Filistin Direnişinde Gelişim-Dönüşüm ve İsrail’in Korkusu

Filistinliler’in yeni dönemdeki girişimleri, barındırdığı özellikleriyle direnişte nitelikli ve köklü dönüşümü gösteriyor.

Direniş gruplarının son sıralarda gerçekleştirdiği feda eylemlerinin sahip olduğu özellikler, direnişte niteliksel değişim ve dönüşümü ortaya koymakta.

İlk özellik, direnişin, sadece Hamas ve İslami Cihat gibi hareketlerine değil, tek tek her bir Filistinli vatandaşına dayalı olduğunu sergilemesidir. Son sıralardaki eylemlerden bazıları, herhangi bir grup ve harekete bağlı olmayan, Filistin halkının tabanının bir parçasından olan kişiler tarafından gerçekleşti. Sıradan Filistin vatandaşları, kendi ülkelerini savunmak ve Siyonist rejimin cinayetlerine karşı koymak için feda eylemlerini düzenlendiler.

İkinci özellik de, direnişin sadece Gazze Şeridi ile sınırlı olmamasıdır. Bu konusu  11 Günlük Savaş sırasında da açıkça görüldü çünkü Batı Şeria, Kudüs ve Gazze sakinleri, Siyonist rejim karşısında yan yana yer aldılar. Direnişin yeni tur girişimlerinde de Gazze, Batı Şeria ve Kudüs sakinleri, İsrail rejimi karşısında durarak, direniş kültürünün Filistin milletinin davranış  kültürünün boyutlarından biri olduğunu kanıtlamış oldular. Başka bir deyişle, direnişin yeni tur eylemleri, Filistinliler’in kendi toprakları ve kimliklerini savunma noktasındaki birlik ve dayanışmasını ortaya koydu.

Üçüncü özellik de, direnişin Filistin sınırlarını aşarak, işgal toprakları içine kadar yayılmasıdır. Geçmişte feda eylemleri, sadece Filistin topraklarının kontrolü altındaki toprakların içinde düzenleniyordu, ancak gelinen aşamada işgal topraklarında ve Tel-Aviv’in merkezinde de gerçekleşiyor ve işte bu da, Filistinlilerin direnişinde nitelik açısından bir değişim sayılıyor.

Bu özellikler, Siyonist rejim yetkililerinin derinden endişe ve korkularına çeşitli sebeplerden dolayı yol açmıştır.

Bunlardan ilki şudur ki; Siyonistler, Arap yetkilileriyle sıklıkla düzenlendikleri görüşme ve oturumlar başta olmak üzere çeşitli siyasi girişimlerinin direnişin örgütsel şeklinden çıkarak, halk tabanına kadar genişlediğinden bu durum ile mücadelenin kolay olmayacağı, çünkü Filistin vatandaşlarını şehit edip, yaralamalarının onları geriye çekilmeye zorlamayacağı kanaatine varmış oldular.

İkincisi şu ki; Siyonist rejim, Filistinliler’in yeni eylemleriyle, güvenlik ve istikrar içinde olduğunu hissetmiyor. Siyonistler, güvenlik ve istihbarat açıkları nedeniyle endişeliler çünkü artık sadece örgütlenmiş bir ordu ile karşı karşıya değiller, yeni dönemde, işgal topraklarında bulunan ve bu topraklara sızan Filistin halkıyla karşı karşıya kalmış bulunuyorlar. Aslında, bu konuyu önlemek Siyonistler için oldukça zordur ve güvenliksiz ve istikrarsızlığın artması, tersine göçün artmasına sebebiyet verecektir.

Bu şartlara göre, Siyonist rejimin öncelikleri ise şöyle sıralanabilir:

İlk adımda Siyonistler, işgal topraklarının içinde radikalizmin büyümesine engel olmaya çalışıyorlar. İşgal toprakları içinde radikal Yahudiler tarafından aşırıcılığın artması, Siyonist rejime karşı Filistin toplumunda yeni bir patlamaya yol açabilir. Böylece işgal toprakları içinde, Yahudilerin radikalleşmesi konusunda uyarılar artmaktadır.

Siyonist rejim ikinci adım olarak da, direnişin büyümesi ve yayılmasını engellemeye çalışmakta. Siyonist rejim ve yetkililerini de derinden endişelendiren ve korkutan konu da işte budur. Siyonist rejimin Filistinlilere karşı cinayetlerinin artması, direnişi önlemenin Siyonistler için de zor olmasına yol açıyor.

Siyonist rejim kabinesinin kırılganlığı ve siyasi istikrarsızlığı de, durum üzerinde tabi ki büyük etkisi vardır.