2021 Yılı ve 41. Dünya Kudüs Günü…

1980 yılında Rahmetli İmam Humeyni’nin Ramazan ayının son Cuma gününü Dünya Kudüs Günü olarak adlandırmasının üzerinden 40 yılı aşkın süre geçti ve bu yıl 41. Dünya Kudüs Günü anılmakta.

Pandemi-Korona süreci ile dünya halkları çok farklı bir zorluğun içine atılmışken, Mazlum Filistin halkı ve Kudüs Davası da ikinci plana itilmeye çalışılmakta.

Mübarek Ramazan ayının son gününün Kudüs günü olarak adlandırılması, İslami ümmetin de desteği ile karşılaştı ve İran İslam Cumhuriyeti’ne ilaveten 80 dünya ülkesinde de Kudüs günü etkinlikleri ve yürüyüşleri gerçekleştirilmektedir.

Şimdi de Dünya Kudüs gününün küreselleşmesi ve bu siyasi etkinliğin birçok dünya ülkesinde halk, sivil toplum kuruluşları ve yapılanmaları, hatta siyasi partiler ve gruplar tarafından düzenlenmesinden dolayı şimdi de bu uluslararası günün neden her sene daha görkemli ve geniş çaplı olarak düzenlenmesi gerektiği sorusunu akla gelmektedir.

Acaba farklı milletlerin bu hususa verdiği önem ve gösterdiği ilginin nedeni nedir? Bu soruyu yanıtlamak ve Kudüs gününün kalıcılığı sırrı ile ilgili bir kaç noktaya değinmek gerekir.

İlk önemli nokta, her yıl dünya Kudüs gününün daha coşkulu düzenlenmesi, emperyalizm ve tahakküm yapısı ile mücadele doğrultusundaki azmin her gün daha da arttığının ve Direniş Ekseni’nin öngördüğü stratejik görüşün her yıl daha dakik ve derinlemesine etkili olduğunun doğruluğunu göstermektedir.

Başka bir ifade ile dünya mahrumları, mustazafları ve mağdur ve mazlumlarına destek vermek ve onlara yardım etmek Direniş Ekseni ve Özgür Ruhlu İnsanların bir düsturu olmuştur.

Bir başka nokta da İmam Humeyni’nin Ramazan’ın son Cuma gününü Kudüs Günü olarak adlandırarak, Filistin meselesinin İslam aleminde canlandırılması ve gündemde tutulmasıdır. Bu karar günümüzde de İslami uyanış kıvılcımlarının atılmasına ve Filistin-Kudüs meselesinin İslam aleminin önceliği konumunda kalmasına yol açtı.

Başka bir ifade ile Ramazan ayının son cuma gününün Dünya Kudüs Günü olarak adlandırılması Filistin meselesini ve İsrail ile mücadele ülküsünü devletten milletlere devretti ve nesilden nesle aktardı.

Milletlere geçen bu sorumluluk ve bilinç, Sözde İslami yönetimleri ve ihanet eksenli Müslüman liderleri zor bir duruma soktu.

Ayrıca bu sene koronavirüs krizinden dolayı sosyal mesafe ilkesi ve sağlık protokollerine uyulması için gösterileri ve yürüyüşlerin düzenlenmemesi istenmiştir.

Ancak böyle bir ortamda dünyanın hür milletleri Endonezya ve Malezya dahil Doğu Asya Müslüman ülkelerinden Amerika kıtasına kadar Filistin meselesi ve Kudüs ülküsünden uzaklaşmamıştır.

Gerçekte Korona kirizi Direniş Eksenini zayıflatamadığı gibi, Corona’dan daha tehlikeli bir virüse dikkatleri yönlendirdi. Bu virüs ise korsan rejim İsrail’dir. İsrail corona virüsün İslam aleminde Filistin meselesini unutturacağını düşünüyor. Kesin olan husus, bu sene Kudüs gününün başka türlü düzenlenmiştir.

Son nokta ise, Trump’ın Beyaz Saray’ı terk etmeden önce kimi Fars Körfezi kıyı ülkelerinin gözünü boyayıp onları Siyonist Rejim İsrail ile ilişkileri normalleştirmeye yönlendirmek istemesidir.

Ancak bu tür çabalar diğer İslam ülkelerinde başarısız oldu. Trump ve Siyonist Rejimin bu alandaki önemli hedeflerinden İslam aleminin büyük ve yoğun nüfuslu olan Endonezya ve Pakistan’dı.

Ancak bu ülkelerin yöneticileri, Filistin ülküsüne sırtlarını çevirmediler ya da halklarından korktukları için çeviremediler. Genel olarak Kudüs günün, Siyonistlerin acentesi Trump’ın Beyaz Saray’ı terk ettiği, Siyonist Rejim elebaşısının da işgal topraklarında siyasi kriz ile karşı karşıya kaldığı ve her ikisinin de tüketim süresinin dolduğu bir dönemde düzenleneceği söylenebilir.

Buna ilaveten geçen yıllarda Batılı ve Siyonist taraflar terör örgütü IŞİD’i doğurarak Filistin ve Kudüs destekçilerinin işini bitirmeyi hedeflemelerinin direniş cephesinin çabaları neticesinde sonuçsuz kaldı.

Sözün özeti, Siyonist Rejim mevcut durumda içeride büyük bir siyasi acziyet durumu, dışarıda da direniş cephesi tarafından kuşanmayı yaşamaktadır.