“İsrail ordusunda görev yapmış bir asker. 1987 yılında başlayan Birinci İntifada’da Sınır Muhafızlarına bağlı özel bir birlikte çalıştı. Tutuklamalar ve suikastlar onun günlük hayatının bir parçasıydı. Ancak daha sonra yaşadığı olaylar ona kabus olarak dönüp geri kalan ömründe ondan hiç ayrılmadı..” İşgal rejimindeki Kanal-10 televizyonu bu sözlerle işgal askerlerinden Oren Beaton’dan bahsediyordu.
Savaş Şoku
İşgal askerinin hayatıyla ilgili ayrıntılı bilgi veren Siyonist televizyonu, “Beaton askerlik süresini bitirdikten sonra, hâlâ yaşadığı çatışmaların şokunda olduğunu gördü. Askerlik süresinden 16 yıl sonra bile Cenin’in sokakları onu rahat bırakmadı. Yaşadığı kâbus ve travma onu kız çocuğunu öldürmeye kadar itti. O şu anda yaşadığı her şeyi anlatmak için kitap yazıyor” dedi.
Siyonist televizyonu daha sonra şöyle dedi: “Beaton, Sınır Muhafızlarına bağlı özel bir birlikte 1989 yılında çalıştı. Böyle bir birliğin varlığından bahsetmemesi istendi. O günler Birinci İntifadanın sürdüğü günlerdi. Filistin toprakları kaynıyordu. Bu yangına ilk girenler onun en yakın arkadaşlarıydı.”
İntihara Kalkışması
Sınır Muhafızlarına bağlı özel bir birlik olan ve kendilerine Musta’rab ismi verilen, Filistinliler gibi giyinen ve onların arasına karışan, Filistinlileri infaz eden ve tutuklayan bu birimle ilgili bilgi veren Beaton şu ifadeleri kullandı:
“Birlikte bizim susmamızı öğrettiler. Hiçbir şeyden bahsetmememizi istediler. Benden sorumlu olan bir subayın ölümünden kendimi sorumlu görüyorum. Baskın yapan grupta benim önde olmam gerekirken, subay beni arkaya itti ve yerime geçti. Operasyonda o öldü ve ona karşılık ben bitmeyen kâbuslarla yaşıyorum.”
Kendisini anlatmaya devam eden Beaton şunları paylaştı: “İntihar etmeye karar verdim ve tabancayı kafama dayadım. Ancak bağırarak üzerime atlayan annem tabancanın elimden düşmesine ve mermilerin düşmesine neden oldu. Hayatımda intihara teşebbüs ettiğim tek andır.”
Siyonist kanal, “Beaton bir nevi kâbus ve halüsinasyon yaşıyor. Bir an olsun tabancısını yanından ayırmıyor. Evde bile birilerinin kendisini aradığını düşünüyor” diyerek işgal askerlerinin yaşadıkları psikolojiyi özetledi.