Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres önerileri çeşitli boyutlarda ele alınabilir fakat öneriler, ele alınmadan önce hem gerçekleşmeyeceği ve hem de Filistin halkının acılarını azaltmada etkili olamayacağı söylenebilir.
Antonio Guterres önerilerinin ilk ekseni “İşgal edilen topraklarda durumun incelenmesi için siyaset uzmanları ve insan hakları denetçilerinin konuşlanması ile Birleşmiş Milletler’in meydandaki varlığının güçlenmesi” dir.
Tarihi tecrübelerinin de gösterdiği gibi bir yandan bu öneri gerçekleşmezken diğer yandan benzer durumlarda işlevsiz kalmıştır.
Bu konuda iki örnek verilebilir. 1994 yılında Avrupalı denetçilerden oluşan küçük bir heyet Ürdün Nehri Batı yakasında el Halil’de konuşlandı, fakat siyonist rejim uluslararası güçlerin hassas bölgelerde varlık talebini kabul etmedi ve konuşlanmasına engel oldu.
Bir diğer örnek ise Birleşmiş Milletler Barış güçlerinin Lübnan ve işgal edilen Topraklar Sınırında konuşlanması ile ilgilidir; bu sefer söz konusu Barış güçleri Lübnan ve siyonist rejim arasında savaşın çıkmasına engel olamazken, üstelik siyonist rejim, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararını da çiğnedi.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri önerilerinin ikinci ekseni ise “Filistin sakinlerinin refahını garantilemek için insani ve Kalkınma yardımlarının artması”dır.
Bu öneri insani yardımlar ve özellikle Gazze şeridine yapılan yardımların Birleşmiş Milletler inisiyatifinde olmadığı şartlarda gündeme geliyor ve üstelik yapılacak yardımların da siyonist rejim tarafından kabul edilmesi gerekiyor. Siyonist rejim 2006 yılından beri şimdiye kadar Gazze şeridini abluka altında tutuyor. Tüm bu yıllar boyunca Gazze şeridine uluslararası insani yardımların gönderilmesi ve ulaşılmasını engellemiştir.
“Kontrol noktaları, geçitler ve siyonist siteleri gibi hassas bölgelerde kentsel denetleme heyetlerinin kurulması”, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’in üçüncü öneri eksenini oluşturuyor. Bu öneriye göre söz konusu denetleme heyeti güvenlik ve destek konularında hazırlanacak raporları denetlemekle görevli bulunuyorlar.
Bu öneri de önceki iki öneri gibi gerçekleşme imkanından yoksundur zira siyonist rejim işgal siteleri konusunda hassas olduğu için bir denetleme ve gözetim heyetinin siyonist sitelerin yakınındaki gibi hassas bölgelerde çalışmasına müsaade etmez.
Guterres’in dördüncü öneri ekseni ise “Hedefi, Filistinli sivillere gereken desteği veren Birleşmiş Milletler tarafından gönderilen askeri güç veya polisin konuşlanması”dır. Gerçek şu ki siyonist rejim açısından Filistinli siviller ve askeri güçler arasında hiçbir fark yoktur ve bu rejim tüm Filistinlilere düşman gözüyle yaklaşıyor, nitekim günahsız ve savunmasız çocuk ve hatta bebeklere bile acımıyor.
Sadece geçen 4 ayda büyük dönüş yürüyüşleri sırasında 170 Filistinlinin şehit olduğu ve 17 bini aşkın Filistinlinin de siyonistler tarafından yaralandığı bir dönemde, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres Filistin halkına yardım hedefiyle dörtlü önerisini gündeme getiriyor. Fakat Birleşmiş Milletler şimdiye kadar siyonist İsrail’in cinayetlerini durdurmak için pratikte hiçbir girişimde bulunmamış ve bu önerilerin de hiçbir bağlayacılık garantisi yoktur.
Tabii bunu da unutmamak gerekir ki Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres söz konusu 4 öneride bulunurken, diğer taraftan Amerika yönetimi tamamen siyonist İsrail çıkarları doğrultusunda Asrın anlaşması komplosunu gerçekleştirmeye çalışıyor; bu da Filistinlilerin siyonistlere karşı şiddetlerinin yoğunlaşmasına sebep oluyor.