de Filistin’e gitti.
Siyonizme Karşı Önce Fikri Mücadele Yaptı
İzzeddin Kassam Filistin’e varınca Hayfa şehrine yerleşti ve burada hem öğrenci yetiştirmekle, hem de halkı İslâmi yönden şuurlandırmak için vaaz ve irşad çalışmaları yapmakla meşgul olmaya başladı. Vaazlarında genellikle Siyonist tehlike üzerinde duruyor, halkı bu tehlikeye karşı uyanık olmaya çağırıyor ve cihada teşvik ediyordu.
Cihada Hazırlık Çağrısı
O dönemde Filistin topraklarını işgal altında tutan İngilizlerin yoğun bir şekilde Yahudileri getirip bu topraklara yerleştirdiklerini görünce halkı etkin bir şekilde cihada hazırlama çalışmalarını başlattı. Halkın gönlünü mertlik, kahramanlık, yücelik ve fazilet duygularıyla yoğurdu. Talebeleri cennete kavuşmak için can atıyordu. Sadece vaaz ve irşad yoluyla insanları cihada hazırlamakla yetinmeyerek kendisi de bilfiil hazırlıkları başlattı. Bu hazırlık döneminde bir yandan samimi bir şekilde cihada katılacak eleman yetiştiriyor bir yandan da teçhizat ve maddiyat temin etmeye çalışıyordu.
Kassâmiler Adında Askeri Bir Birlik Kurdu
İzzeddin Kassam, talebelerinden ve halkın içinde kendisine bağlı Müslümanlardan “askeri bir birlik” kurdu. Bu birliğe Şeyh Kassam’ın ismine nispetle “Kassamiler” denilmekteydi. Kassamiler Hayfa’da ve Filistin’in kuzeyinde çok başarılı mücadeleler verdiler. Bundan dolayı da Müslümanların nazarında büyük bir şerefleri ve değerleri vardı. İngilizlerin gözlerini korkutmuş ve Siyonist Yahudilerin kalplerini titretmişlerdi. İzzeddin Kassam’ın mücahitleri, çalışmalarını öyle gizli yürütüyorlardı ki İngilizler ne kadar uğraşsalar da bir türlü izlerini bulamıyorlardı.
İngilizlere Karşı “Altıncı Kıyam”ı Başlattı
1931’e gelindiğinde cihadın fiilen başlatılması için hazırlıklar son merhalesine gelmişti. Bu arada İzzeddin Kassam’la, Kudüs’deki Kurtuluş Hareketi arasında irtibat da tamamlanarak güç birliği yapılmış ve hareket birliği sağlanmıştı. Halk bir şeyler sezmeye başlıyor, havada gerginliklerin olduğunu anlayarak içten içe olabilecek kıyam için kendilerini hazırlıyorlardı.
5 Nisan 1931’de fiilen cihad başlatıldı ve bu tarihte İzzeddin Kassam’ın mücâhidleri el-Yecur’a düzenledikleri bir saldırıda bazı işgalci İngilizlerle onlarla işbirliği içindeki üç Siyonist’i öldürdüler. Bu olayın arkasından gerek İngiliz işgalcilere ve gerekse onların getirip Filistin topraklarına yerleştirdikleri Siyonist teröristlere karşı çeşitli eylemler gerçekleştirildi.
Şeyh İzzeddin Kassam’ın başlattığı bu kıyam, Filistinlilerin İngilizlere karşı başlattığı “Altıncı Kıyam” olarak yerini alıyordu.
İzzeddin El-Kassam İngilizler Tarafından Şehit Edildi
İngiliz işgalciler İzzeddin Kassam’ın verdiği cihaddan ciddi şekilde rahatsız oluyor; onu ortadan kaldırmak ve birliğini dağıtmak için yoğun bir çaba harcıyorlardı.
İzzeddin Kassam, 1935’te beraberindeki bazı mücahitlerle birlikte silah eğitimi için Cenin yakınlarındaki Ya’bed dağına çıktığı sırada İngiliz işgalcilere casusluk yapan biri tarafından yeri ihbar edildi. İngiliz işgalciler 500 kişilik bir mücehhez birlikle onu karadan ve havadan muhasaraya aldılar.
Kendisine teslim olması çağrısında bulundular. Ancak Kassam ve beraberindekiler işgalcilere teslim olmayı değil karşı koymayı tercih ettiler. Bu kuşatma esnasında Şeyh Kassam’ın beraberinde sadece 14 mücahit bulunuyordu.
Çatışma şafağın sökmesinden önce başlayıp sabahın onuna kadar sürdü. 19 Kasım 1935 tarihinde meydana gelen bu çatışmada Şeyh İzzeddin Kassam şehit edildi. İzzeddin el-Kassam ile birlikte; Şeyh Yusuf Abdullah, Şeyh Ömer Hasan Sa’di ve Hanefi ismiyle tanınan Mısırlı bir mücahid şehit edilirken diğer mücahitler İngilizlere esir düştüler.
Şehid Kassam’ın Cenazesine Büyük Katılım
Daha sonra esirler askeri mahkemede yargılanarak iki ile on beş yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldılar. Şeyh Kassam ve arkadaşlarının şehadeti Müslümanları hüzne boğmuştu. Cenaze namazları on binlerce Müslüman tarafından kılınarak “Bacur” şehitliğine defnedildi. Şehit Kassam’ın cenazesine büyük bir kalabalık katıldı. İngilizler böyle bir kalabalığı o güne kadar hiç görmediklerinden, korkuya kapıldı ve topluluğu dağıtmak istediler. Ancak işgalcilerin bu girişimleri üzerine İngiliz askerleriyle Müslümanlar arasında çatışma çıktı. Bu çatışmada hem Müslümanlardan hem de İngiliz askerlerinden yaralananlar oldu. Şeyh İzzeddin ve arkadaşlarının yerini ihbar eden casus ise daha sonra mücahitler tarafından öldürüldü.
İzzeddin El-Kassam’ın Mücadelesinin Filistin Halkı Üzerindeki Etkisi
Şeyh İzzeddin Kassam’ın mücadelesi Filistin halkı için bir meşale olmuş, onları harekete geçirerek 1936’da gerçekleşen büyük kıyamın da şartlarını hazırlamıştır. Onun başlattığı hareket silahlı mücadele konusunda birçoklarına cesaret kazandırmıştır. Böylece onun şehadetinden sonra çeşitli silahlı oluşumlar ortaya çıktı. Bunların başta geleni yine onun taraftarlarınca ve Şeyh Ferhân es-Sa’di’nin liderliğinde kurulan İhvanu’l-Kassam hareketidir.
Bunun yanı sıra Filistin’in bağımsızlığı için mücadele eden Filistin Arap Partisi, İzzeddin el-Kassam’ın mücadelesinden cesaret alarak el-Futuvve adında silahlı bir gençlik teşkilatı kurdu. İbrahim el-Kebir liderliğinde de ed-Derâviş(Dervişler) adında bir silahlı grup oluşturuldu. Bunların dışında da çeşitli silahlı gruplar ortaya çıktı. Bütün bu silahlı grupların ortaya çıkmasında İzzeddin el-Kassam’ın verdiği silahlı mücadelenin manevi bir örnekliği ve öncülüğü olmuştur.