Direniş, Gücünü İsrail’e Pratik Yolla Gösterdi

Son aylarda Direniş Ekseni ve Siyonist Rejim arasındaki gerilim ve çatışmaların artmasına rağmen Direniş grupları sözde ve pratikte Siyonist Rejime karşı üstün konumunu sergilemişlerdir.

Aynı zamanda Siyonistlerin savaş bakanı da olan Korsan İsrail elebaşısı Binyamin Netanyahu son aylarda özellikle de Mayıs ayında kabineyi oluşturmaktaki başarısızlığının ardından Direniş gruplarına karşı gerilim yaratma ve çatışma ve savaş çıkarma yöntemine yönelmiştir. Direniş ekseninin bu savaştalep davranışlara kesin tepkileri ise direniş ekseni aktörlerinin bu çatışmalarda Siyonist rejime üstünlük kurduğunu ortaya koymuştur. 

Direniş ekseninin sözdeki  gücü de açık ve nettir. Bu hususta Seyyid Hasan Nasrullah’ın Aşura günü ve gecesinde yaptığı açıklamalara değinebiliriz. 

Lübnan Hizbullah Hareketi genel sekreteri Nasrullah Aşura günü Korsan İsrail’in askeri gücünü aşağılayarak şöyle bir açıklamada bulundu: “İsrail’in efsane ordusu, Hollywood ordusuna dönüşmüştür.” 

Seyyid Hasan Nasrullah ayrıca şöyle bir hatırlatmada da bulundu: “Bizim İsrail ile çatışmalarımızın tarihinde, Siyonistler ilk kez işgal altındaki topraklar dışında değil içinde kendileri için güvenlik kuşağı oluşturmuşlar.”

Seyyid Hasan Nasrullah Direniş Ekseni aktörlerini bir birinden ayrı ve farklı görmüyor. Nasrullah’a göre Direnişin çadırı İran İslam Cumhuriyeti ve komutanı da Ayetullah Hamanei’dir. Direniş aynı tutarlılığa sahip aktörlerden oluşmaktadır. 

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah sözlerinde şöyle bir vurguda da bulundu: “Amerika, İsrail ve piyonları bizim eksenimiz ve çadırımızı kuşatmak istiyorlar. Ancak bu çadırın komutanı Ayetullah Hamanei ve İran İslam Cumhuriyeti bu kuşatmaya, açlığa ve savaşa teslim olmayacaktır. Bizler de kanımızın son damlasına kadar bunu savunacağız.”

Hizbullah genel sekreterinin bu yaklaşımı iki açıdan önem taşımaktadır. 

İlk nokta, Seyyid Hasan Nasrullah’ın düşman ile savaştaki psikolojik savaşın öneminin farkında olmasıdır. Buna ilaveten Nasrullah direniş ekseninin bu psikolojik savaştan etkilenmesini önlemektedir. Nasrullah kesin sözleri ve uyarıları ve bu uyarıları hayata geçirmek ile psikolojik savaş alanında Siyonist rejim ve destekçilerine karşı galip gelmiştir. 

İkinci önemli nokta ise, Seyyid Hasan Nasrullah’ın açıklamaları ve girişimlerinin Direniş Gruplarının çok güçlü bir dini hüviyet çerçevesinde hareket ettiğini ispatlamasıdır. Muharremin ilk gününde Siyonist İsrail’e gösterilen tepki de bu doğrultuda idi. Seyyid Hasan Nasrullah ise Tasua akşamı yaptığı konuşmasında şöyle bir vurguda bulunmuştu:

“Trump ve Netanyahu’ya bizim İmam Hüseyin as’ın yolunda yürüyen bir halk olduğumuz ve yaptırımların azmimiz ve irademizi etkilemeyeceği ispatlanacaktır. “

Bir diğer yandan ise Direniş Ekseni’nin düşman Siyonist Rejim karşısında pratikte zafere kavuştuğu da ispatlanmıştır. 

Mayıs 2019’daki İki Günlük Savaş’ta Direniş Grupları yaklaşık işgal altındaki topraklara 700 füze fırlattı. Bunlardan sadece 100’ü Demir Kubbe savunma sistemi tarafından imha edilebildi. 

Buna ilaveten Siyonist İHA’ların 25 Ağustos Lübnan hava sahasını ihlali ve saldırıları da Hizbullah’ın bir Eylül tepkisi ile karşılaştı. Bunun devamında ise iki İsrail İHA’sı Pazartesi günü Gazze Şeridi ve Lübnan’da düşürüldü. 

Filistin Direniş Güçleri ise Pazartesi akşamı Gazze Şeridi’nin Doğu’sundaki Refah bölgesinde bir Siyonist Rejim İHA’sını hedef aldı. Siyonist ordusu da bunu onayladı. 

Lübnan Hizbullah hareketi güçleri Pazartesi akşamı bir kez daha bir diğer Siyonist İHA’sını Lübnan’ın Güney’inde yer alan Ramiya bölgesinde düşürdüğünü duyurdu. 

İşte bu girişimler Direniş Ekseni’nin pratikteki gücünü Siyonist Rejim karşısında göstermiş oldu. Siyonist Rejim ise son İHA düşürme olaylarını inkar etmeye çalışsa da nihayetinde itiraf etmek zorunda kaldı. 

Bu doğrultuda Zehir Andraus Ray El-Yevm gazetesinde şöyle yazdı: “Siyonist rejimin İHA’larının Lübnan hava sahasında düşürülmesine itiraf etmesi Seyyid Hasan Nasrullah ve Hizbullah liderinin başlattığı yeni dehşet denkleminin başlangıcının emaresidir.”

Bu yazının devamında şöyle okuyoruz: “Hizbullah’ın bildirisinin ardından Siyonist İsrail’in İHA’larının düşürülmesine itirafı iki hususun göstergesidir. İlk olarak işgalci Siyonist Rejimin bu düşürme olaylarını gizlemeye çalıştığı bir sırada Hizbullah’ın bu olayı açıklamayacağını beklemesi idi. İkincisi ise Hizbullah’ın Siyonist İsrail’i yeni bir psikolojik ve medyatik savaşa çekip onu bu savaşta yenmesi idi.”