DİRENİŞİN Son FÜZE Saldırısının Taşıdığı MESAJLAR

Direnişin son misillemesinin ortaya çıkardığı en önemli olgu, Gazze karşısında işgalcinin caydırıcılığını kaybetmesi; kuşatmaya ve halkın aç bırakılmasına rağmen Filistin direnişinin tek bir ajandaya sahip olduğunu ve hedefinin ortak olduğunu ortaya koymasıdır.

İsrail sarhoş gibi hareket ediyor. Ya da son yıllarda ortaya koyduğu tutum ve davranışlarıyla kendini “tavus kuşu” gibi gösterdiğini söyleyebiliriz. Kendini mutlak güç sahibi addediyor. Birçok cephede düşmanını yok ettiğine ve bununla düşmanın kalbine korku ve dehşet yerleştirdiğine inanmaktaydı.

Ancak direnişten aldığı son darbelerle siyasetini gözden geçirmeye zorlayacak düzeyde bir tokat yedi. Böyle bir darbe bazen gereklidir. Böylece gerçek stratejik tehditlerin varlığıyla bocalasın. Bu darbeler, hiç kimsenin kendisinde ve meydanda gösterdiğinin dâhiliğinden kuşku duymadığı bir toprak parçasından gelmektedir.

Dün meydana gelen çatışma çok önemli mesajlar verdi ve stratejik ilkeler ortaya koydu. Tabi bumları aşmak imkânsız değil, ama bedel ister. Siyonist işgal rejimiyle direniş arasında meydana gelen karşılıklı saldırılardan şu sonuçlar ortaya çıktı:

Bir: Çatışma Gazze’yi yeniden işgalcinin aklına getirdi. Filistin direnişi –işgal rejimindeki Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nün değerlendirmesiyle- Siyonist işgal rejimini tehdit eden stratejik bir tehlikedir.

İki: Filistin direniş güçleri ökçesinin yüksek olduğunu gösterdi. Aradaki imkan farkına rağmen başa baş, dişe diş ilkesini uyguladı. Önemli bir denklemi ortaya koydu: Saldırıya karşı saldırı, kana karşı kan…

Üç: Olaylar işgal rejiminin Gazze ile ilgili stratejik bir bakış açısına sahip olmadığını ortaya koydu. Bu olaylar kendisine uzun vadeli bir ateşkes anlaşmasını dayatacaktır.

Dört: İsrail’in savaştan korkması, Tel Aviv’in direnişi silahsızlandırma veya onu yok etme amacının imkânsız olduğunu anladığını gösteriyor.

Beş: Kartondan kaplan Arap ordularına karşı caydırıcı olma teorisine sahip İsrail güçlerinin Filistin direnişi karşında böyle bir caydırıcılığa sahip olmadığını ortaya koydu. Bu da gerçek bir tehdit karşında maskesinin düştüğünü ve çamaşırlarının sergilendiğini gösteriyor.

Altı: Bir günlük çatışmalar, işgal rejimindeki siyasi ve güvenlik liderlerinin hâlihazırda Gazze’yle kapsamlı bir savaşa girmek istemediklerini gösteriyor. Onlar böyle bir savaşın amaçlarını gerçekleştirmeyeceğini iyi biliyorlar.

Yedi: Çatışma, işgal güçlerinin teknolojik üstünlüklerinin direniş güçlerinin savaşma iradeleri karşısında zayıf kaldığını gösterdi. İsrail teknolojik olarak üstünse de, direniş güçleri iradeleri, savaşçıları ve kendini sahiplenen bir halkın varlığıyla üstündür.

Sekiz: Olaylar, halkın direnişin etrafında kenetlendiğini ortaya koydu. Bu, işgalciyi rahatsız ediyor ve uykusunu kaçırıyor. Halkın büyük çoğunluğu direnişi ve direnişin mücadelesini destekliyor.

Dokuz: Direniş güçlerinin misillemede mahalli yapım ve kısa mesafeli roketleri kullanması, bu güçlerin geçmiş dört yıllık süre içinde iyi hazırlandığını, halka güven verdiğini ve her türlü ihtimale karşı hazırlıklı olduğunu gösterdi.

On: Direnişin çok güçlü bir şekilde misillemede bulunması, Dönüş Yürüyüşü gösterileri için güçlü bir doping olacak, amacına ulaşmak için daha geniş katılımların olmasına zemin hazırlayacaktır.

On bir: Direniş güçleri arasında, özellikle Kassam Tugayları ile Kudüs Müfrezeleri arasındaki koordinasyonun hacmi ortaya çıktı. Bu koordinasyon, Filistin direnişinin vardığı olgunluk derecesini yansıtıyor.

Son olarak…

Kısıtlı imkânlara rağmen Gazze, ama bütün Gazze; direnişi ve onu kucaklayan halkıyla bir kez daha zalim ambargonun, aç bırakma politikasının kendisini diz çökmeye zorlayamayacağını; Gazze’nin önüne koyduğu pusulanın açık, hedefinin ise belli olduğunu gösterdi.

Gazze bizim atan kalbimizdir. Kıt imkânlara ve destekleyenlerin azlığına rağmen onur yaymakta ve kendi denklemini düşmana dayatmaktadır.