SİYONİST Analist: ARABİSTAN, Dostu İSRAİL’i Zor Duruma Düşürdü!

Siyonist İsrailli analist Shimrit Meir, Muhammed Bin Selman’ın Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesindeki rolüne değinerek bu konunun İsrail-Arap dünyası ilişkilerini olumsuz etkileyeceği uyarısında bulundu.

Shimrit Meir, Siyonist Netanyahu’nun  Knesset’taki aleni konuşmalarından, Arap ülkeleriyle ilişkileri kuvvetlendirme konusunun Muhammed Bin Selman’ın Arabistan’da tam olarak hakimiyet sağlayıncaya kadar askıya alındığının anlaşıldığını iddia etti.

Siyonist analist Shimrit Meir, Kaşıkçı’nın öldürülmesi ile ilgili analizinde, Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ın iç ve dış kamuoyunda kabul görmek ve kendi tanıtımını yapmak için yüksek maliyetli propaganda harcamalarına da işaret ederek şöyle yazdı:

İnsanlar genelde sevdikleri şeyleri duymak isterler. İşte bu yüzden, Bin Selman aralarında Yahudilerin çokça yer aldığı Amerikalılar ve İsrailliler ile sohbet ederken Arabistan’daki reformlardan, ekonomik devrimden ve aşırıcılığa karşı savaştan dem vuruyordu.

Tabi ki konuşmalarında insan haklarına, ifade özgürlüğüne ve kadın erkek eşitliğine çok da fazla değinmiyordu. Bin Selman tamamen farklı bir yöntemle iktidara gelmiş, sahip olduğu milliyetçi tutumuyla nihai hedefini Suudi Arabistan’ın ekonomisini yeni döneme yani petrole bağlı olmayan bir sisteme  yöneltmiştir.

O, kadınlara kendi çalışma mekanlarına gidebilmek için araba kullanma izni vermiştir; elbette kadın hareketine olan inancından bu kararı almadı, sadece canlı bir ekonominin bu tür girişimlerle ve ılımlı bir hükümetle kültürel ve siyasî konularda başarılı olacağını biliyordu.

Bin Selman, kötü milyonerler ve Cemal Kaşıkçı gibi inatçı gazetecilerden oluşan dahili düşmanlara sahip olduğu ve muhaliflerine tehdit ve göz dağı ile galip gelebileceğini düşündüğü için, benzersiz ölçüde şiddetten faydalanma kararı aldı. Tabi ki Bin Selman bu yöntemin kendisi için iyi sonuçlar doğurmasını ümit ediyordu, ancak yaşanan gelişmelerle birlikte bu politikasının tam tersi etki yarattığını görüyoruz.

33 yaşındaki Bin Selman her halükarda Arap dünyasında ve bölgede tecrübesiz ve genç olarak kabul edilmekte. Son zamanlarda Suudi yetkililer sarayda Bin Selman’ın başarıları yerine yol açtığı hasarları konuşuyor ve aceleyle yapmış olduğu işleri Suudi Arabistan’ın huzur ve sebatı için büyük tehlike olarak yorumluyorlar.

Gündeme gelen soru ise şudur: Acaba Amerika’nın veliahda desteği söz konusu olmadan önce Suudi yetkililer veliaht aleyhine bir girişimde bulunma güç ve cesaretine sahipler mi?’ 

İsrailli analist ayrıca şunları yazdı: İsrail ile Muhammed Bin Selman arasındaki ilişkiyi tam da gözden geçirme zamanı!

Suudi Veliaht çok fazla Amerikan filmi izlemiş olmalı ve bilgisayar oyunlarına da şiddetle ilgi duyuyormuş gibi. Elbette sonuç olarak küçük tecrübeler edinmişe benziyor ve Batı medyasının çok çabuk konum değiştirdiğini bilmiyor.

Muhammed Bin Selman daha düne kadar Batı medyasında Arap dünyasının örnek şahsiyetlerinden biri iken, bir anda diktatöre ve bölge barışı için tehlike kaynağına dönüştü. Medyada, Bin Selman’ın değişmesinden sonra bu günlerde de Al-i Suud düşmanlığı şekil almış durumda, zaten birçokları da bu fırsatı bekliyordu; Katarlılar ve medyaları bugün Arabistan’ın en büyük düşmanıdır. Diğer yandan İranlılar ve solcu eleştirmenler de Amerika hükümetine saldırmak için iyi bir fırsat yakaladılar.

İsrail ve Amerika’nın özel bölgesel stratejisi iki temele dayanmaktadır; ilki Mısır ile koalisyon, ikincisi ise İran karşıtı ülkelerle ilişkilerin güçlendirilmesi ki bu ülkelerin başında Suudi Arabistan yer almaktadır. İsrail-Suud ekseninin, bölgedeki hakim düzeni değiştirmesi bekleniyordu.

Bu süreçte özellikle de İran destekli direniş hedef alınmış ve İsrail ile diğer ülkeler arasındaki ekonomik ilişkinin normalleşmesi amaçlanmıştı. Bin Selman İsrailliler ve Yahudilerle görüşmesinde oldukça iyi bir portre çizdi.

Bu portrenin esaslarından biri, Arap bir liderin İsraillilerle görüşmesidir. Burada ikinci kez tekrarlamam gerekir ki Muhammed Bin Selman belli konularda görüş bildirdi ancak halk sadece duymak istediklerini duydu.

Bölgedeki Arap krallıklarının İsrail ile yaptıkları anlaşmaları gizlemelerine rağmen Bin Selman, Suudi gazetelere verdiği demeçlerde İsrail ile kurduğu ilişkiyi gizleme ihtiyacı duymadı.