İSRAİL’in GAZZE Politikası: Savaş ve Ateşkes!

Siyonist işgal rejimi Gazze’deki durumun istemediği ve hoşlanmadığı bir şekilde patlamaya yakın olduğunu hissettiği an ateşkesi öne sürüyor veya ateşkes için girişimde bulunacak birilerini öne sürer. Bazen onların gerçek ateşkesi sağlamadan sadece çaba göstermelerine izin verir.

Hatta onun ateşkesi istediği bile kuşkuludur. Çünkü ateşkese rağmen ihanet etmekte, vahşileşmekte, saldırmakta ve kan dökmektedir. Şayet gerçekten ateşkes ve huzur isteseydi, dünyanın bir ucundan gelip başka bir halka saldırmaz, toprağını gasp etmez, kaynaklarını sömürmez ve kutsallarını çiğnemezdi.

Onun ateşkes ve sükûnet istemediği ortadadır. Yoksa neden Gazze’ye saldırsın. Neden aylardır sınırda gösteri yapanların öfkesini artırsın. Madem huzur ve ateşkes istiyor, o zaman neden sınırda kuşatmanın kalkması ve sınır kapılarının açılması gibi gayet insani ve basit taleplerde bulunan halka cevap vermiyor?

İşgal rejimi Gazze’deki trajik durumu hafifletmek için bazı önerilerde bulunuyor sadece. Başka bir ifadeyle bunun gündeme getirilmesine izin veriyor. Mesela geçen birkaç ay içinde Büyük Dönüş ve Kuşatmayı Kırma Yürüyüşleri devam ederken Rafah kapısının açılmasına, Katar yardımlarının iki kez Gazze’ye girmesine izin verdi. Ancak kendisi hiçbir adım atmadı, daha önce varılan anlaşmanın gereklerinden hiçbirini yapmadı ve sorumluluklarını yerine getirmedi.

Kendisi girişimde bulunacağına, girişimi Mısır’a bıraktı. Biraz da yardımların geçmesine izin verdi. Ancak çok geçmeden bu yardımları Büyük Dönüş Yürüyüşü gösterilerinin durdurulmasına bağladı. Bütün bu göstermelik iyileştirmeler bir çözüm değil, daha doğru bir ifadeyle bunlar sorunlara getirilen köklü bir çözüm değildir. Bu iyileştirmeler devam etse de soruna çözüm olmaz. Devam edecekleri de kuşkulu tabi.

Rafah Sınır Kapısı, Filistin Yönetimi’nin memurlarını geri çekmesiyle tekrar kapatıldı. Katar’ın gönderdiği yardımlar da durduruldu. Gazze’deki memurlar ve halk ise çözüm bekliyor. Buradaki sorunların son bulması için kapı aralanırken, çok geçmeden durum eski haline dönüyor.

Dünyada fıtratları bozulanlar hariç sükûnet, barış, huzur istemeyen hiçbir insan yoktur. Filistinliler de bunu istiyor. Fakat onlar bunu isterken, onurlarından, hak ve hukuklarından, toprak ve vatanlarından olmak istemiyorlar. Baskı ve zulüm altında olan, ya da zindanda esir olarak yaşayan birinin huzur ve sükûnet hissetmesi mümkün değildir.

Maddi üstünlüğünü fırsat bilen işgalci bütün kin ve barbarlığıyla Gazze’ye karşı sıcak ve soğuk savaşını sürdürmektedir. Kuşatmayı sürdürmekte, sınır kapılarını kapatmakta, her fırsatta bölgedeki halka saldırmakta, iki milyon Filistinliyi Gazze’de açık cezaevinde tutmakta, geri kalanları da yurdundan sürmekte, zindana atmakta ve günü birlik baskı uygulamaktadır. Batı Yaka’da barbarlığı sürdüren işgal güçleri, Yahudi yerleşkelerini genişletmekte, Filistin topraklarını gasp etmekte, Büyük Kudüs Projesi kapsamında planlarını hayata geçirmektedir.

Kuşkusuz işgalci de güven ve huzur istiyor. Yoksa yaşayamaz ve bu şekilde hayatını sürdüremez. Ancak kendisi için Gazze ciddi bir sorun ve tehdit. 2005 yılında Gazze’den çıkmakla hata ettiğini düşünüyor.  Onun Gazze’den çıkmasıyla tehlike daha da büyüdü ve direnişin gücü arttı.

İşgalci Gazze’deki direnişi bitirmek için 2008’den sonra art arda üç savaş başlattı. Ancak hiçbir savaşında başarıya ulaşamadı. Gazze’de direniş ve halk gördüğü baskı ve fakirliğe rağmen üzerindeki bu kuşatmayı kırmaya çalışıyor. Son istatistiklere göre Gazze’de işsizlik oranı %55’i, fakirlik oranı ise %80’i geçmiş durumda.

Gazze’deki direniş güçleri geçen birkaç ay içinde Gazze çevresindeki Yahudi yerleşkelerini rahatsız ederek, enerjilerini tüketerek bu denklemi bozmayı başardı. Hayati önem arz eden alanlarda bazı iyileştirmelere gidilmesine neden olan aslında budur. Ancak işgal rejimi yerleşim alanlarındaki güvenlik ve huzurun direnişin eline düşmesine istemiyor. Aksine iyileştirmelerin direnişin ve halk yürüyüşlerinin rehini olmasını istiyor ki, bu yönde yapılacak iyileştirmeler ve ateşkes girişimleri bir anda havuç ve sopa olarak Filistin halkı önünde dursun.

Rıdvan El-Ahras / Filistin