Arz-ı Mev’ud Hayal Oldu, İsrail’e Yeni Alternatif Yunan Adaları

Siyonist İsrail gazetelerinde birkaç gün önce yayınlanan bir rapor sürpriz oldu. Raporda, işgal altındaki Filistin topraklarını ele geçirme konusunda çalışan Yahudi Ulusal Fonu’nun gelecekte meydana gelecek muhtemel bir savaş durumunda yerinden olacak Yahudileri barındırmak için Akdeniz’deki Yunan adalarından bazılarını satın alma veya kiralama konusunu masaya yatırmak istediği ifade edildi. 

İsrail’de ilgili kurumun bu konuyu masaya yatırıp tartışması, Siyonist projenin dayandığı Yahudilerin ‘Ulusal Vatan’ ve ‘Arz-ı Mev’ud’ teorisini yerle bir ediyor. Yine bunlar olurken, beklenen bir çatışma korkusuyla İsrail karar mercileri güvenlik toplantıları yapmakta, bu konuda adeta seferber olmuş durumdalar. Bunlar İsrail iç cephesinin ne kadar hazırlıklı olduğunu yansıtıyor. İç cephenin hazırlıklı olması İsrail’in beklenen an için ne kadar hazır olduğunun da ölçüsüdür. 

Önümüzdeki savaşlarda iç cephenin ne kadar korunaklı ve sağlam olacağı konusunda İsrail’de onlarca araştırma yapıldı ve bu konuda oldukça karamsar bir bakış açısı ortaya konuldu. Çünkü önümüzdeki süreçte meydana gelecek muhtemel bir savaşın hacmi ve tabiatıyla ilgili karamsar senaryolar sunmaktalar. Hele hele Siyonist iç cephe doğrudan hedef alınırsa ve İsrail’in her taraftan direniş güçlerinin ve düşman ülkelerin hedefi haline geldiği düşünülürse durum daha da kötü olacak.

Yunan adalarının satın alınması veya kiralanması konusunda İsrail’in düşündüğü bu sürpriz proje, işgal rejiminin son zamanlarda iç cephenin güvenliği sağlamasıyla yerleşim alanı haline geldiğini gösteriyor. İşgal rejimi bu konuda birçok uzman takım oluşturup konuyu enine boyuna araştırmasını sağladı. 

Konuyu biraz daha açarsak…

Şimdiye kadar birçok savaşa giren, Filistin ve Lübnan’a karşı birçok saldırıda bulunan işgal rejiminin caydırıcılığı hâlâ sınırlıdır. Geçmiş savaşlarda İsrail iç cephenin sahip olduğu korunaklılıkla ilgili değerlendirmeler farklılık göstermektedir. Direniş güçleri ise, gelecek savaş için birçok cephede silahlanmaya devam etmektedir. Bu ise, iç cephenin muhtaç olduğu caydırıcılığı üzerinde doğrudan etkili olacaktır. Çünkü iç cephe, savaş çıkması durumunda atılacak ilk merminin hedefi olacaktır. 

Siyonist işgal rejiminde, önümüzdeki savaşta çatışmaların iç cepheye kayacağı konusundaki kanaat gittikçe güçleniyor. Böyle bir savaşta iç cephenin hedef alınması ise, cepheyi tüketecek, işgalciye bütün alanlarda sıkıntı verecektir. Tabii direniş güçleri, İsrail’in en zayıf halkasının ve açık hedefinin iç cephe olduğunu varsayarak hedef alırsa bunlar olacaktır. Dolayısıyla direnişin iç cepheyi sarsması, idaresini kırması -askeri açıdan Tel Aviv üstün de olsa- direniş kefesinin ağır gelmesine yol açacaktır.

Varsayılan böyle bir kâbus için iç cephenin ne denli hazırlıklı olduğu konusunda İsrail karar mercilerine yöneltilen sorulara gerçekçi cevaplar bulanlar vardır ve onun için de sahada pratik adımlar atmaktadırlar. Ancak bu konuda sürpriz olan husus, alarmın çaldığı saatte İsraillileri barındırmak için Yunan adalarında başka bir vatan arayışı içine girmeleridir..

(İsrail’in korktuğu) gerçek kesin olarak gelmektedir….