İSRAİL’in Tutuklama Politikası ve HEDEFLER!

Siyonistler, Filistin topraklarını resmen işgal edip yasadışı varlıklarını ilan ettikleri 1948 yılından bu yana Filistinlilere yönelik tutuklamalarına hiç ara vermediler. Zamanla bunu bir politika haline getirdiler. Değişen tek şey, bu tutuklamaların yoğunluğu ve kapsamıdır.

Aslında işgalci, Filistin direnişi karşısında acziyet içindedir. O nedenle sahayı ulusal her türlü sembolden temizleme, Filistinlilerin etrafında toplanabileceği şahsiyetleri ortadan kaldırma yolunu tercih ediyor.

İşgalci İsrail intikamcı arzularını doyurmak için gerçekleştirdiği tutuklamaları sürekli farklı başlıklar altında yapmıştır. Bunlara bazen ‘idari’, bazen ‘meydan’ ve bazen de ‘gözaltı’ ismini veriyor. Ancak hepsinin amacı her yerde İsrail’i yakan ateşe sahip Filistinlilerin iradesini kırmak, umutlarını kırmak, var olma azim ve kararlılıklarını bitirmektir.

Gelişmeleri takip edenler tutuklamaların son yıllarda daha da arttığını göreceklerdir. Her önemli gelişmede tutuklamaların da buna paralel olarak arttığını görmekteyiz. Mesela halk Kudüs için ayaklanırken, ya da bir feda eylemi meydana gelirken, uzlaşı veya bölünmeyi sonlandırma yolunda adımlar atılırken, ya da Filistin halkına yönelik ağır bir saldırı yapmak isterken veya hezimetini kamufle etmek isterken bu yönteme başvurduğu görülmektedir.

Esirler ve Özgürlüğe Kavuşanlar Heyeti’nin istatistiklerine göre şu anda Siyonist işgal rejimi zindanlarında 350’si çocuk 6500 Filistinli bulunmaktadır. Siyonistlerin Filistin topraklarını işgal edip gayri meşru varlıklarını kurdukları günden bu yana ise bir milyon Filistinli Siyonist işgal zindanlarıyla tanışmış, oradaki insanlık dışı havayı teneffüs etmiştir.

İntifada korkusu

Siyonist işgal rejimi işlerinde uzman ve analist Salah El-Avavide yaptığı değerlendirmede, Batı Yaka’da artan baskı, tutuklama ve operasyonların, işgalcinin intifada ve sosyal olaylarla ilgili stratejisinin bir halkası olduğunu belirterek, işgal güçlerinin bir taraftan tutuklamalara yoğunlaşırken diğer yandan da olayların büyümesini engellemek için Filistin Yönetimi güçleriyle güvenlik koordinasyonunun düzeyini yükselttiklerini söyledi.

Değerlendirmesinde son günlerde artan tutuklamalara değinen El-Avavide “Geçen günlerde intifada havası bütün Batı Yaka’ya yayıldı. Özellikle Ofer ve Givat eylemlerinden sonra bu emareler iyice görüldü. Durumun kapsamlı bir intifadaya doğru gitmesinden ve yapılan eylemlerin yeni direniş eylemlerine zemin hazırlamasından korkan işgalci eylemleri yapanlara götürecek ipuçlarını ulaşabilmek için yüzlerce kişiyi tutukladı” dedi.

Siyonistlerin Batı Yaka halkına karşı sürdürdüğü barbarlık ve zorbalığa da değinen El-Avavide “İşgalci aldığı hezimet ve yenilginin ardından prestijini düzeltmek, hayali ve yapmacık zaferler kazanmak için çaba harcıyor. Gazze’ye sızmaya çalışan güçlerinin hezimeti ve Batı Yaka’da meydana gelen feda eylemleriyle karizması çizilen işgalci bunu düzeltme derdine düştü. Bunun için Batı Yaka halkına özellikle de Hamas ile diğer bazı Filistinli grupların mensuplarına karşı zorbalığa başladı” ifadesini kullandı.

El-Avavide ’ye göre işgalcinin korktuğu diğer önemli bir husus daha var. O da Batı Yaka halkının meydanda işgale karşı birlik olmasıdır. Onun için durmadan tutuklama kazmasını indiriyor. Bununla kapsamlı bir intifadaya neden olacak bir direniş girişim ve hareketliliğini engellemek istiyor.

Yıpratma ve kan kaybettirme savaşı

Siyonist işgal güçlerinin Batı Yaka’da sürdürdüğü tutuklamalar, aslında Filistin halkını yıpratma, bitkin düşürme, sindirme, iradesini kırma, kan kaybettirme ve moralini bozma savaşıdır.

Filistin Esir Kulübü Başkanı Kaddura Faris bu konuyla ilgili değerlendirmesinde, “Tutuklamaların sürmesi işgalci İsrail’in temel politikası ve stratejisidir. O, Filistin halkına karşı yıpratma ve kan kaybettirme savaşını sürdürüyor” dedi.

Faris’e göre tutuklamaların ikinci nedeni ise, Siyonist işgal rejiminin Batı Yaka ve Kudüs’te yeni bir intifadanın başlamasından duyduğu korku ve tedirginliktir. İşgalci tutuklamaların böyle bir tehlikeyi bertaraf edeceğini düşünüyor.

Üçüncü nedenin ise, Filistinlilerin önemsemediği ve göz ardı ettiği bir husus olduğunu belirten Faris “İşgalci Gazze’de olup bitenlerin Batı Yaka ile bir ilişkisinin olmadığı imajını vermek istiyor. Ancak işgalcinin bu konudaki çabaları başarısızla sonuçlandı. Çünkü Filistin halkı yolunu şaşırmadı ve ulusal hedeflerle birlikten yana olan pusulasının yönünü başka tarafa çevirmedi” değerlendirmesini yaptı.