İslam Ülkelerinin en büyük platformu görünümünde olan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ne yazık ki Trumo’ın Kudüs kararını açıkladığında olduğu gibi kararın icraatı ve Gazze’de yaşanan katliamında da günler sonra ancak bir araya gelebildi.
İİT Zirve Dönem Başkanı Türkiye Cumhurbaşkanının, ABD’nin Tel Aviv’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması ve İsrail askerlerinin Gazze’de Filistinlileri hedef alması neticesinde bölgede yaşanan gerilimin ardından yaptığı çağrı üzerine teşkilat olağanüstü toplanma kararı aldı.
İstanbul’da yapılacak İİT Olağanüstü Zirvesi, teşkilata üye ülkelerin, Filistinlilere yönelik saldırılar karşısında kararlı ve ortak tutum sergilemeleri açısından büyük önem taşıyor. Söz konusu zirvenin ardından bir de sonuç bildirgesi yayımlanacak.
Zirveye, Filistin Başbakanı Rami Hamdallah, Ürdün Kralı 2. Abdullah, Afganistan Devlet Başkanı Eşref Gani, Kuveyt Emiri Şeyh Sabah el-Ahmed el-Cebir es-Sabah, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Veled Abdulaziz gibi çok sayıda devlet ve hükümet başkanının katılımı öngörülüyor.
İİT, ABD’nin uluslararası tepkilere rağmen büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasını kınayarak, uygulamaya destek veren ülke ve kuruluşlara karşı siyasi ve ekonomik uygulamalara gideceğini açıklamış, bu adımı “gayrımeşru” şeklinde nitelendirmişti.
İİT, Trump’ın Kudüs Kararı İçin De Olağanüstü Ama Gecikmeli Toplanmıştı
İslam Aleminin dünya nezdindeki en geçerli organlarının başında gelen İİT’nin, Trump’ın Kudüs kararı sonrası seri bir şekilde toplanıp Müslümanlar adına somut adımların atılacağı sonuçlar ile gündemini tamamlaması bekleniyordu ancak ne yazık ki böyle olmadı.
Müslüman halklar da “olağanüstü” oturum söylemleri ile tepkilerini geciktirip, İİT’dan gerçekten geçerli adımlar atılacağı umutları beslemiş ve ne yazık ki bu yolla halkların sıcak öfkesi de soğutulmuştu.
İİT Kudüs’ü 2’ye Bölüp Yarısını İsrail’e Bırakmıştı
ABD yönetiminin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması sonrasında 13 Aralık 2017’de İstanbul’da düzenlenen İİT Olağanüstü Zirvesi’nin ardından yayımlanan bildiride, “Filistin’in ebedi ve bütün başkenti Kudüs” hakkında “Doğu Kudüs” ifadesi kullanılmış ve Müslüman halklar nezdinde büyük bir üzüntü ve öfkeye neden olmuştu.